Aşk varsa akıl yoktur

Güncelleme Tarihi:

Aşk varsa akıl yoktur
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 1999 00:00

Haberin Devamı

Söz yazarı ve besteci Şehrazat'la aşk, müzik ve hayat üzerine...

‘‘Evet çok hijyeniğim’’ diyor ve ekliyor, ‘‘Benim gibiler sonunda bokuyla oynarmış’’. Sinirlenmeyin. O da böyle konuşuyor. Kadın çok temiz, tam bir temizlik hastası. Hem ne var bunda? Ama benim onun Sarıyer'deki o güzel ve temiz evine kocaman çamurlu botlarımla girmemde bir şey var! Gözü yerinden çıkacaktı, yemin ediyorum tüm röportaj boyunca kedi tüyüne benzeyen bej halıların üzerindeki 40 numara botlarıma baktı. Ama benim de ev girişlerinde ayakkabı çıkaramama gibi bir özrüm var. Bir ara, söyleşi esnasında ‘‘Tuvalet neredeydi’’ diyecek oldum, koşturdu peşimden geldi, sarı bir sabun uzattı, ‘‘İster misin’’ dedi. Ölüyordum! Yani düşünün hijyen takıntısını! Peki benim aklıma Şehrazat nereden geldi? Tabii ki onun ne kadar iyi bir besteci olduğunu (sakın söz yazarı demeyin vurur sizi!) biliyordum ama ne yalan söyleyeyim, Ahmet Utlu ondan inanılmaz bir sevgiyle söz edip, üstüne üstlük bitmez tükenmez taksi hikayelerini anlatınca, ‘‘Mutlaka gidip konuşmalıyım bu kadınla’’ oldum. Yani olaya bakar mısınız, Şehrazat taksi çağırıyor. Her zamanki durağını arıyor ve şöyle diyor: ‘‘Evladım. Ben Şehro. Bir taksi lazım bana. Tamam. Var mı? İyi. Bak canım, iyice bir yıkayın o arabayı. Toza alerjim var da. Eski püskü bir şey olmasın. Beklerim ben biraz. Eli ayağı düzgün bir taksi olsun. Sonra, o peluşlar yok mu o peluşlar, gözünüzü seveyim sökün onları. Tamam mı yavrum? Hah bir de gelecek olan o şöför arkadaş, traş-mraş olsun, mümkünse bir de duş alsın. Anlaştık mı?’’. Bu kadın muazzam bir kadın. Yüzde yüz doğal. Pes yani dedirtecek kadar. Aslında ona gösterilen ilginin çok daha fazlasını hak ediyor. Çok yaşasın ve bizlere hep öyle güzel şarkılar yapsın!

Şehrazat denilen kadın farklılığını ilk ne zaman anladı?

- Ayol ben oturakta ‘‘Johnny Guitar’’ı söylüyormuşum! Mutlaka ki bir farklılığım vardı, kabiliyetli bir çocuk olduğum belliydi. Şuurum yerine geldiğinde ben de fark ettim. Benim şuurum biraz erken açıldı.

Peki uyum sağlayabildiniz mi?

- Hayır. Bu dünyaya hiçbir zaman uyum sağlayamadım.

Neden?

- Bilmiyorum. Hep bir huzursuzluk vardır içimde. Çok mutlu görünemiyorum, çünkü değilim.

Aptalların mı mutlu olduğuna inanırsınız?

- Hayır vurdumduymazların! Aptal insan nereden bilecek mutluluğun ne olduğunu!

Can sıkıntısından mı kaynaklanıyor huzursuzluğunuz?

- Bir şeyler yetmiyor. Bir şeyler hep benim gönlüme göre değil. Kimbilir belki öbür tarafta rahat edeceğim!

Çevreniz sizi nasıl kabul etti? Yani ettiler mi?

- Edenler var, etmeyenler var. Benimle arkadaşlık etmek zordur. Yorarım insanı. Sürekli inişlerim çıkışlarım var. Gülerken, ağlamaya başlarım. Severken ısırırım, sonra çok çabuk sinirlenirim. Hiçbir şeyim oturmuş değil. Hep öyle derler ya, yalan, zamanla da oturmadı! Oturacağı da yok. Ayarımı, dengemi bir türlü bulamadım.

Sizi adam etmeye mi çalıştılar, yoksa ‘‘Buna bulaşılmaz!’’ diye bir yana mı koydular?

- Ben zaten ilkokuldan sonra Lübnan'a gittim. Bütün tahsilimi Beyrut'ta yaptım. Koleji orada okudum. Dolayısıyla 11 yaşından beri kendi kararlarımı kendim vermeye alışık bir insanım. Kimse beni adam etmeye çalışmadı.

