10 dakikada 5 duble içti

Güncelleme Tarihi:

10 dakikada 5 duble içti
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 21, 2011 01:00

“Misafir” adlı sinema filminde mutsuz bir adamı canlandıran Halit Ergenç, rol gereği alkole ve sigaraya başladığını söyledi:

Haberin Devamı

“Filmin totalinde bayağı içtim. 10 dakika içinde 5 duble içtiğim bile oluyordu takır takır!”

Aşka aşık olanların ilişkileri uzun sürmüyor

“Muhteşem Yüzyıl”daki Muhteşem Süleyman rolüyle uzun zamandır gündemden düşmeyen Halit Ergenç, yeni filmiyle izleyiciyi şaşırttı. “Misafir” adlı filmde dizidekinin aksine hayata tutunmakta zorlanan, mutsuz, alkolik ve yalnız bir adamı canlandıran Ergenç, çekimlerde yaşadığı zorlukları, rol yüzünden nasıl sigaraya başladığını, evliliğini ve oğlu Ali’yle ilişkilerini Ömür Gedik’e anlattı.

“Misafir”le sinemalardasın. Yoğun çalışıyorsun ama seni iyi gördüm. Yanmışsın, tatilden dönmüş gibi bir halin var hatta.
- Yandım ama tatilde değil, dış çekimlerde. Çok yoğun çalışıyoruz. Atlı çekimlerimiz vardı en son mesela...

Atlı çekimler demişken, geçirdiğin kazadan sonra hâlâ at binebiliyor musun, tedirgin olmuyor musun?
- İlk başlarda oluyordu. Bacağım kırıldıktan sonra ilk at üzerine çıktığımda böyle bir korku yaşadım ama atlattım.

Yeni filme dönecek olursak, “Misafir” vizyonda. Yaz gelirken filmlerin sayısı arttı, bu hafta sekiz film birden vizyonda.
- Evet.

Neler diyeceksin? ılk yönetmenliği yapan Ozan Aksungur önemli oyuncuları bir araya toplamış; Lale Masur var, Yeşim Ceren Bozoğlu var, başrolde sen varsın.
Nasıl ikna etti sizi?
- Zor olmadı, çünkü Ozan akıllı bir adam ve senarist. Senaryoyla gelip daha hikayeyi ilk anlattığı anda heyecanlandım.

Neden?
- Çok hoşuma gitti. Çok naif, insanın kalbine dokunur bir hikayeydi ve bende merak uyandırdı. Okuduktan sonra “Ne olursa olsun buradaki Oktay karakterini canlandırmalıyım” dedim.

10 DAKİKADA 5 DUBLE İÇMEK ZORUNDA KALDIM

Oktay çok yalnız bir adam değil mi?
- Evet, yalnız bir adam ve birçok şeyin kaybetmiş... Herkesten çok fazla kazık yemiş, çok mutsuz olmuş. Aslında bir umuda, bir mutluluğa ihtiyacı olan bir adam. Bizim de zaman zaman yaptığımız gibi Oktay o mutsuzlukları görmezden geliyor.

Sen de yapar mısın öyle?
- Bazen. Yani hepimiz çok sevidiğimiz insanların bazı olumsuz hareketlerini görmezden gelebiliyoruz.

Senin karşındakinde kabul edemediğin özellikler neler?
- Bilerek yapılmış kötülüğü asla kabul edemem. Yani sıkışmışlığı, yorulmuşluğu, kızgınlığı, zaman zaman inanılmaz büyük patlamalar yaşamayı, insanları kırmayı kabul edebilirim ama bilerek yapılan kötülüğü asla...

Oktay mutsuzluğundan kurtulma umuduyla kendini içkiye vuruyor. Onu sürekli rakı içerken görüyoruz. Nasıl çektiniz o sahneleri? Behzat Ç.’yi canlandıran Erdal Beşikçioğlu gibi sen de rakı yerine sulandırılmış süt mü içtin?
- Yok. Ben filmin totalinde bayağı içtim. Bazı sahnelerde rakının nasıl renklendiği görülüyor zaten. Herhangi bir şeyi o şekilde renklendirmek mümküm değil. Ama Ozan çok iyi ayarlıyordu programı. Öyle bir sahnenin sonrasında mutlaka kendime gelecek vaktim oluyordu.

Çok mu içiyordun?
- 10 dakika içinde beş duble içtiğim oluyordu böyle takır takır. Bir de bunları şat şeklinde götürmek durumundasın, çünkü Oktay oturup da uzun uzun demlenmiyor, dikiyor kafaya.

