100 kişiden sadece 5’inin sağlıklı dişleri var

Güncelleme Tarihi:

100 kişiden sadece 5’inin sağlıklı dişleri var
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2007 00:00

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, diş ve diş eti hastalıklarının yaygınlığı ve tekrarlama sıklığı insanların karşılaştığı en büyük sağlık sorunlarından biri. Diş ve dişeti hastalıklarının sonuçları estetik kaybın çok ötesinde. Araştırmalara göre, 5-17 yaş grubunda büyüme yetersizliğine, hamilelerde 8 kat daha düşük ağırlıklı doğumlara, 39-69 yaşlarında ise 7 kat fazla kalp hastalığına yol açıyor.

Türk Dişhekimleri Birliği Başkanı Celal Korkut Yıldırım, ağız ve diş sağlığının, genel sağlığın, yaşamsal fonksiyonların ve yaşam kalitesinin bir parçası olduğunu vurguluyor. Yıldırım’ın verdiği bilgiye göre diş hekimleriyle aramız pek iyi değil! Nüfusun yüzde 12.5’i yaşamı boyunca hiç diş hekimine gitmemiş. Son bir yılda diş hekimine gitmeyenlerin oranı ise yüzde 47.11.

İstatistiklere göre Türkiye’de her 100 kişiden 95’inin ağzında en az bir çürük diş var. Dişeti hastalıklarının sıklığı ise yüzde 90’ların üzerinde. Bu rakamlar gösteriyor ki, ağız ve diş sağlığımız çok kötü. Halbuki doğru fırçalama, düzenli aralıklarla muayene ve zamanında müdahale tüm bu sorunların önüne geçmek için yeterli. Bu sadece sağlıklı ağız için değil, tüm beden sağlığı hatta sosyal yaşam için de şart. Kullanılan diş macunu oranı da ağız ve diş sağlığına verilen önemle ilgili ipucu veriyor. Türkiye’de yılda kişi başına sadece 87-90 gram diş macunu kullanılıyor. Bu oran İngiltere’de 480, İtalya’da 270, İspanya’da ise 155 gram. Diş fırçası kullanımıyla ilgili rakamlar da vahim: Yılda kişi başına kullanılan diş fırçası sayısı 0.71. Bu rakam İngiltere’de 2.4, İsveç’te 2.5.

Kötü bakım, ağız ve dişlerde girişimsel tedavileri kaçınılmaz kılıyor. Yılda ihtiyaç duyulan dolgu sayısı 247 milyon, çekim 35 milyon, kanal tedavisi 8 milyon 700 bin, diş taşı temizliği 39 milyon 500 bin. Bunların sadece yüzde 0.79’unu Sağlık Bakanlığı’na bağlı ağız ve diş sağlığı merkezleriyle hastaneler yapabiliyor.

DİŞ FIRÇASINI EN FAZLA 4 AY KULLANIN

Diş çürüğü ve dişeti hastalığının en önemli etkeni bakteri plağı. Bunun düzenli olarak ağızdan uzaklaştırılması gerekir. Doğru diş fırçası ve diş macunu, uygun bir teknikle düzenli diş fırçalama, diş ipi kullanma ağız ve diş sağlığımızın vazgeçilmez kuralı. Ağız bakımı olarak tanımlayabileceğimiz bu işlemler günde en az iki kere tekrarlanmalı. En uygun zaman sabah kahvaltı sonrası ve akşam yatmadan önce ağız bakımı yapmak. Ancak zamanı ve yaşam düzeni uygun olanlar her öğün sonrası ağız bakımlarını yapabilirler. Diş ipini sadece akşamları kullanmak yeterli.

SEMPATİK FIRÇA YETMEYEBİLİR

Eczane veya marketlerden diş fırçası alırken tek kriteriniz, "sempatik bulmanız, rengini beğenmeniz" olmamalı. Diş fırçasının kılları çok sert olmamalı. Orta sertlikte bir fırça tercih edilmeli. Fırçanın kılları sentetik malzemeden yapılmalı. Artık pek piyasada bulunmasalar da doğal kıllar bakterilerin üremesi için uygun yüzeyler. Fırçanın kıl uçlarının dokulara zarar vermemesi için yuvarlatılmış olmasında yarar var.

Diş fırçasının kılları belirli sayıda kullanım sonrası yıpranır ve yeterli temizlik yapamaz. Ayrıca fırçanın çok bastırılarak kullanımıyla bu süre kısalabilir. Fırça kıllarının eskidiğini göstermek amacıyla geliştirilen renk değiştiren kıl demetleri son yıllarda diş fırçalarında kullanılıyor. Renk değişikliğini gözlediğinizde artık diş fırçanızı yenileyin.

Diş fırçasının kullanım süresi bireysel farklılıklar gösterse de yeterli temizlik yapamadığının hissedilmesi, kılların kıvrılmaya başlaması da artık yenilenmesi gerektiği anlamına geliyor. Bu süre ortalama dört ay. Zaten süre sonunda fırça h l yeniyse veya çok daha hızlı eskiyorsa kullanımda bir hata var demektir.