RUH DA KABIZ OLUR

Sizin için birçok kişiden ‘‘deli’’, ‘‘komik’’, ‘‘müthiş uçuk’’ gibi sıfatlar duydum.

- Demek ki doğam, kimyam bu benim. Bilinçli yapmıyorum ki. Ne hissediyorsam onu yaşıyorum. Huzursuzsam girdiğim her yere kasvet yayarım, neşeliysem yer yerinden oynar, mutluluk saçarım. Kötü bir mood'da bir yere gitmişsem, zaten mecburiyettendir! Kendimi iyi hissetmiyorsam yatağımdan bile çıkmayı sevmem. Deli miyim?

İçiniz ne zaman şişer?

- Ay riyakarlık, yalakalık beni şişirir! Resmen şişiyorum. İnanılmaz sezgilerim var, hemen anlarım yalakalık durumlarını. Beni aşıyor, 6. hissim. 6. değil, 66. his. Bir insanı gördüğüm an röntgen ışınlarıyla ciğerini okuyorum. Ama bana sorarsan, zeki misin akıllı mı diye, o zaman çuvallarım işte. Çünkü ben süper zekiyim ama aynı zamanda süper aptal! Hayatımda bir gün olsun aklımı devreye sokmayı bilemedim. Hep duygularımla hareket ettim.

Yaşamı nasıl tarif edersiniz?

- Bu dünya çok fazla yapışası bir dünya değil. Çok yapışınca aradığını bulamazsın. Zaten anacığım hiçbir şeye aslında fazla yapışmayacaksın! Mümkün kılabilseydik bunu, inan mutlu olurduk.

Müzik işine nereden nasıl bulaştınız? Ne kadar geri gidiyor?

- Ana rahmine kadar gidiyor. Sürekli bulaşıktım ben müziğe. 45'likler yaparak başladım bu işe. En son 85'de ‘‘Sevemedim Karagözlüm’’ü yaptım. Sonra sıkıldım bıraktım. 86'dan sonra da, beste yapmaya başladım.

ZENGİN SEVGİLİM OLMADI

‘‘Sıkıldım bıraktım’’ ne demek?

- Ben bir şey keşfettim: Her gece şarkı söyleyebilecek bir insan değilim, söylemek istediğim zaman söylemeliyim.

Yani ben şımarığım mı diyorsunuz.

- Ne alakası var? Aslında çok şımarıktım da, hayat beni adam etti. Bana rutin şekilde şarkı söylemek zulüm geldi. Şarkıcılığı bırakıp kitap pazarlamacılığına başladım. Müzisyenliğin, yorumculuğun gönülden geldiği zaman yapıldığında iyi olacağına inanıyorum. Öbür türlü mekanik oluyor.

Bu işten para kazanabiliyor musunuz? Yani zengin sevgili bulmak zorunda kaldığınız oluyor mu?

- Hayatımda hiç zengin sevgilim olmadı ki. Ceplerindekine değil ruhlarında taşıdıklarına bakarım. Ama doğru mu yaptım, bazen düşünmüyor da değilim.

Hayat felsefesi? Bazen cart diye çıkar insanların ağzından.

- Vardır da cart diye mi çıkar? Formüllere filan inanmıyorum. Hayatın bir formülü olduğuna da inanmıyorum. Yaşayacağını yaşıyorsun. Sen ne yaparsan yap, yaşadıkların senin isteklerin doğrultusunda olduysa bile, olacağı vardı da oldu, diyorum. Yani sen yapmak istediğin için olmadı! Kendi kendine yaptım, diyenler yanılıyorlar, o takdir olunmuş.

Özgür irade?

- Ne özgür iradesi canım! At bakalım sekizinci kattan aşağıya kendini, yüzde yüz ölecek misin?

Bir şarkının tutmasının size göre hangi ölçüleri var. Herkesin şarkısı tutmuyor da.

- Hiçbir ölçüsü yok. Denk düşüyor. ‘‘Bugün oturayım da beste yapayım, insanların haleti ruhiyesini yazayım,’’ böyle bir şey yok. Ben kendi yaşadıklarımı yansıtıyorum. Bu toplumdan ayrı bir insan değilim ki. Onların yaşadığını ben de yaşıyorum. Halk ve sanatçı ayrımı yok yani. Onlar Hollywood palavraları. Komşum Şenay Hanım' dan farklı değilim. Müzik açısından biraz kabiliyetliyim o kadar. O da çok güzel börek yapıyor.

Hangi adam için, hangi duygularla yazdığınızı sonradan hatırlar mısınız?

- Bir zaman sonra, adam madam gelmiyor aklına! Bazen flash- back'ler oluyor, o kadar.

Hayatınıza giren adamlar şimdi sizin için ne ifade ediyor?

