Çıplak ayak yürümeye övgü

Güncelleme Tarihi:

Çıplak ayak yürümeye övgü
Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 2009 00:00

Evet başlığı, bir-iki eklemeyle David le Breton’dan arakladım. Çıplak ayağın fanatikleri olduğunu (ayak fetişistlerinden bahsetmiyorum), kendi aralarında toplanıp sokaklarda çıplak ayak yürüdüklerini, yemeğe çıktıklarını, metroya bindiklerini, sinemaya gittiklerini biliyor muydunuz?

Haberin Devamı

Endişe etmeyin, elbette bu kadar kaçıkça bir şey yapmayacak kadar aklıselim olduğumuzdan aralarında Türkler yok. Çıplak ayaklı Türkler elbette var ama onlar giyecek ayakkabı bulsalar eminim geri çevirmezlerdi.
Çıplak ayaklı, sivri zekâlı bu kont ve konteslerin peşinde koşarken bir sürü yeni şey öğrendim. Yürürken 325 kas ve 200 kemiğin çalıştığını, ayakkabı giyerken doğal yürümenin mümkün olmadığını, bugün kullandığımız ayakkabı numaralandırma sisteminin 630 yıl evvel bulunduğunu, sokakta yeteri kadar çıplak ayak dolaşınca kırık cama bassanız bile bir şey olmadığını...

Çıplak Ayakla Yaşam isimli bir cemiyetleri bile var. 1994 yılında kurulmuş. Dünyanın dört bir yanından üyeleri bulunuyor. En fazla katılım ABD’den; 856 üye var. Ardından İngiltere, Kanada, Avustralya geliyor.
Mümkün olsa tüm hayatlarını çıplak ayak geçirecekler ama toplumsal baskılara direnemedikleri noktalarda tabanı çok çok yumuşak, özel üretim ayakkabılar giyiyorlar. Çıplak ayak gidebildikleri ama yabancıların bakışından, sorularından sıkıldıkları yerlerde de ayaklarına deri bant doluyorlar, sanki sandalet varmış gibi duruyor.
Çıplak Ayak Yürüyüşçüler, cemiyetin içinde bir kol. Ormanlarda, dağlarda, tepelerde çıplak ayak doğa yürüyüşlerine çıkıyorlar.
Bu arada çocuklarını çıplak ayak dolaşmaya teşvik eden ailelerin oluşturduğu bir başka grup daha var.
Peki dertleri ne?
Dertleri, dünyayla (ayakları vasıtasıyla) daha fazla iletişim kurmak, yerküreyi ve farklı yüzeyleri hissetmek, bunlardan zevk almak.
Güneşin altında kızmış taşları, sonbahar yapraklarını, yemyeşil çimleri ya da yumuşacık toprağı ayağınızın altında hissetmek zevkli olmalı. Böyle bakınca insanın deneyesi geliyor.
Ama işin içinde çıplak ayakla şehre çıkmak da var. Buyrun gözümüzde canlandıralım...
İstanbul’da bir sabah evden çıplak ayak çıktığımı varsayalım.
Sağ salim en fazla bahçe kapısına kadar gidebilirim. Sokağa çıkar çıkmaz, köpeğini gezdirenlerin arkasında bıraktığı kalıntılardan birine basmak an meselesi.
Diyelim seke seke bu badireyi atlattım. Ana caddeye çıkan altgeçidi kullanmak zorundayım. Fakat burayı sabahları ben geçit olarak kullansam da, geceleri birileri tuvalet olarak kullanıyor. O saatten sonra o ayakları ben tıbbın hizmetine bağışlasam bile alan çıkmaz.
Hadi diyelim ki bu aşamayı da geçtim. Otobüste biri kesin ayağıma basar. Bıraktık mı tırnaklardan birini de otobüste...
Kalabalık meydanların zemininde ne gibi insansal atıklar bulunduğundan bahsetmek bile istemem.
Bir yandan düşünüyorum, belki de evden sandığım kadar uzaklaşmam bile mümkün olmayabilir. İlgili vatandaşlar sağolsunlar beni meczup diye en yakın polis memuruna emanet edebilirler.
Hadi gelin, biz de Türkiye’de böyle bir dernek kuralım diyeceğim ama...

