Dağ leoparının güncesi

Güncelleme Tarihi:

Dağ leoparının güncesi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 10, 1998 00:00

Haberin Devamı

Kent kültürünü en seçkin şekilde yansıtan İSTANBUL LİFE Dergisi, ağustos sayısında dağcılık sporunu bir yaşam biçimi olarak gören Nasuh Mahruki’nin güncesine yer veriyor.

1968 İSTANBUL doğumluyum. Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. Üniversitedeyken doğa sporlarına merak saldım. 10 yıldır da dağcılık, dalış ve yamaç paraşütü yapıyorum.

İNSAN YAŞADIĞI YERİ SEVER derler. Belki de o yüzden seviyorum bu şehri. İstanbul’un denize kıyısı olması da benim için ayrı bir önem taşıyor.

BÜYÜK ŞEHİRde yaşamak gerçekten problemli. Herkes dağcılığın riskli olduğunu düşünür. Dağcılığın riskleri elbette var. Ama bunların çoğu kontrol edilebilen riskler. Şehir hayatında ise sizin dışınızda gelişebilecek riskler, kazalar oluyor. Çünkü çok fazla sayıda insan yaşıyor, çok düzensiz bir trafik var.

YEMEK konusunda ayrım yapmıyorum. Doğru ve sağlıklı beslenmeye çalışıyorum ama tırmanış sırasında beslenmeye çok dikkat edilmiyor. Ara sıra vitamin takviyesi yapıyorum.

BARLARA arada sırada giderim. Daha çok açık olanlara ve deniz kenarındakilere. Çok ender olarak içki içerim. Genellikle limonlu sodayı tercih ederim.

DAĞCILIĞA ne kadar devam edebileceğimi bilemiyorum. Bu aralar hayatımda çok önemli bir yeri var. Beş sene sonra değişir belki. Ve sanıyorum ki eninde sonunda döneceğim yer deniz. Belki de ilerde bir tekne alıp denize açılırım.

KAR LEOPARI unvanıyla birlikte dağcı olarak tanınmaya başladım.

Eski Rusya’da 7 bin metrenin üzerinde beş dağ var. Bu beş dağa birden tırmananlara verilen bir unvan bu.

EVEREST benim için bir dönüm noktası. 8 binin üzerindeki ilk tırmanışım. Everest için 3 yıl hazırlandım.

ZİRVE... Everest’te zirvede kaldığım süre 15-20 dakikaydı. Ama olayın güzelliği süreci yaşamak. Tırmanış da güzel, geriye dönüş de... Dağcılığı seven için zirvede kalmak kadar güzel.

MÜCADELE KENDİ İÇİMDE. Doğa ya da dağla değil. Bunu fark etmem 1-2 yılımı aldı. Dağcılığa başladığımda 20 yaşındaydım. 20 yaşındaki ruh halimle tırmanışı doğaya karşı bir mücadele olarak görüyorum. Böyle olmadığını zamanla fark ettim. Mücadele kişinin kendi içinde. Ve kişi kendi içindeki mücadeleyi dağların ortamında yaşıyor.

GÖNÜLLÜ BİR ORGANİZASYON AKUT. Zaten Arama Kurtarma organazisyonları dünyanın her yerinde yüzde 70-80 oranında gönüllü gruplar tarafından yapılır. Doğal afetlerde kullandığımız malzemelerin çoğu kendimize ait. bir sel felaketi oldu 200 metre ip açtık. O ipi artık dağda kullanmamız mümkün değil. Çünkü çamurlu suya girdi. AKUT’un minübüsü var. Ama benzinini kendi cebimizden dolduruyoruz.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!