Bitki ve hayvan sevdası uğruna her yıl bir trilyon harcıyor

Güncelleme Tarihi:

Bitki ve hayvan sevdası uğruna her yıl bir trilyon harcıyor
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 08, 2004 00:48

Türkiye’nin en büyük NATO müteahhitlerinden biri, dört ayrı alanda çalışan ve dev projelere imza atan Makyal’ın kurucusu. Faruk Yalçın (81), 10 yıl önce kendini emekli etti. Doğa ve hayvan tutkusunu toplumla paylaşmak amacıyla Darıca’da Türkiye’nin en büyük özel hayvanat bahçesini kurdu. Bitki ve hayvan bakımı üzerine 21 kitap yazdı.

Belediye bölgeye otobüs servisi koymak istemezken o hayali uğruna yılda yaklaşık 1 trilyon lira harcıyor. Bitki sevdasını ise gözlerden uzak, Bayramoğlu’ndaki evinin bahçesinde yaşıyor. Botanik müzesine dönüştürdüğü bahçenin üç havuzunda beslediği Koi balıklarının her biri 700 bin mark. Yeğeni Aziz Yıldırım ve sarı-lacivert aşkına Fenerbahçe Stadyumu’ndan her yıl 100 bin dolara loca kiralayıp, maçları evdeki TV’den seyrediyor. Evinin kapılarını Hürriyet Pazar’a açtı.

Faruk Yalçın’ı Boğaziçi Hayvanat Bahçesi’nin kurucusu olarak tanıdık. Daha sonra Aziz Yıldırım’ın dayısı olduğunu öğrendik. Yıldırım’ın Fenerbahçe’yi bırakmasını onun engellediği yazıldı günlerce. Hatta bazı futbolcular için verilen teminat mektuplarında onun imzası olduğu da iddia edildi. Kamuoyu hep nasıl biri olduğunu merak etti. Ciddi, otoriter bir aile büyüğü olduğu düşünülüyordu. Ama Tuzla’daki evinin kapısını çaldığımızda, dört evlat, dokuz torun sahibi 81 yaşındaki sempatik bir delikanlıyla karşılaştık.

Yalçın kurucusu olduğu, inşaat alanında faaliyet gösteren Makyal Şirketler Grubu’nun hálá Yönetim Kurulu Başkanı. Ama ‘Ben kendimi emekli ettim’ diyor. İşi oğulları Osman ve İsmail Yalçın sürdürüyor. O ise kendisini Boğaziçi Hayvanat Bahçesi’ne adamış. 1991’de Darıca Kuş Cenneti olarak 10 dönüm arazi üzerinde kurduğu park, şimdi 200 dönüm üzerinde, 3 bin hayvana ev sahipliği yapan Boğaziçi Hayvanat Bahçesi.

KENDİ YETİŞTİRDİĞİ SEBZE VE MEYVELERLE BESLENİYOR

Bilinmeyen yönleri çok Yalçın’ın. Hayvan ve bitki bakımı üzerine tam yirmi bir kitabı var. Beş okul yaptırmış. Kendi yetiştirdiği sebze ve meyvelerle besleniyor. Ayrıca hayvanlarının yoncası da onun elinde yeşeriyor.

Yalçın’la Japon Koi balıklarıyla dolu üç havuzla çevrelenen, botanik bahçesi görünümlü evinde görüştük. İlk kez evinin kapılarını basına açan Yalçın’ın ağzından kendisine ilişkin bilgileri almak pek kolay olmadı. O ‘ben’ demeyi pek sevmiyor. Sanki ayıp sayıyor böyle şeyleri. Hayvanlarından söz ediyor daha çok.

HAVUZDAKİ KOİ BALIKLARININ HER BİRİ 700 BİN MARK

30 yıl önce yerleşmiş Bayramoğlu’na. Servet yatırdığı bahçesinin tadını ancak 1990’ların başında, kendini emekli ettikten sonra çıkarmaya başlamış. Şimdilerde salonunda oturup, Koi balıklarının yüzdüğü havuzları seyrediyor. 80 ila 100 yıl yaşayabilen bu balıkların Almanya’daki bir açık artırmada 700 bin marka satıldığını söylüyor. Özellikleri her balığın renk ve deseninin farklı olması. Yalçın’ı fiyatları değil, havuzda salına salına yüzerken eve getirdikleri huzur ilgilendiriyor.

Aynı bahçe içindeki diğer iki ev küçük oğlu İsmail ve kızı Hatice’ye ait. ‘Maalesef eşim, çocuklarım ve ömrüne ömür katan torunlarım Bodrum’da tatilde’ diyor. Arıtılmış deniz suyu dolu havuz onlar gidince sessiz kalmış. Doğasever büyükbaba bitkilerini tek tek seçerek kurduğu, botanik müzesi gibi bahçesinde, balıklarıyla baş başa.

