Anneler neden cinnet geçirir?

Güncelleme Tarihi:

Anneler neden cinnet geçirir
Oluşturulma Tarihi: Mart 27, 2013 15:41

Sabah oğlumu okula bıraktıktan sonra ekmeği gazeteyi alıp eve döndüm. Her zamanki gibi bir yandan yürüyüp bir yandan ana başlıklara bakıyordum ki bir “ana” haberi görünce durdum

Haberin Devamı


Sokağın ortasında çakıldım kaldım sanki. Habere göre: bir anne oğlunu feci şekilde yaralayıp yaşamına son verdikten sonra, intahar girişiminde bulunmuş ama başaramamıştı. Sonunda anne, ailelere ibret olsun demiş. Minik bir kutucuk içindeki bu haberi okuyunca ilk aklıma gelen soru bu yazının başlığı oldu.

Neden bir anne, öpmeye kıyamadığı evladını feci şekilde öldürmeye kalkar?

Burada çözülmesi gereken çok fazla düğüm olmalı. Annenin o anı yaşamadan önce muhakkak verdiği sinyaller vardır. Ama genelde biz psikolojik yönümüzü hep ihmal ederiz. Hep iyiyizdir, hiçbir zaman desteğe ihtiyacımız yoktur. En zor zamanımızda bile “atlatacağımızı” düşünürüz. Sağlıklıyken dahi olayları çözümlemek yerine ört-bas etmeyi tercih edebiliyorken, kriz zamanlarımızda psikolog ve psikiyatrlardan yardım almamak gibi bir duruşumuz var.

Haberin Devamı


Yukarıdaki soruyu  uzmanlığına çok güvendiğim psikolojik danışman ve terapist Tansu Oskay’a danıştığımda, bana şöyle bir açıklama yaptı: “Sorunlarını çözemeyip biriken öfkelerini kadınlara yönelten, çatışma ile baş edemedikleri için, çözüme nasıl varacaklarını bilmedikleri için eşlerinin canına kastetme noktasına gelen kocaları görüyoruz. Kadınlar öfkelerini daha çok biriktiriyor, duygularını ifade etmiyorlar. Daha pasif agresif yöntemlerle kendilerini dışa vuruyorlar, fiziksel olarak da öfkelerini kocalarına yöneltemiyorlar. Erkeklerin ceza verme üslubuyla cevap veremiyorlar, maalesef bu durumda canı yanan, zarar gören, dövülen, sövülen, mutsuz edilen çocuk oluyor.

Ancak toplum olarak olumlu olumsuz karşılıklı tüm duygu ve düşüncelerimizi ifadeden yosun, eksik bir iletişim alışkanlığı içerisindeyiz. Psikolojik bir rahatsızlık olmaması durumunda bile, kişinin rahatsızlık duyduğu durumu ifade edememesi, ettiğinde dinlenmemesi, aşağılanması, dalga geçilmesi, değersiz hissetmesine neden olacak pek çok karşı tutuma maruz kalması kişinin psikolojisini bozar, kendisiyle ve çevresiyle ilişkisine zarar verir. Özellikle destek mekanizması, örneğin paylaşabildiği, konuşabildiği kişiler, çocukların bakımına destek veren yakınlar yoksa yine pek çok kadın ev ve çocuk sorumluluğunu sorunlu bir evlilik ile yürütmekte zorlanır. Kendini tamamlayamaz, iyileştiremez, defans mekanizmaları iyi çalışmaz.

Haberin Devamı

Cinnet konusu da daha çok uzun zaman kadının “sineye çekme” duygusu ile geçirdiği olumsuz dönem sonrasında kendinden verdiklerini karşılık bulamadığı bir durumun tetikleyiciliği ile yaşanabiliyor. Yine öfke patlaması yönelimi ya kocaya genelde de çocuğa oluyor. Şiddetin boyutu ise tamamen psikolojik alt yapı ile ilintili. Cana kastetmenin altında ise son derece ciddi bir tablo oluyor. Bu kişilerin halen bakım verdiği başka evlatlar varsa da mutlaka korunması ve desteklenmesi gerekli diye düşünüyorum.”

Ben de Tansu Oskay’a katılıyorum. Çeşitli zor süreçleri yakından tanıyan biri olarak, özellikle anne arkadaşlarıma birkaç naçizane öneride bulunmak isterim: Eğer kendiniz çocuğunuza avaz avaz bağırıyorken buluyorsanız, asıl sebebein çocuk olmadığını, yaşadığınız sorunlar olduğunu kabul etmeniz işe yarayacaktır. Eşinizle açık açık konuşmayı deneyip çözüm alamadıysanız, bir evlilik terapistinden yararlanabilirsiniz. Olmadı, bireysel olarak yardım alıp, kendinizin çözmesi gereken şeyleri öğrenip, bir yerden işe başlayabilirsiniz.
Açıkçası kocaya kızıp, evdeki çocuğa bağırıp çağırmanın yararı olmadığı gibi herkese olumsuz etkileri var. Sorunları çözmek için atacağınız her adımın olumlu karşılığını ilk önce çocuğunuzla olan ilişkinizde göreceğinizden emin olabilirsiniz. Siz kıymetlisiniz. Bunu unutmayın.

Haberin Devamı

Annenin mutluluğu toplumun huzurunu belirler. Formül şöyle:  mutlu anne =mutlu çocuk=mutlu aile=mutlu toplum

Bu yüzden cennet annelerin ayakları altında.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!