AB bir gün mutlaka

Güncelleme Tarihi:

AB bir gün mutlaka
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 01, 2010 00:00

Uzatmalı sevgililer gibi bir türlü evlenemedik ama neredeyse son 10 yıldır onunla yatıp onunla kalkıyoruz. Kusurlarımızı düzeltip düzeltip “Hadi” dediğimiz an, AB yeni bir kusur buluyor. AB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Burak Erdenir’e göre Avrupa henüz kimliğini oturtamamış. Erdenir, ‘Avrupa Birliği’nin Yarım Kalan Hikayesi’ kitabında Türk-AB ilişkilerinin ekonomik, siyasi ve psikolojik analizini yapıyor

AB’nin en büyük hatalarından biri kendisini bazen ulus-devlet gibi göstermeye çalışması. Bayrağı var, milli marşı var, ortak parası, adı açıkça konmasa da bir anayasası var. Oysa bu işin temeli, Avrupa kimliğini oturtmak. AB’nin yarım kalan hikayesinden kastım, bu kimliği oluşturamaması. Geçenlerde bir törende AB marşı çalındı, bazı AB büyükelçileri ayağa kalktı, bazıları tereddüt etti. Ulusal marş değil ki, insanlara o hissi vermiyor tabii. Bu yüzden AB, ulusal kimlik görüntüsünden çıkmalı. Çünkü ortak tarih, ortak kültür, ortak geçmiş ve dine girildiğinde dağılıyor. Avrupa’da milyonlarca ateist, Budist, Müslüman var. Avrupa kimliğini Hıristiyanlıkla tanımlarsanız onları dışlarsınız. Antik Yunan, Yunanlı için anlam ifade eder; tüm Avrupa için değil. Ama ortak para ve anayasa (adı rahatsızlık yaratınca Lizbon Anlaşması dediler) olmalı. Avrupa’nın ekonomide ve siyasette bütünleşmesi lazım. AB Parlamentosu’nun 2009 seçimlerine katılma oranı yüzde 50’nin altına düştü. AB var, AK (Avrupa Komisyonu) var, AP (Avrupa Parlamentosu) var ama halk yok.

BİRLİĞE ÜYE OLURSAK ULUSAL KİMLİĞİMİZ GÜÇLENİR

AB’ye üye olduğumuzda Avrupa vatandaşı olacağız. Türkiye’de de ‘ulusal kimliğimizi kaybedecek miyiz’ korkusu var. Tam aksine, ulusal kimliğimiz daha fazla güçlenecek. Çünkü Türk milleti olarak, dünyanın en büyük küresel aktörlerinden birinin geleceği hakkında söz sahipliği demek bu. Avrupa Konseyi’nde nüfusumuz itibariyle en fazla oy oranına sahip olan ülkelerden olacağız. Şu anda her yerde kimlikler tartışılıyor. Son olarak İspanya Anayasa Mahkemesi, “İspanya’da bir ulus vardır, Katalanlar ulus değildir” dedi, 1 milyon Katalan, Barcelona’da yürüyüş yaptı. Ertesi gün de Dünya Şampiyonu oldular, bir daha yürüyüş yaptılar. Hem Katalan kimliğini korumak istiyor hem de İspanyolum diyorlar. Kimliklerin bir arada var olabileceğini kabul etmemiz lazım.
Biz coğrafi olarak da siyasi olarak da Avrupalıyız. İstanbul Bizans’ın başkentliğini yapmış. Osmanlı’ya ‘Avrupa’nın hasta adamı’ demişler. Tartışılan, kültürel olarak Avrupalı mıyız? O da dinden kaynaklanıyor. Ama Hıristiyanlık dininin yeşerdiği yer de Anadolu. İsrail’den sonra en eski kiliseler Türkiye’de. İtalyan’ı, Yunanlı’yı bir Estonyalı’yla bir de Türk’le düşünün. Kim kime yakın?

