Çobandı holding patronu oldu

Güncelleme Tarihi:

Çobandı holding patronu oldu
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2013 00:00

Bir başarı öyküsü ‘Tarladan Şanghay’a’. Çobanlıktan holding patronluğuna ilerleyişin, İspir’den dünyaya açılışın hikâyesini anlatıyor. Öykünün kahramanı Ali Rıza Koç’la Destek yayınlarından çıkan kitabıyla ilgili konuştuk.

Haberin Devamı

Gerçek anlamda bir ‘başarı öyküsü’ Tarladan Şanghay’a. Bunu neye borçlusunuz?
- Doğru bildiğiniz yolda sabırla ve istikrarla ilerlemek önemli. Kısa yoldan köşeyi dönmeye çalışmak ne bürokraside ne de iş hayatında başarı getirir. İşinizi yaparken gereksiz kaygılardan ve aşırı hırstan uzak durmak muvaffakiyete giden yolda önemli adımlar. Bir de iş hayatında hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamak gerek. Tabii yokluklar da insanı hırslandırıyor, motivasyon kaynağı oluyor hayata daha sıkı tutunmak için. Mecbursun çünkü başka çaren yok, hayatta kalmak için çalışmalısın.
Tüm bunlar olurken, ‘şans’ faktörü ne kadar yanınızdaydı?
- Hep, doğuştan şanslı olduğumu düşünürüm Türkiye’de doğduğum için. Türkiye fırsatlar ülkesi, bu ülkenin değerlerini paylaştığım için kendimi şanslı sayıyorum. Ama ben herkesin şansının aynı olduğuna inanırım, karşılaştığınız durumun şans olduğunu görmekse önemli bir yetenek. Postacı kapıyı bir kez çalar derler ya, şans kapıyı birden fazla çalar, önemli olan bunu görebilmek, rotanızı doğru limanlara çevirebilmek. Hayatta hepimizin karşılaştığı türlü türlü zorluklar var, bu zorlukların önümüze çıkan fırsatları görmemize engel olmasına izin vermemeliyiz.
İspir, Eskişehir, Balıkesir, İstanbul, Ankara; hayatınızdaki önemli duraklar. Bugün baktığınızda, orası olmasaydı bugünkü Ali Rıza Koç olmazdı diyeceğiniz yer neresi?
- Tabii ki Eskişehir. Eskişehir benim ilkokuldan sonra da okulun devam ettiğini öğrendiğim, şehir hayatını ilk gördüğüm yer. Çok zorlu yıllarımın geçtiği ancak hiçbir zaman pes etmediğim, direnç ve motivasyonumu sağlam tuttuğum bir şehir. Balıkesir lise hayatımın geçtiği, İstanbul üniversiteyi okuduğum, Ankara da iş hayatımın geçtiği şehirler. Ancak tek başıma hayata tutunduğum şehir olduğu için Eskişehir’in yeri ayrıdır bende.
Bürokrat olmak isterken iş adamı oldunuz... Sonra siyasetle yakın temasta olmanıza rağmen, iş adamı kimliğinizi korudunuz. Birçokları bunu fırsat görüp siyasete atılırken mesafenizi korumanızın sebebi nedir?
- Mutlu olduğum işi yapıyorum. İnsanın yaptığı işlerde kendini özgür hissetmesi ve iradesini ortaya koyabilmesi çok önemli. Bürokrasi ve siyasette özgürlük ve tek başına karar almak mümkün olmayabilir, bir Hadisi Şerif’te de buyurulduğu gibi “Rızkın onda dokuzu ticarettedir. Ticarette de şecaat, cesaret ve basiret vardır.” Siyaset meşru yoldan ülkeyi idare etmektir, saygın ve hoştur. Herkes siyaset yapabilmeli bence bu ülkede. Ama siyaset tarzı farklıdır, mesela ben gidip delegelerin peşinde koşamam oy için. Ancak bir proje olduğunda bunu rahat yaparım. Siyasette istediğim her şeyi yaptım, iş hayatı benim için daha cazipti, kimseden oy istemek zorunda kalmadım. Bir sabah kalktığımda dünyanın herhangi bir ülkesine gidebileceğim, öğlen istersem çıkıp gezebileceğim, akşam dostlarımla istediğim türküleri söyleyebileceğim, kendimi rahatça ifade edebileceğim bir ortamım olmalıydı, bu yüzden siyasi ve bürokratik cenderelerden uzak tuttum kendimi.
Siyaset Akademisi dolayısıyla bugünün Türkiyesine yön veren liderleri daha yakından tanıdınız. Bundan hareketle, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve sizde iz bırakan diğer isimleri kısaca anlatır mısınız?
- İz bırakan birkaç isimden bahsedecek olursam; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tokalaşma şekli, insanların direkt gözlerine bakıp onları dinlemesi, her daim gülen yüzü ve insana güven veren, pozitif enerji yükleyen bir yapısı olduğunu söyleyebilirim. Sn. Ali Babacan da siyasette yakından tanıdığım bir isimdi; asla popülizm yapmayan ve popülizme prim vermeyen, bildiği doğruları içinden geldiği gibi yalın ve inandığı şekilde söyleyen dürüst, düzgün biridir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da verdiği sözden dönmemesi, ilkelerine her daim sadık kalması, ekip çalışmasına önem vermesi ve ekibine her zaman sahip çıkması önemli hasletler. Ayrıca kendisinin korkusuz bir lider olduğunu düşünüyorum, pek çok kez mermilerden, suikastlerden kurtulduğunu gördüm. Sn. Bülent Arınç’ın Türkçe’ye hakimiyetine hayranım, saatlerce sıkılmadan dinleyebileceğiniz muhteşem bir hatiptir, maddi ve ticari hiçbir kaygısı yoktur, duygusal yapısı yakın arkadaşları arasında da bilinir. Doç.Dr. Murat Mercan’ın dini ve milli hassasiyetleri, takva sahibi oluşu benim için örnek alınacak yönleridir. Yine yakın arkadaşım Sn. Suat Kılıç’ın enerjisi ve cümlelere, kelimelere hakimiyeti bana çok şey katmıştır. Prof.Dr. Mehmet Tekelioğlu’nun beyefendiliği, her durumda sakinliğini koruyuşu, her kim ne isterse istesin, olumlu veya olumsuz cevapsız bırakmama prensibi çok önemlidir.

