Bir günlüÄŸüne F1 pilotu oldum kendimi Schumi gibi hissettim

Güncelleme Tarihi:

Bir günlüğüne F1 pilotu oldum kendimi Schumi gibi hissettim
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2004 00:00

1.5 milyar kiÅŸiyi televizyon ekranlarının başına toplayan Formula 1 yarışları, bugün dünyanın en çok izlenen motorsporlarının başında geliyor.Henüz okula baÅŸlamamış çocuklar bile Formula 1 pilotlarını ve yarışan takımların ismini ezbere biliyor. Heyecan dolu bu yarışlarda 7’den 70’e herkes, taraftarı olduÄŸu futbol takımı gibi bir F1 pilotunu destekliyor.Motorsporlarında heyecanın en fazla yaÅŸandığı, en hızlı pilotların en hızlı araçlarla yarıştığı Formula 1’de çok az sayıda insan, pilotların direksiyon başında neler hissettiÄŸini biliyor. Ben o ÅŸanslı insanlardan biriyim... Çünkü geçen hafta sonu Fransız Rivierası’nda bulunan AGS F1 pilot okulunda, bu heyecanı yaÅŸadım. Kendimi bir günlüğüne de olsa Formula 1 Grand Prix’inde yarışan pilotlar gibi, F1’de rekorlara imza atan ÅŸampiyon ‘Schumacher’ gibi hissettim.Renault’nun 23 Eylül-3 Ekim 2004 tarihleri arasında düzenlediÄŸi Açık Kapı Festivali dahilinde Renault Yetkili Satış Noktaları’na gelen ziyaretçiler arasında yapılan çekiliÅŸ sonucunda F1 pilot okuluna gitmeye hak kazanan ÅŸanslı 12 kiÅŸiye ben de katıldım. Ãœnlü F1 pilotlarının da yetiÅŸtiÄŸi AGS F1 pilot okulunda teorik sürüş dersleri sonrasında F3 ve F1 araçlarını kullandım. Gün boyu süren ve Fransız pilotlar tarafından verilen eÄŸitim sonrasında F3 ve F1 eÄŸitim sertifikalarını aldım. F1 pilot okulunda sabah erken saatlerde baÅŸlayan eÄŸitim öncesinde yanmaz yarış tulumlarımızı giydik. Açıkcası tulumları giyer giymez biranda havaya girdik, kendimizi yarışcı gibi hissetmeye baÅŸladık.ADRENALÄ°NEÄŸitim salonunda Fransız pilotlar, ilk önce normal trafikte kullandığımız otomobillerden farklı özelliklere sahip olan F3 araçlarıyla ilgili bilgi verdiler. Araçların, fren, direksiyon ve ÅŸanzıman sistemlerini yakından tanıdıktan ve bu konuda herÅŸey açıklığa kavuÅŸtuktan sonra sıra, pistin özelliklerine ve uyulması gereken kurallara geldi. Ne zaman fren yapılacağı, hangi virajın hangi vitesle ve nasıl dönüleceÄŸi, ağırlık transferi gibi bilgiler verildikten sonra, 440 kilogram ağırlığında 180 beygir gücünde motora sahip F3 araçlarıyla piste çıktık.Dört kiÅŸilik gruplar halinde pistte turlarken, Fransız pilotlar da her virajda bulunan kameralarla, eÄŸitime katılanların hareketlerini izleyerek not aldılar. 10 turdan sonra, pilotların yaptıkları yanlışlar ve doÄŸruları anlatarak, sonrasındaki 10 turda nasıl hareket etmeleri gerektiÄŸi söylendi. Bütün bunlar öğleden sonra kullanacağımız 650 beygir gücündeki F1 aracını kullanabilmek, aslında ona hakim olmak ve yolda tutmak için gerekliydi. F3’teki baÅŸarı ve kazanılan tecrübe F1 kullanma hakkını kazanmamızı saÄŸlayacaktı.Öğle yemeÄŸi için verilen aranın ardından, F1 için eÄŸitim salonundaki yerimizi aldık. Herkes heyecan içinde Fransız pilotların kimlerin F1 kullanmaya hak kazandığı açıklamasını beklemeye baÅŸladık. Ancak, eÄŸitim salonundan heyecan içinde çıkan tek ÅŸanslı isim ben oldum. Çünkü güvenlik gerekçesiyle ben hariç kimseye F1 kullanma hakkı verilmedi. Ancak bana da 4 tur yerine 1 tur yapabileceÄŸim söylendi. Fransız pilotlar, F1 kullanma hakkının verilmeyiÅŸinin nedenini ‘fren yapmayı bilmiyorsunuz’ ÅŸeklinde açıkladılar. Türk grubunun en önemli yanlışının ortak olmasının ilginç olduÄŸunu söyleyerek, 650 beygir gücündeki F1 aracını güvenlik nedeniyle kullanamayacağımızı anlattılar.F1 pilotlarının iÅŸi kolay deÄŸilTüm ekip olarak hayal kırıklığına uÄŸramıştık. Ancak, ben oldukça heyecanlıydım. F1 aracının özelliklerini anlatan Fransız pilot, aracı kaldırmak için üç hakkım