GELECEĞE DAİR TEK ENDİŞESİ HAYVANLARI

Çocukluğundan beri hayvanlarla içli dışlı. Asker babasının görevi nedeniyle Türkiye’nin dört bir yanını dolaşmış. Kedisi, köpeği, eşeği, atı olmuş. 1990’ların başında kendisini emekli edince (yakınları ona emekli gözüyle bakmıyorlar, hálá işleriyle ilgileniyormuş) dünyanın dört bir yanından getirdiği kuşları Darıca’daki on dönümlük bir araziye yerleştirmiş. Zamanla memeli hayvanlar, balıklar derken büyüyüp gitmiş bahçe. Şimdi 200 dönüm üzerinde, üç bin hayvanın barınağı.

İsteyenlerin 15 milyon liralık giriş ücreti karşılığında gezebildiği bahçede, çocuk parkı, kafe, hediyelik eşya dükkanı ve kütüphane de bulunuyor. Bahçede 47 kişi görev yapıyor, ancak bu sayı yaz aylarında 100’e kadar yükseliyor. Onca hayvanın yemi ve bakımı da eklenince, hiç de azımsanamayacak bir para gerekiyor. Maalesef gelir gideri karşılamıyor, Faruk Yalçın’ın hayvanları için gelirin üstüne eklediği para geçen yıl 952 milyar lira olmuş. Her yıl artıyor.

‘Benden sonrası kuşkulu’ diyor Faruk Bey. Bahçenin geleceğinden endişeleniyor. Türkiye’nin en mükemmel hayvanat bahçesinin yaşaması için kamudan hiçbir destek yok. Faruk Bey, ‘Ticari olarak düşünmedim, hiç. Bu sadece bir hobiydi. Yoksa şehrin ortasına kurardım. Üstelik burası gelişmemiş bir bölge olduğu için yaşayanlara iş sağlamak da amacımdı’ diyor. Ziyaretçi ulaşımının sağlanması için İstanbul ve Kocaeli’ndeki belediyelerden ricada bulunmuş, ama nafile. Kentten Darıca’ya gitmek isteyenler en az iki araç değiştirip, bir saat yol kat etmek zorunda.

Yalçın’ın Türkiye’ye armağan ettiği hayvanat bahçesinin benzerleri yurtdışında bağışlarla yaşıyormuş. Öyle ki çocuğu olmayan birçok hayvansever miraslarını buralara bırakıyormuş. Bir de üyelik sistemi gelir getiriyormuş. Yalçın Bey, Avrupa’da üye olduğu birçok hayvanat bahçesine de yıllık aidat ödüyor. Bu sistemlerin bizde de olmasını ve buraya sahip çıkılmasını istiyor.

GÜNDE BİR BARDAK KIRMIZI ŞARAP

Faruk Yalçın, sabah saat 05.00’de kalkıyor. Bir fincan nescafe içtikten sonra masasının başına oturuyor. Bir saate yakın kitap okuyor ya da yazıyor. Sonra evinin bahçesine çıkıp, balıklarını besliyor, ağaçlarını tek tek kontrol ediyor. Saat 08.00 kahvaltı saati. Sonra hayvanat bahçesine gidip, öğlene kadar dolaşıyor, işlerin gidişatına bakıyor. Öğle yemeği 12.00’de. Sebze çorbası ve kendi bahçesinden gelen sebzelerle yapılan yemekleri yiyor. Akşamları bir bardak kırmızı şarap içiyor, sağlığına... Ve erken yatıyor. Sigarayla 35 yıl önce vedalaşmış.

Kışı Kanlıca’daki evinde geçiriyor. Dünyayı gezmeyi çok seviyor, gittiği her yerde muhakkak hayvanat bahçelerini geziyor. Öğrenim gördüğü ve kızının oturduğu İsviçre en sık gittiği yerlerden. İkisi erkek, beş çocuğu ve dokuz torunu var.

MAÇI EVDE SEYREDERİM

Faruk Yalçın’ı ne şirketi nedeniyle ekonomi sayfalarında gördük ne de sosyete partilerinde. O mütevazı yaşamayı tercih etti hep. Ama kız kardeşinin oğlu Aziz Yıldırım Fenerbahçe’ye başkan olunca, o da gündeme geliverdi. ‘Haberlerin çoğunu bana sormadan, kendi kendilerine yazdılar’ diyor. Futbolcu teminat mektuplarına imza attığının da doğru olmadığını söylüyor. O, fanatik olmayan bir Fenerbahçeli sadece. Hatta kardeşi Yaşar Hanım, yani Aziz Yıldırım’ın teyzesi Galatasaraylı. Ama yeğeni için Fenerbahçeli olmuş. Fenerbahçe stadında bir locası var. Şimdiye kadar sadece iki kez gitmiş. İlkinde Aziz Yıldırım yeni başkan olduğunda tebrik etmek için, ikincisinde statta biten inşaatı görmek için.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!