ÇOK BÜYÜK,ÇOK FAKİR ÇOK MÜSLÜMAN

1960’larda yurtdışına giden işçilerimizin entegrasyon sorunu nedeniyle de önyargılar oluşmuş. Tamam, çözülmesi gereken sıkıntılar var ama aslında en büyük sıkıntı, imaj. Yoksa Avrupalı gibi yaşıyoruz, hatta bazı Avrupa ülkelerinden daha ilerdeyiz. Geçenlerde Baltık ülkelerinden birine gittik. Kahve içeceğiz, adamlar kredi kartı kabul etmiyor. Romanya’da telefon, elektrik telleri, her şey ortada. Gazeteci arkadaşlar “Ya, biz 80-90’larda böyleydik” dedi.
AB’de Türkiye karşıtlığı için en çok kullanılan argüman; ‘Too big, too poor, too Muslim’ (fazla büyük, fazla yoksul, fazla Müslüman). Bu üç argüman, AB üyeliği için engel olmak bir yana avantaj olacak. AB’nin rekabet gücünü artırmak için Lizbon Stratejisi geliştirilmişti, başarılı olamadılar. Çin’in, ABD’nin gerisinde kaldılar. G20 değil G2’den bahsedilir oldu bir ara; ABD ve Çin. Teknolojik yatırımda da öyle. Bir dinamizme ihtiyaçları var. İşte orada Türkiye devreye giriyor. Türkiye’nin yüzde 60’ı, yani 45 milyonu, 35 yaşın altında. Bunlar da işsiz, güçsüz, eğitimsiz değil.

AVRUPA’DA EN AZ TANINAN TÜRKLER

Bence AB’nin en önemli özelliği serbest dolaşım dediğimiz tek pazar. 500 milyonluk pazar bu. Ayrıca AB’ye ulaşacak tüm enerji kaynakları Türkiye’den geçiyor. Lizbon Stratejisi’nin yerine konulan 2020 Stratejisi’nde zaten açıkça, “Bizim dinamik işgücüne ihtiyacımız var, enerji piyasalarına ulaşmamız, küresel aktör olmamız lazım” deniyor. Üçünün de cevabı Türkiye’de. Siz kaliteli, dinamik ve eğitimli bir işgücüyle geliyorsunuz. Nabucco’da olduğu gibi enerji yollarını açıyorsunuz. 11 Eylül sonrası en önemli sorunlardan biri de kültürel çatışmalar. İspanya ile medeniyetler ittifakının eş başkanlığını yürüten Türkiye hem Müslüman hem laik kimliğiyle de çok önemli bir aktör. Bölgede de büyük ağabey.
Ona rağmen “AB’ye almayız” diye diretenler var. Çünkü Avrupa’da en az tanınan insanlar Türkler. Niye; çünkü sadece üçte birimizin pasaportu var. İnsanlar son 5-6 yılda uçağa binmeye başladı. Anadolujet otobüs firması gibi çalışıyor. Bu sosyo-ekonomik dönüşümü yaşayacaksınız ki, zihinsel dönüşümü yaşayın ve sonra da kendinizi ortaya koyun. Onlar da size, “Bunların bizden farkı yok” desin. AB’ye üye olmak oraya taşınmak değil ki. Şunu iddia ediyorum, İspanya ve Portekiz’de olduğu gibi tersine göç olacaktır.

Serbest dolaşım 2020’ye kadar zor

KİTAPTAN...


2014’te yedi yıllık bütçe yapılacak. Türkiye’nin katılımının mali boyutu bu bütçeye dahil edilirse üyeliğimizin 2014-2020 döneminde gerçekleşme olasılığı bulunacak. Üyelik tarihine bir de 10 yıllık geçiş dönemi eklendiğinde Türklerin serbest dolaşıma girmelerinin oldukça ileri bir tarihte gerçekleşeceğini söylemek yanlış olmaz.

2015’te Türkiye’nin nüfusu 82.6 milyona yükselerek AB’nin en kalabalık üyesi Almanya’yı geçecek. Birliğin esas karar alma organı olan Konsey’in nitelikli çoğunluk gerektiren kararlarında nüfus kriteri önem taşıyor. Türkiye’nin iki kurucu ülke Almanya ve Fransa’nın iktidarını zorlayacağı yadsınmaz bir gerçek. Bu iki ülkenin Türkiye’nin üyeliğine karşı keskin muhalefetinde bebekleri olarak gördükleri AB’yi Türkiye’yle paylaşma kaygısı yatıyor.

SARKOZY VE MERKEL İLELEBET O YERLERDE KALMAYACAK

AB, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulmuş bir düzen. Avrupa’nın diğer yarısı, Doğu Bloku kaybedilmişti. Dolayısıyla 2004’de 10 ülkeyi, 2007’de de iki ülkeyi tak diye aldılar. Tamamen siyasi... Bunlar Kopenhag Kriterleri’ni tamamen yerine mi getirdiler? Almanya birleşti, 16 milyon Doğu Alman bir gecede AB vatandaşı oldu. Bizim için siyasi sıkıntı her zaman olacaktır. Ama bunu ön plana çıkaran liderler de (Sarkozy ve Merkel’i kastediyor) ilelebet o yerlerde kalmayacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!