Haberin Devamı

Necip Fazıl benim için hüzündür

Haberin Devamı

Necip Fazıl Kısakürek’in eserlerinde, muhteşem bir imparatorluğun hazin şekilde yıkılışı ve yerine Milli Devlet’in kuruluşu sürecinde yaşanan acıları algılarım. Ecdadımızın başardığı şeyleri bizim yapamayışımızın mesuliyetini onun kaleminde görürüm. Benim için Necip Fazıl hüzündür. Kendisi Batı’nın Doğu’yu ezdiği, zulüm ettiği, haksızlıkların ayyuka çıktığı dönemi yazar ve bizim çaresizliğimizdir onun kaleminden akanlar. Ulu ve muhteşem Doğu’nun gaddar Batı karşısında kaybetmişliğinin hikayeleri vardır eserlerinde. 80 yıl önceyle mukayese edersek, dünya değişiyor, daha adil, daha güzel bir dünyaya gidilirken ülkemizin gücünün arttığını keşke görebilselerdi. Günümüzdeki yazarlardansa beni en çok etkileyenler Ahmet Altan ve Elif Şafak. Özellikle Ahmet Altan’ın romantizm ve aşkı çok iyi irdelediğini düşünüyorum, bu çok hoşuma gider. Ayrıca Aliye İzzetbegoviç’in ‘Batı ve Doğu Arasındaki İslam’ kitabı, unutamadığım beni çok etkileyen bir eserdir.

Haberin Devamı

Gençlere örnek olmak yardım etmek istiyorum

Benim bu kitabı yazmamın nedeni, çobanlıktan gelen birisi olarak, iyi okullarda okunabileceğini, yoksulluğun bir engel olmadığını anlatmak. Gençlere bu anlamda pozitif örnek olmak istiyorum. Buradan duyurmak isterim, bu öğrencilere burs da sağlamak istiyorum. Zaten bu sayede gençlerle diyaloğum arttı, üniversitelerden konferans vermek üzere davetler almaya başladım. Bana ulaşan tüm gençlerle de hayata dair deneyimlerimi paylaşmaya hazırım, bana www.alirizakoc.com websitemden ve ark@arkturizm.com e-mail adresimden ulaşabilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!