Benim güzel kasabam

Güncelleme Tarihi:

Benim güzel kasabam
Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2001 00:00



Osman GİRİTLİ
Haberin Devamı

VİZONTELE, uzunca bir aradan sonra kasaba yaşamını yeniden beyazperdeye getirdi.

Filmi izlerken nedense dün ile bugün arasında gidip geldim sürekli. Dün ile sözünü ettiğim eski kasaba ve köy filmleri.

Yılmaz Erdoğan, 1970'li yıllardaki çocukluk izlenimlerinden yola çıkarak kaleme aldığı senaryosuyla, doğudaki bir kasabaya televizyonun gelişini anlatıyor.

Belki de damda yatan ve düşüp bacağını kıran o çocuğun gözlemleri bunlar. İş böyle olunca da naif bir kasaba yaşamı çıkmış ortaya. Tipler acımasız ve çok sivri değiller. Aksine en kötüleri bile çok sevimli.

Eski kasaba filmlerini hatırlamam da bu nedenle oldu. Acımasız bir ağa, alabildiğine yoksulluk ve zor doğa koşulları yok bu filmde. Siyasi ayak oyunları, bağnaz din adamları da...

Kekeme hoca eksik. O bile karikatürize edilmiş.

Törelerin acımasızlığı altında ezilen, istemediği yaşlı adamlara verilen çocuk yaştaki kızlar, acımasızca sürüp giden kan davaları... Acıtan, insanı umutsuzluğa sürükleyen o çıplak gerçekçilik artık gündemimizden çıktı.

Film tam anlamıyla benim güzel kasabam havasında geçiyor.

Filmin böylesine büyük bir ilgi görmesini sadece medyatik pazarlama yöntemine bağlamak da haksızlık olur.

Köylü, kasabalı ya da kentli, hemen herkesin televizyonla ilk karşılaşmasıyla ilgili bir anısı mutlaka vardır. Doğduğunda televizyonun reklam cıngılları kendisine ninni gibi dinletilen kuşağı saymazsak.

Hele bu anılar kuş uçmaz kervan geçmez bir kasabada geçiyorsa, anlatılacak olan şeyler de fazla oluyor.

Belli bir yaşın üstündeki kuşak mutlaka kendi yaşamıyla bire bir bağlantı kuracaktır filmde anlatılanlarla. Bu da zaten başarının olmazsa olmaz kuralıdır.

Beşiktaş Kültür Merkezi oyuncuları için söylenecek her hangi bir şey zaten yok. Çok başarılılar, onlara katılan Cem Yılmaz da.

Güzel bir film çıkartmışlar ortaya.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!