- Aşk bitince adam ölüyor. Gerçek anlamda değil tabii! Ölü aşkı diriltmenin yolu yok. Ne tuhaf değil mi? O kadın ben miydim oluyorsun.

AKILLI AŞK OLUR MU

Olmasalar da olur muydu?

- Olur mu ayol, onlarla zenginleştim ben. Aşk olmadan ne oluyor! İyi ki o acıları, mutsuzlukları tattırmışlar. Ama bittiyse bitmiştir. Birkaç kişi hariç temasım olmaz. Ben küçük aşklar yaşamadım bu arada. Kendime göre büyük aşklar yaşadım. Demek istiyorum ki, bitişi de büyük oluyor! Öyle bir gecede, bir haftada, bir yılda dinmiyor acısı.

Genç erkeklerle birlikte olmak nasıl bir şey?

- Ne bir fazlalığı, ne bir eksikliği var. Tesadüfen olmuş bir şey benimki. Üstelik bir tanesi, tam 17 yaş küçüktü ama nikahlı kocamdı. Hem ben tek değilim ki. Memleketimizde yüzlerce örnek var. İngiltere'de her üç çiften biri boşanıyor, dünyada da her gün onbinlerce insan boşanıyor. Yüzde 98'inin de kocaları kendinden büyük! Eeee gördün mü? Yaşla ilgisi ne bunun. Ben hiçbir şeyin hesabını yapmadan yaşıyorum. Masum mudur, değil midir, yaşlı mıdır, genç midir, öyle düşünürsen aklın devreye girer.

Erkeğin iyi aşığı nasıl olur.

- Soruya bak! Seni mutlu ettiği sürece iyi aşıktır. Öbür türlü kötü aşık. Çayın da soğumasın, iç bari.

Meydan okuyan bir tavrınız var. Kim var arkanızda, kime güveniyorsunuz?

- Önce Allah'a sonra kendime. Kuvvetli kadınım ben. Tabii bu adamları korkutuyor. Belirli bir süre sonra kaçıyorlar.

EKMEĞİMİ KAZANIYORUM

Yaptığınız iş sanat mı?

- Yok be. Fifty fifty. Biraz sanat, biraz ticaret. Yalan mı söyleyeyim yani? 5 milyon dolar nakit param olur da, hiçbir gelecek kaygım olmaz, sadece sanat yapıyorum derim. Ben bununla yaşıyorum, bununla ekmeğimi kazanıyorum. Ben eğer dinleyiciye yaptığım şarkıyı dinletemezsem ne anladım bu işten. Para kazandığım bir şey için nasıl yüzde yüz sanat yapıyorum derim.

Şu anda hayatınızda birinin olmaması size koymuyor mu?

- Yooo. Zaten 4 senedir kimse yok. Pek olacağını da tahmin etmiyorum. Çok ultra bir durum olmazsa. Bir dolu ilişkide insanlar kendilerini yalnız hissediyorlar, güya evliler ama hiçbir şey paylaşmıyorlar.

Aşk yaşarken kendinizi kontrol ettiğiniz oluyor mu?

- Ne münasebet! Küfür gibi bir şey bu. Aşk yaşarken kontrol olur mu?

Bu kadar teslimiyet de oyar insanı!

- Oyar tabii. Oyuyor. Belki de çok yorulmuş ve yıpranmış hissettiğimden uzun bir müddet hayatıma kimseyi sokmadım. Kendimi koruyorum. Ama aşk oldu mu biz Akdenizliler yayılıyoruz. Ne iş kalıyor ne bir şey! Oysa, aybaşı var, ödemeler var, mesuliyetler var. Annemin bir lafı vardır. Yeri geldi söyleyeceğim. Dedi ki, bir gün, ‘‘Sen baksana bana, şu aşk dediğin şey var ya, karnı tok insanların fantezisidir’’. Şimdilerde annemin ne demek istediğini çok iyi anlıyorum.

Annenizin söylediğinde akıl var. Oysa biz bu röportaja aklı koymadık.

- Annem bunu bana söylediğinde 50'nin üzerindeydi. Bugün annemin yaşına yaklaşıyorum. Ne kadar doğru söylediğini anlıyorum. Ama ne yazık ki, o annem, ben benim! Ben yine de üç ay sonra kapılıp giderim! Yanlış olduğunu bilirim, yine de üzerine giderim, ama hep de bedelini öderim.

Bana rutin şekilde şarkı söylemek zulüm geldi. Müzisyenliğin, yorumculuğun gönülden geldiği zaman iyi yapıldığına inanıyorum.

Aşk yaşarken kendini kontrol etmek. Küfür gibi bir şey bu. Aşk yaşarken kontrol olur mu?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!