Haberin Devamı

AYAKKABIYLA NORMAL YÜRÜMEK İMKANSIZ

Haberin Devamı

Yürümek, insan bedenindeki en karmaşık motor fonksiyonlardan biri. 325 kas ve 200 kemik yardımıyla gerçekleşiyor.
Dr. William A. Rossi, ayakkabı endüstrisine danışmanlık hizmeti veren bir uzman. Ayakkabı içindeki bir ayağın, olması gerektiği gibi, yani doğal yürüyüş eylemi gerçekleştirmesinin imkânsız olduğunu söylüyor. Tezini kanıtlamak için de şunu söylüyor: “Her yıl tüketiciler, kendilerine daha doğru basış ve rahatlık sözü veren yürüyüş ayakkabılarına dünyanın parasını harcıyorlar. Ama her yıl basış problemleri nedeniyle ortopedistlere başvuran insanların sayısı da artıyor.”
Ayakkabının topuğu, bedenin yere olan doğal açısını bozuyor. Beden dengesini sağlayabilmek için kendini yeniden pozisyonlandırıyor. Bu da, topuğun yüksekliği arttıkça diz, bilek, kalça, omurga ve boyunda gerilime, uzun vadede sorunlara neden oluyor. Uzun süre giyilen ayakkabılarda başparmağın çıkıntı yapması da aslında rahat hareket edemediğinin bir işareti. Çıplak ayakla yürüdüğünüzde başparmağın görevi yeri kavramak, ancak ayakkabıyla bu mümkün olmuyor.

Haberin Devamı

Sen neden eldiven giymiyorsun

Çıplak Ayakla Yaşam Cemiyeti, kendilerine katılmak isteyenler için yol gösterici bir rol de üstleniyor. Diyelim ki, sokağa çıplak ayak çıkmak istiyorsunuz ama çekingen bir yapınız var veya yeterince hazırcevap değilsiniz. Hiç problem değil, sizden önceki üyeler yılların deneyimiyle çevreden gelebilecek tepkileri ve bunlara verilecek cevapları derlemiş. Diyelim ki biri neden ayakkabı giymeden sokağa çıktın diye sordu, işte cevaplar:

? Ayaklarım temiz hava almaktan hoşlanıyor.
? Senin gibi insanları sinir etmek için.
? Bilimsel bir deney yapıyorum.
? Ayakkabıya alerjim var.
? Tüh ya, evden çıkarken bir şey unuttuğumu biliyordum.
? Ayakkabı giyersem çok fazla statik enerji biriktiriyor vücudum.
? Sen neden eldiven giymiyorsun?

Haberin Devamı

ÖZEL PARKLARI VAR

Çıplaklar kampı gibi çıplak ayaklılar parkları var yurtdışında. Özellikle Almanca konuşulan ülkelerde bulunuyorlar. Duyusal deneyim, wellness, refleksoloji amacıyla kullanılıyorlar. Daha steril ortamlarda bu deneyimi yaşamak isteyenler için birebir çünkü hep temiz tutuluyorlar. Yapılan düzenlemeler sayesinde birbirinden farklı onlarca zemine basıyorsunuz. Derelerden, ağaç kütüklerinden geçiyor, atlamak, tırmanmak durumunda kalıyorsunuz.

ÇIPLAK AYAK DOLAŞMANIN FAYDALARI

? Ayaklarınız daha biçimli, güneş gördüğünden vücudunuzun geri kalanıyla aynı renk olur.
? Parmaklar yamulmaz, nasır olmaz, tırnak batması görülmez.
? Kaslarınız olması gerektiği gibi çalıştığınızdan bacaklarınız da daha biçimli olur.
? Ayaklarınıza fazla yük binmediğinden daha zarif hareket edersiniz.
? Ayakkabı vurması veya su toplaması gibi sorunlar yaşanmaz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!