Amerika’nın tartışılan mescidi

Çizgili takımı, manşetli gömleği, kırmızı kravatı ve muntazam kesilmiş sakalıyla bir masanın arkasına oturmuş, saat 9’da onu dinlemeye gelenlere sureler okuyordu.
Yarısı kadın, yarısı erkek... Ağzına kadar dolu 80 kişilik bir salon...
9’dan yarıma kadar tek bir arayla 3 buçuk saat sürdü ders. Anlattıkları Kuran sureleri ama verdiği bilgiler temel dini konulardı. Kürtaj neden günahtır, Allah evreni nasıl yarattı vesaire... Ders bitti, öğlen namazı sonrası buluştuk.

HÜKÜMET NEYİN PEŞİNDE

Pazar kursunu 16 yıldır sürdüren Haccac, Amerikan Açık Üniversitesi adında İslami bir okulun başında. Mescidin yönetiminden ayrılmış, şimdi sadece akademik çalışmalar yapıyor. Fazla konuşmak istemeyince nedenini sordum, çok hassas bir dönem yaşıyoruz, dedi. “Hükümet neyin peşinde bilmiyorum. Ağır bir soruşturma altındayız. Bu yüzden söylediğimiz her şeye dikkat etmek zorundayız.”

ORTAK NOKTA VAHABİLİK

Haccac, kendi derslerinde politikayla ilgilenmediğini, sınıftakilerin de bu yönde bir merakı olmadığını söyledi. Avlaki olayını, terör saldırılarını sormuyorlar mı peki, dedim. Kimse merak etmez, dedi. Kasımdaki Fort Hood saldırısından sonra cemaatte bir azalma olup olmadığını sorduğumda ise “Sayı aynı, bir değişiklik yok” diye yanıtladı.
Darül Hicre kozmopolit bir yer. 1983’te kuruluyor. O dönem Washington ve çevresinde okuyan, çoğunluğu Arap, Müslüman öğrencilerce... Ancak bir süre sonra Fas, Mısır, Filistin, Sudan, Türkistan, her yerden Müslüman’ı içinde toplamayı başarıyor. Ortak noktaları, hepsinin Vahabi olması. El Kaide örgütünün de yaslandığı, Suudi Arabistan kaynaklı dini düşünce...

CEMAAT KATI İSLAMCI

Haccac, benimle konuşurken tedirgindi. Dersine gelenler de mescitteki radikal eğilimlere şahit olmadıklarını söyleyip fazla konuşmadılar. Bangladeşli Zekeriya, Amerikalı Bob... Mescidin medyada yansıtıldığı gibi olmadığını savundular.
İslam yorumları katı. Duvarda “İslam neden yanlış anlaşıldı” diye kocaman yazılmış bir bildiri gördüm örneğin. Herhalde dinin yumuşak yönlerini anlatıyorlar, diye düşündüm. Okuyunca anladım: “İslam seküler olan ve kutsal olanı ayırmaz. İslam bir yaşam biçimidir. Bunu anlamadılar.”

Sanal âlemin Bin Laden’i

Mescidin kriminal kronolojisi derken, sadece 11 Eylül ve Fort Hood’u söylemiyorum. 1993’te Dünya Ticaret Merkezi bombalanıyor. Olaya mescidin eski imamı Muhammed El Hanuti’nin de adı karışıyor. 2003’te Başkan Bush’a suikast planlayan biri yakalanıyor. Cemaatten olduğu ortaya çıkıyor. 2006’da Kanada Parlamentosu’na saldırı planlayan bir grup belirleniyor. Grubun Avlaki’den mesaj aldığı anlaşılıyor. 2007’de New Jersey Fort Dix askeri üssüne saldırı yapacağı söylenenler... 2008’de Minnesota’da Somali kökenli bir grubu El Kaide’ye sokmaya çalışanlar... Hepsinin mescidin eski imamı Avlaki ile bir ilişkisi olduğu kanıtlanıyor.
İmam Johari’nin, burada çalışırken hiçbir radikal yanı yoktu dediği, mescittekilerin de hakkında anlatılanlara inanamıyoruz, diye konuştuğu Enver El Avlaki (39) bugün kayıp. En son geçen yıl Yemen’de görüldü, o günden beri aranıyor.
Bir zamanlar çalıştığı mescidin cemaati ise hâlâ Virginia’da. Onun mirasını taşıyan binada, FBI ve gazetecilerin önünde dua etmeye devam ediyor.
Avlaki, artık sanal dünyanın Bin Laden’i. Müritlerine vaaz veren internet imamlarının en önemlisi.
Darül Hicre ise onun sayesinde Amerika’nın en ünlü mescidi. Beyaz Saray’ın dibinde bir Vahabi merkezi.

Herkes soruşturma altında

Bugün Darül Hicre’de 3 imam çalışıyor. Sözcü seçtikleri İmam Johari artık terör iddialarıyla ilgili kimseyle görüşmediklerini söyledi.
Mescide düzenli olarak gelen yaklaşık 4 bin kişi var. Dernek yöneticilerinden biri, herkes soruşturma altında, dedi. “Günah keçisi olduk. Bir Müslüman cinayet işleyince, dünyadaki 1.8 milyar Müslüman soruşturmadan geçirilir mi!..”
Bunalmışlar. Federal hükümetten ve her gün kapıya gelip, işte teröristler buradaydı, diye dışarıdan yayın yapan gazetecilerden bıkmışlar.
Aslında aynı medya, Fort Hood’dan önce cemaat üyelerinin nasıl ayrımcılığa uğradığını yazıyordu. Mescide gelip giden 150 kişinin göçmenlik bürosunda sebepsiz yere bekletildiğini anlatıyordu. Ama şimdi, mescidin kriminal kronolojisini yazıyorlar.

Zekât ve karapara

Amerika’da bazıları, mescidin kara para aklama, mücahit yetiştirme gibi bir misyonu olduğundan emin. Bazıları ise diğer ibadethanelerden farksız, diyor. Bloglardan birinde “Karaparayla zekât ilişkisini ispatlayacaklar, hepinizi ülkemizden atacağız” diye yazmış biri mesela. Öteki de cevap vermiş: “Ne kadar ırkçısın. Zekâtla karaparanın ne ilgisi var. Utan!..”
Darül Hicre’de eğitim ve yardım faaliyetleri de yapılıyor. Üst kattaki sınıflarda ise çocuklara Kuran dersi veriyorlar. Pazar günü aşağıda Dr. Haccac’ı dinlemeye gelenler, yukarıdaki okula da çocuklarını getirmişti. Öğlen namazını, çocuklar da dersliklerde kıldı. İzledim. Her sınıfta, önde konsantre olmuş, büyümüş de küçülmüş bir oğlan duruyor, arkasındaki çocuk gibi çocuklar da kikirdeşerek yat-kalk yapıyordu.