olduÄŸunu, eÄŸer bunu baÅŸaramazsam kullanma hakkımın kaybolacağını söyledi. ÅžaÅŸkınlık içinde Fransız pilotu dinlerken, F1 aracını kaldırmanın ve kullanmanın hiç de kolay olmadığını öğrendim.505 kilogram ağırlığındaki 650 beygir gücündeki V8 motorlu aracın, inanılmaz sert bir debriyaj pedalı var. Ben bunu takoz olarak tanımlıyorum. Debriyaja sonuna kadar bastıktan sonra, sert vites kolunu birinci vitese geçiriyorsunuz, sonra ise gaz pedalına basarak motorun belirli bir rölantiye gelmesini saÄŸlıyorsunuz. Aracı harekete geçirmek için gereken rölanti motoru 5-6 bin devire çıkarıyor. Fransız pilotun çık iÅŸaretiyle ayağımı milim milim debriyajdan çekerek, aracı harekete geçirdim. Acemilik, aracı yeterince tanıyamama gibi faktörlerin yanı sıra, Türk grubunun gözlerinin benim üstümde olmasının getirdiÄŸi baskı da iÅŸimi zorlaÅŸtırıyordu. Çünkü, herkes ‘Acaba ilk seferde hareket ettirebilecek mi?’ sorusunu soruyordu içinden... Ama, korktuÄŸum olmadı ve ilk denememde F1 aracını hareket ettirdim ve pitten çıktım. EÄŸer debriyajdan ayağımı biranda kaldırsaydım, motoru stop ettirmem ya da patinaj çekmem içten bile deÄŸildi.Pitten çıktıktan sonra iÅŸimin kolaylaÅŸtığını sanmayın, kemikli bir yapıya sahip vitesleri deÄŸiÅŸtirmek, direksiyona hakim olmak normal bir otomobilde olduÄŸu gibi rahat deÄŸil. Ayrıca, altınızda 650 beygirlik bir araç var. Bu aracı dizginlemek için de önce sakin ve kararlı olmalısınız. Ve sonunda bütün bunları baÅŸarıp turu tamamladıktan sonra pite girdim. Araçtan inerken, Formula 1 pilotlarının iÅŸinin hiç de kolay olmadığını, Schumacher, Montoya’nın kazandıkları parayı sonuna kadar hakettiklerini düşündüm. Ãœnlü pilotlar bu okulda yetiÅŸiyor1968 yılında motorsporları hayranı mekanik Henri Julien tarafından kurulan AGS (Automobiles Gonfaronnaises Sportives) takımı, Formula Fransa, Formula Renault, Formula Renault Avrupa, F2, F3000 ve 1986-1991 tarihleri arasında F1 ÅŸampiyonalarında yarıştı. Jean-Claude Hrubon ise takımın otomobillerini hazırlıyordu. 1991 yılında F1’den çekilen takıma 1999’da iÅŸadamı Marcel Schoonmann ortak oldu ve 2000’de Henri Julien Onursal BaÅŸkan oldu. Takım F1’den çekildikten 1 yıl sonra ise baÅŸta F1 ve F3 olmak üzere çeÅŸitli yarışlar için pilot ve sürüş eÄŸitim programları sunmaya baÅŸladı. Mayıs 2002’de ise AGS ilk üst düzey F1 kursunu baÅŸlattı. Åžimdiye kadar 16 bin kiÅŸiye çeÅŸitli eÄŸitim ve sürüş imkanı veren AGS bu alanda dünyada lider konumda bulunuyor. Okul yılda yaklaşık 2 bin kiÅŸiye eÄŸitim veriyor.AGS Formula 1 okulunda 7 adet Formula 1 aracı bulunuyor. 1986 ile 1991 yılları arasında F1 Dünya Åžampiyonası’nda yarışmış AGS Marque araçların 2002 ve 2003 modelleriyle sürüş eÄŸitimleri yapılıyor. Sadece 505 kilogram ağırlığındaki AGS Marque F1 araçları, 650 beygir gücünde V8 Cosworth motorlara sahipler. Karbon ÅŸasi ve frenlere sahip olan bu F1 araçları, 6 vitesli yarı otomatik ÅŸanzıman, Elektronik ÇekiÅŸ Kontrolü gibi son teknoloji ürünü F1 sistemleriyle donatılmışlar. Ayrıca, 10 adet Opel-Lotus aracı ile de F3 sürüş eÄŸitimleri veriliyor. 180 beygirlik motora sahip olan araçların ağırlığı ise sadece 440 kilogram.AGS’nin yetiÅŸtirdiÄŸi pilotlar önemli baÅŸarılara da imza atmış. Bu pilotların isimleri, kazandıkları yarışlar ve baÅŸarıları ise şöyle:1980 Richard Dallest Avrupa F2 yarışında 1’incilik ve Fransa F2 ÅŸampiyonluÄŸu 1981 Richard Dallest, Fransa F2 ÅŸampiyonluÄŸu 1982 Philippe Streiff, Fransa F2 ÅŸampiyonluÄŸu 1983 Philippe Streiff, Fransa F2 ÅŸampiyonluÄŸu 1987 Roberto Moreno, Avustralya F1 Grand Prix’sinde 6’ncılık 1987 Philippe Streiff, Meksika F1 Grand Prix’sinde 5’incilik 1989 Gabriele Tarquini, Meksika F1 Grand Prix’sinde 6’ncılık Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!