Ezgi BAŞARAN
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 27, 2007 00:00
Türk televizyonlarında ekrana gelen Popstar, Biri Bizi Gözetliyor, Kim 500 Milyar İster, Survivor, Benimle Dans Eder Misin gibi programların hepsi aslında dünyanın önde gelen televizyon kanallarından uyarlama. Biri Bizi Gözetliyor hariç üç önemli formatı İngilizler yarattı. Dünyaya yaydı. Hangi programı kim geliştirdi, nasıl dünyaya yayıldı, araştırdık.
110 ÜLKEDE YAYINLANDI BİZİM POP STAR’IN ANASI POP IDOL
Bu yarışmanın mucidi de, çok popüler olmasını sağlayan kişi de İngiliz. Her ikisinin de ismi Simon. Pop Idol’ün yaratıcısı Simon Fuller, 1990’larda pop dünyasına ünlü isimler kazandıran bir prodüktör. Aynı zamanda futbolcu David Beckham’ı, kokoş lakaplı karısı Victoria’yla tanıştıran kişi.
Fuller mesleğe, Chrysalis adlı plak şirketinde başladı. 1980’lerin ortasında keşfettiği besteci Paul Hardcastle’ın Vietnam’dan bahseden "19" adlı şarkısı hit oldu. Fuller, kazandığı parayla kendi plak şirketini kurdu, adını da 19 koydu. Spice Girls’ün menajerliğini yapıp, "kızların gücü" sloganıyla dünyaya açılmasını sağladı. Eurythmics grubundan ayrıldıktan sonra köşesine çekilen Annie Lennox’i baştan yarattı. Günümüzde en çok kazanan İngilizler listesinde, Paul McCartney’nin birkaç basamak altında yer almasını sağlayan, tahmin edebileceğiniz gibi, bunlar değildi. 1998’de geliştirdiği Pop Idol yarışmasıydı.
"İşim şan şöhret yaratmak. Bunu dünyada en iyi yapabilecek birkaç kişiden biriyim" dedi ve bugün 110 ülkede 50 değişik versiyonu yayımlanan TV programını yarattı. Fuller’ın çıkış noktası, İngiltere’deki gizli yetenekleri bulup çıkarmaktı. TV’de böylesine büyük bir sansasyon yaratmak aklından geçmiyordu. Zaten uzmanlık alanı televizyon değil, müzik dünyasıydı. O yüzden tasarladığı yarışmayı önce internette denemek istedi. Yarışmacılar şarkılarını internette söyleyecek, sanal oylama yapılacaktı. İnternette teknik problem yaşanacağı söylenince fikrini TV’lere götürdü.
Pop Idol, İngiltere’nin ITV 1 kanalında ilk kez 5 Ekim 2001’de yayınlandı. Jüri üyeleri Pete Waterman, Simon Cowell, Nicki Chapman ve Neil Fox’tu. Cowell’ın yarışmadaki rolü bu noktada başladı.
BENİMLE DANS EDER MİSİN POP IDOL’LE AYNI FORMATBabasına kalsa, Simon Cowell bir inşaat şantiyesinde işçi olacaktı. Elini çabuk tutup, plak şirketi EMI’a başvurdu. Muhaberat servisinde 30 sterlin haftalıkla çalışmaya başladı. Müzik dünyasına piramidin en altından giriş yaptı ama kısa sürede tırmandı. Birçok plak şirketinde çalıştı, İngiltere’de dönem dönem yanıp sönen popçulara albüm, Teletubbies ve Power Rangers gibi çizgi filmlere müzik yaptı. İrlandalı boyband Westlife’ı keşfetmesiyle şansı döndü.
Pop Idol yarışması üstünde çalışan Simon Fuller’la buluştu, projeye katıldı. Plana göre Cowell’ın jürideki görevi müzik piyasasını temsil etmek, bir prodüktör ve yetenek avcısı olarak uzman görüşü vermekti. DJ ve besteci Pete Waterman ise jürinin kötü adamı olacaktı.
Fakat üçüncü programdan sonra işler değişti. Cowell, elemelerde kendini tutamayıp "Kabalık etmek istemem ama..." diye başladığı cümlelerini "Çok iğrençsin", "Bir daha dünyanın hiçbir yerinde şarkı söylememen dileğiyle" gibi hakaretlerle bitirince jürinin antipatik üyesine dönüşüverdi. "Çeneme sahip olamıyorum, herhalde yakında beni kovarlar" diye düşünürken yarışmanın starı oluverdi. Sandalyesine kaykılıp yarışmacılarla dalga geçen, aşağılayan, fiziksel özürlere kahkahayla gülen bu dikenli İngiliz’e bayılmıştı herkes. Yarışma reyting rekorları kırdı, birçok ülkeden formatı satın almak istediler. Şu anda altıncı sezonu yayınlanan, hálá TIME dergisine 3-4 sayfalık
haber olan American Idol böyle başladı.
