AİDS savaşı ağır bastı

Güncelleme Tarihi:

AİDS savaşı ağır bastı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2007 00:00

Ashley Judd, AIDS'le mücadele çalışmaları uğruna film çekimlerine ara verdi.

Haberin Devamı

"A Time to Kill" ve "De Lovely" filmleriyle hafızalara kazınan Ashley Judd, AIDS'le mücadele çalışmaları uğruna film çekimlerine ara verdi. Güzel oyuncu "Gençleri AIDS hakkında eğitmek için sık sık Afrika'ya gidiyorum ve bu yüzden artık daha az film çeviriyorum. Benim için insanlığa katkı her şeyden önce gelir" dedi.

O bir AIDS savaşçısı

Reha Erus, şu sıralar ülkemizde gösterimde olan "Böcek" filminin başrol oyuncusu Ashley Judd ile konuştu. Güzel oyuncu, "Gençleri AIDS hakkında eğitmek için sık sık Afrika’ya gidiyorum ve bu yüzden artık daha az film çeviriyorum" diyor.

AİDS savaşı ağır bastı
Böceklerden korkar mısınız?- Hayır. Ben Kentucky’liyim. Bizim oralarda inanılmaz böcekler vardır. İrili ufaklı, zehirli zehirsiz... Aslında ben böceklerin bu dünyada yeri olduğuna hatta doğaya yararları bulunduğuna inananlardanım.

Haberin Devamı

Böceklerle hiç yakın temasınız oldu mu?

- Evet bir keresinde sandviçimin içinden çıktı ve burnuma yerleşti. Ben onu bir oyuncak bebeğin pelüşü olduğunu sandım, asla paniklemedim. Ama gençken bir arkadaşım vardı. Bir parazit göz kapağında yuva yapmıştı. Arada bir dışarıya çıkarır, hava aldırır yine yerine koyardı. Birlikte mutlu şekilde yaşıyorlardı (Gülüyor).

Böcek filmine nasıl hazırlandınız?

- Rol arkadaşım Michael Shannon, bu eseri sık sık tiyatroda hatta Broadway’de sahnede oynamıştı. Onun çok yardımını gördüm. Rolüm için psikolojik yönden sorunları bulunan hastalarla yakın temasta bulunmam gerekmedi. Rolü üstlendikten sonra sadece psikolojik sorunları olan kişilerle ilgili eğitici kitaplar okudum.

Filmin yönetmeni William Friedkin aynı zamanda ünlü "The Exorcist" ile haklı bir üne kavuştu, prestijli ödüller aldı. "The Exorcist" tarzı gerilim size ilham kaynağı oldu mu?

- William çok iyi bir yönetmen. Ama "The Exorcist" beni aşar. Elbette ben de ruhsal çatışmalara inanırım. Hayatımda zaman zaman bu deneyimi de kendi çapımda yaşadım. "The Exorcist" çok gerçekçi, ancak beni rahatsız edici bir yapıttı. Bu filmi başından sonuna kadar izlediğimi sanmıyorum. Bundan sonra da izlemem. "Böcek" ile "The Exorcits"i sırf aynı yönetmenin eseri olduğu için aynı kefeye koyamayız.

Haberin Devamı

Setteki gerilimi de anlatır mısınız?

- İlk kez bir film çevrilirken vakıf memurları gibiydik. Yani her şey mesai usulüydü. Sabah erkenden kalkmak için çalar saat kurmak falan gerekmedi. Sette günde sekiz saat çalışmamız yeterli oldu. Köpeklerime hayli zaman ayırdım.

Siz katıksız bir vejetaryensiniz?

- Evet bununla da gurur duyuyorum. Etoburlardan da nefret ediyorum. Vejetaryenlik çok sağlıklı bir beslenme yeter ki, kurallarını bil. Vejetaryenlik, protein alımı iyi ayarlanırsa insana huzur veren bir beslenme şekli.

AIDS’le mücadelede elçilik de yapıyorsunuz...

- Evet, gençleri AIDS hakkında eğitmek için sık sık Afrika’ya gidiyorum ve bu yüzden artık daha az film çeviriyorum. Benim için insanlığa katkı her şeyden önce gelir.

Haberin Devamı

Onca film çevirdiniz. Sizi en çok etkileyen rol hangisiydi?

/images/100/0x0/55eb107af018fbb8f8a8b8cb
- Kesinlikle "De Lovely" filmindeki Linda Lee Porter rolü. Ünlü müzisyen Cole Porter’ın çilekeş eşi. O kadının bir azize olması gerekiyormuş. Biseksüel bir ünlüyle evli olup gözünün önünde erkeklerle aldatılmaya göz yummak hiçte hoş değil.

Geçenlerde üniversiteden mezun oldunuz değil mi?

- İnanılmayacak bir olay. Aslında ben üniversiteyi 17 yıl önce  bitirmiştim ama fen dalında bir sınav unutulmuş. Beni bulup söylediler. Dört ay çalıştım ve bu sınavı başarıyla verdim. 

                                                                              Röportaj: Reha ERUS

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!