Çocuğunuz yoksa evlat edinmelisiniz

Güncelleme Tarihi:

Çocuğunuz yoksa evlat edinmelisiniz
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 2005 00:00

Güzin Abla, size gelen mektuplardan görüyorum ki halkımız bu hayatta mutluluk aramaktansa, negatif şeyleri düşünüp kendilerini mutsuz etmeyi tercih ediyorlar.Sevgili bulamayanlar, intiharı düşünenler, bebek sahibi olamayanlar... Bu hayatta herkes her istediğine maalesef sahip olamıyor. Hastalık çekenlerin ve hasta yakınlarının sıkıntılarını çok iyi anlıyorum, paylaşıyorum ve hatta dua ediyorum okudukça. Ama kimilerini de derin bencillik uykularından uyanmaya davet ediyorum! . Özellikle çocuk sahibi olamayanlar: Evlat edinsinler! Canınızdan kanınızdan olamasa da kendi kültürünüzle, inançlarınızla büyütüp, belki hiçbir zaman anne-baba sıcaklığı hissedemeyecek, doğuştan şanssız bebeklere yuva olun. Onları okutun, sokaklara düşmelerine engel olun. Sonuçta bir insanı sevmek değil mi? Kendi yetiştirdiğin, kendi büyüttüğün bebek bu! İlk sana gülsün, sana anne-baba desin, seni canı bilsin, canı gibi sevsin. Evliliklerin bebek sahibi olamamak yüzünden bitme noktasına gelmesi gerçekten çok acı. Ortak bir yavru tadını vermeyecek bile olsa, dünyaya güzel bir varlık kazandırmak da çok kutsal bir davranış bence. RUMUZ: EVLAT EDİNME Sevgili kızım, ne güzel düşünüyorsun. Evet, insanların büyük bir kısmı, kendi kendine acınıp durmakla geçiriyor şu kısacık ömrünü. Aslında pek de önemli olmayan üzüntü ve mutsuzluk kaynakları yaratıyorlar kendilerine. Oysa hayatta bir başkasına yardım etmek, bir başkasına destek olmak, birine hayat verip, katkıda bulunmak, bir çocuğu hayata yetiştirmek kadar güzellikler var mı? Dinlerin bile amacı bu değil mi? İnsanın insana yardımı değil mi önemli olan? Yaşamın amacı, insan olmanın amacı... Evet, haklısın. Çocuk sahibi olamıyorlarsa, benim de sözünü ettiğin yazıdaki gence verdiğim öğüt gibi, bir çocuğu hayata kazandırmak için evlat edinmeleri ne kadar güzel olurdu! Üstelik artık yasalar değişti, eskiden evlat edinmek çok zordu. Şimdi daha kolaylaştırıldı. Çocuk esirgeme kurumlarında, yuvalarda sığınacak sıcak bir kucak, ona sevgiyle kollarını açacak bir aile arayan binlerce minik yavru var. Onların şansını döndürmek pek ala elimizde.Erkek arkadaşlarımız evlerine davet ediyorlarSevgili Güzin abla. Biz 16 yaşında iki genç kızız. Sürekli görüştüğümüz erkek arkadaşlarımız var, onlar da bizim gibi iki iyi arkadaş, doğrusu sonsuza kadar böyle yaşayacakmışız gibi, her şey çok güzel gidiyor. Ancak son zamanlarda bizi evlerine çağırmaya başladılar ve ilişkimiz farklı bir boyuta geçiyor sanki. Böyle sürse her şey çok güzel ama giderek sizin de anlayacağınız tarzda bir korku sardı içimizi. Bazen sakalaşıyoruz, akacak kan damarda durmaz, diye. Yine de kabul edip etmemekte kararsızız. Lütfen bize yardım edin. RUMUZ: HEAVENLY TİLDA Sevgili kızlarım, henüz 16 yaşında olduğunuzu söylüyorsunuz. Bana göre, bu anlatmak istediğiniz cinselliğin çağrısı için çok gençsiniz. Yine de bu karar, tamamen ilişki kurmuş olduğunuz gençlere ne kadar güvenebileceğinize, ilişkinizin boyutuna,sizin bu tür bir ilişkiden zarar görüp görmeyeceğinize, gerçek bir cinsel beraberlik yaşamak için yeteri kadar bilgiye sahip olup olmadığınıza da bağlı. Belki bazı okurlarım beni geri kafalı olarak niteleyebilirler ama, ben yine de size bu kadar genç yaşta, bu gençlerle dört duvar arasına girmekten kaçınmanızı önereceğim. Şimdi bir şaka gibi algıladığınız bu durum, daha sonra yaşamınızda gerçek anlamda üzüntü yaratmasın da... Eşim ‘Ben erkeğim isteklerim var tabii’ diyorAbla, beş yıllık evliyim, bir yaşında da bir oğlum var ve çalışıyorum. Çocuğum, kariyerim ve evim arasından koşturup duruyorum. Oğlum doğduğu günden beri bizimle yatıyor. Bazen odasında da uyuyor ama yerde. Gece 03:00 dedin mi de, ayağa dikiliyor. Eşim kendisine zaman ayırmadığımdan yakınıyor, ‘Ben erkeğim tabii ki isteklerim var, kendine zaman yarat’ diyor. İki aydır beraber olmuyoruz. Tek korkum onun dışarıya yönelmesi. Ama cinselliği düşünecek halim yok ki! Nasihatlerini bekliyorum. RUMUZ: SERİN Sevgili kızım geçen çarşamba günkü yazımda, bütün suçun aldatılan eşte olduğunu söyleyen bir genç hanıma gelen tepkiye verdiğim cevapta, sanki seni anlatmışım! Çünkü bir küçükhanım, evli bir erkekle ilişki kurduğu için, bütün suçun evde eşine yeteri kadar ilgi göstermeyen eşlerde olduğunu belirtmiş. Kendini savunmak ve aklamak istemiş.Oysa işte suçlanan eşin durumu işte bu! Senin gibi sabahtan akşama kadar çırpınıp duran, bebeğin bakımından, evin işine, dışarıdaki işinden, alış verişe kadar her şeyi yüklenmiş kadınlar, işte seninki gibi bencil eşlerinin, ne yazık ki, kolaylıkla dışarı kayabildiğini görüyor ve çok büyük acılar yaşıyorlar. Evet, elbette cinsellik de evlilik hayatının bölünmez bir parçası ama her şey değil. Hem ne demek ‘Ben erkeğim, benim de isteklerim var.’ O erkekse, sen de kadınsın. Senin isteklerin yok mu? Doğum yaptığın için cinselliğini unuttun mu? Ama sabrediyorsun, bu zor günleri atlatmaya çalışıyorsun. Sana bir yardımcı tutamaz mı, sevgili eşin? Ya da haftada bir gece olsun, çocuğu annene ya da kayınvalidene bırakamaz mısın kızım?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!