Fakat İngilizlerin alaycılığı, daha doğrusu jürideki Simon’ın acı eleştirileri politik doğruculukla yatıp kalkan Amerikan halkına ağır gelmeyecek miydi? Fuller formatı bütünüyle kabul ettirene kadar kanal kanal dolaştı. En son yarışmanın İngiliz versiyonunu izleyip beğenen Rupert Murdoch’un kızı araya girdi ve Fox TV’yle anlaşıldı. Simon en başta jürideki arkadaşı şarkıcı Paula Abdul’un sinirini çok bozuyordu. Kadıncağız birkaç elemeyi ağlayarak terk etmek zorunda kalmıştı, çünkü Simon’ın haşat ettiği zavallı yarışmacılara çok acıyordu. Fakat ABD onu kabullendi, hatta sevdi. Bazen ona hak verdi, bazen de ona rağmen, istediği yarışmacıyı birinci yapabileceğini gösterdi, güçlü hissetti. Zaten yarışmanın özünde de bu yatıyordu: Ekran başındaki izleyiciye herhangi bir gençten şöhret yaratılabileceği hissini vermek. Simon Fuller’ın Fox TV için 2005’te hazırladığı "Benimle Dans Eder misin" de Pop Idol’le aynı format ve mantıkta.
Hollandalı John’un Büyük Birader’i 70 ülkede
Türkiye’de yayımlanan Biri Bizi Gözetliyor ve Ünlüler Çifliği’nin orijinali. İsmini George Orwell’in 1984 adlı romanından alır. 1984’te Oceania adlı distopyada her şeyi gören, duyan ve kontrol eden bir güçten söz edilir. Adı Big Brother yani Büyük Birader’dir. Bu yarışmanın Büyük Birader’i tahmin edin kim, elbette televizyonun karşısında bir eve tıkılan 10 kişinin banyoda dişlerini fırçalamasını izleyen, bahçede kısık sesle dedikodu yapan iki tanesinin ne konuştuğunu duymak için uzaktan kumandaya davranıp TV’nin sesini yükselten bizler, izleyiciler.
Yarışmanın yaratıcısı Hollandalı John de Mol. İlk kez Eylül 1999’da Hollanda’da gösterilen program 70’ten fazla ülkede bazı kural değişiklikleriyle ama temelde formata sadık kalınarak yayınlandı. İlk yayınlandığında Kraliçe Beatrix dahil birçok Hollandalı’nın burun kıvırıp kalitesiz ve ucuz bulduğu program, sezonun sonunda ülkenin üçte ikisini ekran başına toplamıştı. Başarısını duyan Amerikalı TV prodüktörleri ilk uçağa atlayıp, soluğu John de Mol’un odasında aldı. Anlaşma yapıldı, yayın hakları satıldı. 2000’de, Big Brother’ın başarısından kısa süre sonra John de Mol kurucusu olduğu TV şirketi Endemol’u 5.5 milyar Euro’ya İspanyol Telefonica’ya sattı. Geçen hafta ise 2.6 milyar Euro’ya eski İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’nin şirketi Mediaset’in de parçası olduğu bir konsorsiyum tarafından satın alındı.
OXFORD’LU İNEK’İN FİKRİ SurvivorOrta sınıf bir aileden gelen Charlie Parsons, arkadaşlarına göre, Oxford’da İngiliz Edebiyatı okurken inek kategorisinde bir öğrenciydi. Mezun olduktan sonra kısa süre gazetecilik, sonra da çeşitli kanallarda prodüktörlük yaptı. 1980’lerin ortasında tanıştığı milyoner Lord Waheed Alli’yle hem sevgili hem de iş ortağı oldu. Bob Geldof’un da katılımıyla 24 adlı prodüksiyon şirketini kurdular. Survivor yarışması Parsons’ın fikri ve 24’ün prodüksiyonuyla oluştu. Uzun süre İngiltere ve Avrupa’daki kanalların ilgisini çekmedi, İsveç’e satıldı. 1997’de ilk kez bir İsveç kanalında ekrana geldiğinde çok ses getirdi. 2000’de ABD’de, 2001’de İngiltere’de, 2002’de Avustralya’da yayımlandı. Parsons, 2001’de Survivor’la Emmy ödülünü aldı.
KİM MİLYONER OLMAK İSTER DEDİ, KENDİ CEBİ DOLDUKim Milyoner Olmak İster ya da Türkiye’deki adıyla Kim 500 Milyar İster (şimdiki adı Kim 500 Bin İster) İngiliz yaratıcısı David Briggs’i tabii ki milyoner yaptı. Kısaca Briggsy olarak çağrılan yapımcı, yıllarca TV ve radyo kanallarında sıradan görevlerdeydi. Sonra tası tarağı topladı ve Londra’daki evine kapandı. Aylar sonra Capital Radio’da birlikte program yaptığı DJ arkadaşı Chris Tarrant’ı aradı. 15 soruyu doğru yanıtlayanın 1 milyon sterlin kazanacağı bir yarışma düşündüğünü söyledi. Radyodaki sabah programında zaten birlikte böyle bir yarışma yapıyorlardı. Fikri prodüksiyon şirketi Celador’a kabul ettirdiler. İlk program 4 Eylül 1998’de yayımlandı. Program ismini dağıtılan ödülden değil cazcı Cole Porter’ın High Society adlı şarkısından alıyor. Şarkının yarışmaya ilham veren sözleri şöyle: "Kim milyoner olmak ister? Ben değil. Ben istemem çünkü tek istediğim sensin!" Geçen yıl bu zamanlar Celador yarışmanın yayın haklarını satmak istediğini açıkladı. Hollandalı 2WayTraffic şirketi satın aldı.