Diş fırçasıyla dişlerin ön ve arka yüzleri temizlenir. Ancak dişlerin birbirlerine bakan ara yüzlerini temizleyemez. Diş ipi kullanılarak dişler arası bölgede kalan bakteri plağı temizlenebilir. Diş ipi kullanmak alışkanlık ve sabır gerektirir.

FIRÇA KİŞİYE ÖZELDİR

Özellikle eğitim düzeyi ve yaşam koşullarının düşük kaldığı bazı yörelerde ailede tek bir diş fırçasının neredeyse tüm aile bireyleri tarafından kullanıldığı görülüyor. Bu son derece sakıncalı bir davranış. Ağız içinde sadece diş çürüğü ve dişeti iltihabı yapan mikroorganizmalar değil, birçok başka hastalık etkeni de bulunabilir. Bunların hepsi bireyler arasında aynı diş fırçası kullanımına bağlı olarak yayılabilirler.

BUNLARA İNANMAYIN

Diş ve ağız sağlığıyla ilgili mitler oldukça yaygın. İşte birkaçı:

Süt dişine dolgu yapılmaz.

Her bebek anneden bir diş götürür.

Bebekler kalsiyum ihtiyacını annenin dişinden alır.

Süt dişine anestezi yapılmaz, yapılırsa bir daha diş çıkmaz.

Tüm dişleri çektirip damak diş yaptırmak en sağlıklısıdır.

Diş taşları temizlenirse dişler sallanır.

Hamileyken kesinlikle diş tedavisi yapılmaz.

Gece ağrıyan dişe aspirin, kolonya, rakı bastırılır, dişetleri ağrıyorsa dişetleri fırçalanmaz Porselen diş kırılır, plastik daha sağlıklı.

Vitamin diş etlerini besler.

Kanal tedavisi sadece pahalı bir dolgudur, ağrıyan diş mutlaka çekilmelidir.

DİLİNİZİ FIRÇALAYIN AĞZINIZ KOKMASIN

Ağız kokusunun en önemli nedeni, bakteri plaklarının neden olduğu dişeti hastalıkları. Erişkinlerin yarıdan fazlasında, sabahları uyandıklarında geçici bir ağız kokusu fark edilebilir. Pek de önemli olmayan bu durum, genellikle uykuda tükürük akışının azalmasına bağlı ağız kuruluğuyla ortaya çıkar. Bir miktar sıvı ya da katı gıda aldıktan sonra kaybolur. Asıl rahatsız edici koku gün boyu kalıcı olan ve sosyal sorunlara yol açabilen ağız kokusu. Bu durumun nüfusun yüzde 10-15 gibi önemli bir kısmını etkilediği düşünülüyor. Ağız gargaraları ve spreylerle veya çiklet çiğneyerek bu sorunun ortadan kalkacağına inananların sayısı az değil. Ancak, bu yöntemlerin faydası ya hiç yok ya da geçici. Çeşitli araştırmaların sonuçlarına göre, kötü kokunun kaynağı büyük ölçüde ağız boşluğu. Dişeti iltihapları bu sorunun ortaya çıkmasında önemli bir faktör. Yine de tüm kötü kokular, dişeti iltihaplarından kaynaklanmaz. Örneğin karaciğer veya böbrek yetmezlikleri, akciğer hastalıkları da bu soruna yol açabilir. Diğer taraftan, dil sırtı da yüzeyinde hücre ve gıda artıklarını ve bakterileri barındırdığı için kötü kokuların oluşmasında önemli bir bölge.

FAST FOOD DİŞLERE DE ZARAR

Fast food gıdalar, diş ve çevre dokulara uzun süre yapışarak tutunabilir şeker ve şeker zengini gıdalardır. Şekerden zengin besinler, asit ortam oluşmasına ve bakterilerin gelişmesiyle diş dokularının bozulmasına neden olur. Fazla miktarda ve şeker ağırlıklı beslenme alışkanlığının şişmanlığın yanı sıra diş çürüğüne de yol açtığını unutmayın. Çocuklar yüksek karbonhidratlı gıda ve içeceklerden, öğün arasında yedikleri bisküvi, kraker, cips gibi yiyeceklerden uzak tutulmalı.

TATLIDAN SONRA SÜT VE AYRAN

Meyve suları, kek, kurabiye, şekerleme, sütlü tatlılar, sert kıvamlı şekerler, karamel, gofret, çikolata, muz gibi yiyecekler dişlerde çürük oluşturma riskini artırıyor. İdeali bunları yedikten sonra hemen fırçalamak. Ancak fırçalama olanağınız yoksa tatlı yedikten sonra süt, ayran içmek, peynir yemek şekerin ve ortaya çıkan asidin zararlı etkilerini önleyerek çürük riskini azaltıyor. Süt, ayran ve peynirin tüketilmesi sayesinde, ağız ortamındaki tükürük, içerdiği kalsiyum, flor ve fosforla çürüğe karşı doğal bir savunma sağlıyor. Öğünlerden sonra ve ara öğünlerde çiklet çiğnemek de çürük riskini azaltabilir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!