Bu adamlar ayak işlerine bakıyor

Güncelleme Tarihi:

Bu adamlar ayak işlerine bakıyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 13, 2002 01:56

Kafayı ayak sağlığına takmış bir doktor Selim Uluğtekin. Onu harekete geçiren şey şeker hastası akrabalarının ayakları yüzünden çektiği acılara şahit olmak. İşe şeker hastası annesine bir çift terlik üreterek başlayan Uluğtekin on iki yıldır hayalini kurduğu şeyi gerçekleştirdi ve bir ‘‘ayak merkezi’’ açtı.

Burada onun geliştirdiği bilgisayarlı aletlerle her türlü ayak ve yürüyüş sorunu analiz ediliyor, sadece bu kadar değil, ayağın üç boyutlu topografik haritası çıkarılıyor ve size özel ortopedik ayakkabılar üretiliyor.

Dr Selim Uluğtekin (47) ve ekibinin ayağa düşkünlüğünün ayak fetişizmiyle uzaktan yakından ilgisi yok. ‘‘Benim bütün ailem şeker hastası. Bu alana eğilmemin en büyük sebebi birçok akrabamın çaresizlik içinde kıvranarak ayaklarını ve parmaklarını kaybetmesi. Bu işe şeker hastası anneme uygun ayakkabı bulamadığım için terlik yaparak başladım. Türkiye'de ne yazık ki şeker hastalarının ayak sorunlarıyla ilgilenen bir sistem kurulmamış. Yürüme bozuklukları analizleri çok yeni bir şey ve çok da pahalı olduğu için henüz yaygınlaşmadı. Çok teknik ve ciddi bir bilgi birikimi gerektiği için daha yeni yeni üniversite polikliniklerinde kurulmaya çalışılıyor. Türkiye'de uzman pediatrist yok. Bu konu istismara açık’’ diyor, Dr. Uluğtekin.

Uluğtekin İÜ Tıp Fakültesi'nden mezun. Asıl uzmanlığı ortopedi ve travmatoloji ama İÜ'de biyomekanik konusunda uzun süre çalıştı, elektrik-elektronik mühendisliği yüksek lisans bölümünde okudu, ABD Teksas'ta San Antonio'da biyomekanik laboratuvarında çalıştı. Kısaca ayağın mekaniğine takık. Hatta kendisi de bazı aletler tasarladı. İstanbul'daki Etiler'deki merkezde ayak analizinden ayakkabıya kadar her şeyin düzenlendiği komple bir sistem kurulmuş. Aynı yerde ayak ameliyatı da, ayakkabı tamiratı da yapılıyor. Uluğtekin'in ekibinde Dr. Muhtar Çokar, harita ve matematik mühendisi Ömer Fatih Gökçen ve ayakkabı üretiminden sorumlu Muvaffak Çok bulunuyor. Merkezde toplam oniki kişi çalışıyor.

1.5 yıl önce açılan merkeze gelen hastalara önce tanı konuluyor. Tanı koyan sistem dört cihazdan oluşuyor. İlk aşamada dört ayrı kamerayla kinematik (ayağın hareket sistemi) analiz yapılıyor. Burada cam bir satıh üzerinde yürüyen hastanın ayağı alttan da görüntüleniyor. Pedobarograf denilen sistemse yürüme bantına benziyor ancak bilgisayara bağlı. Burada basınca duyarlı algılayıcılar sayesinde matematiksel çözümlemelerle ayağın basınç durumu belirleniyor. Üçüncü cihaz bir tür scanner, kendi geliştirdikleri bir program sayesinde tıbbi açıdan anlamlı veriler elde ediyorlar, buna ayağın haritasını ve topografyasını çıkarmak da denilebilir. Bir diğer cihazsa bilgisayar ortamında ayağın topuk bölgesinin konumunu belirliyor. Bu testler için bilgisayar ve sayısallaştırma konusunda uzman bir mühendisin çalışması gerekiyor.

TİCARİ CİNNET

Bütün bu verilerle ayağın üç boyutlu görüntüleri, katı modelleri ve alçı kalıpları hazırlanıyor. Sadece 20 dakikada üstelik. Sonrasında merkezdeki küçük atölyede ideal ayakkabı tasarlanıyor. Cadcam (bilgisayar destekli) teknolojik sistemiyle üretilen ayakkabılarda basınç dengeli bir şekilde dağıtılıyor ve ayak rahatlatılıyor. Kendi ayakkabı markalarını bile yaratmışlar; şeker hastaları için Diapedis, çocuklar için Taulus. Kısacası hafta başında ayaklarınız analiz edildiğinde haftasonu ayağınıza özel ortopedik tabanlıklı ayakkabılarınıza kavuşabiliyorsunuz. Ayrıca kendi ayakkabınıza da ortopedik tabanlık takviyesi yapılabiliyor.

Bu testler de dahil olmak üzere muayene 65 milyon TL. Ortopedik ayakkabılarsa piyasadaki kaliteli bir ayakkabı fiyatında. Dr. Uluğtekin ‘‘Aslında benim şu yaptığım iş ticari ve iktisadi cinnettir. Benim buraya harcadığım para ancak ben 120 yaşına filan gelince çıkar. Biz bütün hayatımızı bütün vaktimizi bütün gelirimizi bu işe harcadık. Ayrıca bu iş binada ciddi ciddi harfiyat da yaptık’’ diyor.

Dr. Uluğtekin'e göre ayak sağlığı ve ruh sağlığı arasında çok yakın ilişki var: ‘‘Öncelikle ayağı rahat olmayan insanlar ruhsal açıdan da rahat olamıyorlar. Ayakta şekilsizlikler olması da özellikle hanımların ruh sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Çocuklarda da yürüyüş bozuklukları aktivitilerin dışında kalma ve dışlanma gibi sorunlar yaratıyor. ABD'de yapılan bir araştırma insanların yüzde 60'nın ayaklarıyla ilgili sorunu olduğunu, bunun yüzde 20'sinin sorunu bildiğini, yüzde 3'ününse sorunu kabullendiğini gösteriyor.’’


Refleksoloji diye bir şey duydunuz mu?


Bir Türk'le evlenip 12 yıl önce Türkiye'ye yerleşen Carole H. 1997 yılından beri refleksoloji uyguluyor. Carole H. Uluslararası Refleksoloji Enstitüsü üyesi ve bu işin eğitimini Londra'da görmüş. Carole H.'nin asıl mesleği tıbbi fotoğrafçılık ancak Türkiye'de bu işi sık sık uygulama imkanı bulamadığı için refleksolojiye yönelmiş. Eski zamanlardan beri bilinen refleksoloji vücudun her bir bölgesinin ayağın refleks bölgelerinde sona eren enerji kanallarına bağlı olduğu ilkesine bağlı. Bu basınç bölgelerine kontrollü basınç uygulanarak toksinler atılıyor ve dolaşım geliştiriliyor. Bu özel metot stres ve gerginliği ortadan kaldırıyor, kan dolaşımını ve sinir uçlarının uyarısını arttırıyor. Kısacası vücudun kendi şifa gücünü harekete geçiriyor. Serbest çalışan Carole H.'nin uyguladığı bir refleksoloji seansının ücreti 45 milyon TL.


Ayak sorunları


Tabanlardaki sertleşmeler, nasırlar ve tırnak batmaları o ayakta mutlaka bir sorun olduğunu gösterir.

Dansçılarda, bale yapanlarda, hamilelerde, yaşlılarda, çok yüksek topuklu ayakkabı giymeye bağlı olarak, eklem ve romatizma hastalarında yürüme ve ayak sorunları olabiliyor.

Asıl risk grubu çocuklar ve şeker hastaları.

Sporcuların ya da amatör sporlarla uğraşanların da ayak sağlığı testlerinden geçmeleri gerekiyor.

Şişmanlık da ayak sağlığını tehdit ediyor. Ayaklara aşırı yük bindiriyor ve ayak şekil bozukluklarına şişman insanlarda daha çok rastlanıyor.

Ayakkabı numaraları ayağın uzunluğuna göre belirleniyor, ayağın genişliği ve yüksekliği dikkate alınmıyor.

Şıklığından çok işlevine dikkat edilmeli, rahat bir ayakkabı seçilmeli.

Ayakkabı mutlaka ayaktan bir santim kadar uzun olmalı, burun kısmında bir boşluk olmalı.

Yüksek topuklu olmamalı. Yüksek topukta ayağın ön bölümüne aşırı yük biner, parmaklar ve tarak kemiğinde kimi zaman cerrahi müdahale gerektiren şekil bozuklukları oluşur.

Doğal malzemeden üretilmeli. Suni malzemelerden yapılan ayakkabı son derece tehlikeli.

Günün erken saatlerinde ayakkabı almayın, ayakkabı akşam ayağınıza olmayabilir.

Ayrıca alırken mutlaka yürümek de gerekiyor, ayakkabı alıştıra alıştıra günde iki üç saat giyilmeli ve hep aynı ayakkabı giyilmemeli.

Her ortopedik diye satılan ayakkabı ortopedik değil, bazıları sadece içine birtakım eklentiler konulmuş ayakkabılar.

Gerçek bir ortopedik ayakkabı için mutlaka bilgisayar ortamında ölçümler ve tasarımlar yapılması gerekiyor.

Ortopedik ayakkabı bir mucize değil ama kişiye özel çözümler üretildiği zaman tedavinin bir parçası oluyor.

Çocuklar tıpkı rutin göz ve diş muayenesi gibi mutlaka ortopediste de götürülmeli.

Çocuklarda her türlü düztabanlık görüntüsü ayak sakatlığı olarak değerlendiriliyor ama son sözü bir uzmanın söylemesi gerek.

Doğuştan ayak deformiteleri olan çocuklar ne kadar çabuk tedavi edilirse tedavi o kadar kolay ve ucuz oluyor.

Yürüme bozuklukları çocuklukta tedavi edilmezse kilo artıyor, birtakım hormonal değişimler ve kemik yapısında kalıcı hasarlar oluyor, bu durum önlenemez noktalara gidebiliyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!