BU FİLMDEN SONRA SİGARA İÇMEYE BAŞLADIM

Sen dayanıklısın demek... Ben öyle bir durumda hastanelik olurum herhalde.
- İçki işin parçası olunca kendini bırakmıyorsun. Sonuçta ben sigara içen bir adam da değildim. Hayatımda hiç sigara içmemiştim. Ama Oktay fosur fosur sigara içiyor. Bu iş için provalardan önce sigara içmeye başladım mecburen. Filmi çekerken bazı günler beş paket sigara içtiğim oluyordu.

Alışkanlık oldu mu?
- Yani çekimler bittikten sonra 20 gün ciddi kriz yaşadım. Canım çekiyor, biri yaktığı veya burnuma kokusu geldiği zaman hemen ben de yakayım falan diyordum. Kendimi frenledim. şimdi bazen çok sinirli veya heyecanlanlıyken bir tane yakıyorum.

Film seni sigaraya alıştırmış Halit.
- Yani öyle diyemeyiz... Gergin ve sinirli olduğum zamanlarda yatıştırıcı etki yapıyor ama normal zamanda sigara içersem tam tarsi moralimi bozuyor, mutsuz ediyor. Sevilecek bir şey değil, iğrenç yani!

EVLİLİK BİR AĞAÇ GİBİ TOHUMU ÇOK ÖNEMLİ

“Misafir”de sorunlu bir evlilik var. Ve tabii onun içine dahil olan bir üçüncü kişi. Biraz ondan bahseder misin?
- Evet, yasak bir aşk yaşanıyor. Evli bir kadın var ama bu kadın aslında hayatından ve evliliğinden hiç memnun değil. Oktay da kadının kafasındaki kaçak noktalarından biri oluyor.

Sen ve Bergüzar ise örnek çiftler arasında gösteriliyorsunuz. Çocuğunuz var. Güzel bir çekirdek aile oldunuz. Nedir sırrınız?
- Evlilik bir ağaç gibi. Tohumu çok önemli ve o tohum da aşk. Eğer aşık olduğunuz kişiyle evlenirseniz, fırtınaları atlatıyorsunuz. Kimse hayatı toz pembe yaşamıyor. ış olsun, hayat şartları olsun, bir sürü şey insanı zorluyor, evliliği sınıyor. Birbirine tutunabildiğin, saygı gösterebildiğin kadar ayakta kalıyor evlilik. Köklerin dibe doğru uzuyor, uzadıkça da dalları yukarı çıkmaya başlıyor. Yani herhalde çiftlerin birbirine karşı duydukları aşk ve saygı en önemlisi...

“Evlilik aşkı bitiriyor” diyenlere ne cevap vereceksin o halde?
- Senin kafandaki evlilik ve aşk imajının ne olduğuna, ne beklediğine bağlı. Yani aşka aşık bir insansan, aşk bitince tabii ki bir başka aşk istersin.

ALİ’NİN ÖĞRENME YETENEĞİ AŞIRTICI

Ali neler yapıyor? Fotoğrafını gördüm, annesinin kopyası olmuş.
- 15 aylık oldu. Artık yürüyor ve bizi her gün şaşırtıyor. Her gün yeni şeyler gösteriyor bize, bana hayatımda hiç tatmadığımız şeyler tattırıyor.

En çok neyi şaşırttı seni Ali’nin?
- Öğrenme yeteneği. Gedçekten inanılmaz. Ali’ye özel bir durum değil, çocukların bu zamanlardaki öğrenme hızları inanılmaz. Yani 15 ay evvel annesinin karnından çıktı ve her şeyi hızla öğrenmeye başladı. Yani hayatı öğreniyor, sıcağı soğuğu öğreniyor, bakmayı öğüreniyor, yürümeyi öğreniyor. En önemlisi de çok saflar. Neyi nasıl verirsen öyle alıyorlar.

Kardeş düşünüyor musunuz Ali’ye?
- İstiyoruz, gelecekte olacak elbette ama hangi gelecek bilmiyoruz.

Haberin Devamı

SABAH 4’TE ALİ’Yİ  ÇARŞAFLA SALLIYORDUK

Bergüzar’la (Korel) çocuk eğitimi konusunda anlamaşadığınız noktalar var mı? Mesela sen “Kucağa çok alıştırmayalım” dersin, Bergüzar karşı çıkar falan...
- Bu tür şeyleri başta yaşadık. Mesela “Ali’yi kucakta ya da sallayarak uyutmaya alıştırmayacağız” diyorduk, fakat Ali’miz çok gazlı bir çocuk. Geceleri inanılmaz ağlıyordu, çok üzülüyorduk. Ağlayarak uyuyor, ağlayarak kalkıyor. Sallamayalım, öyle alıştırmayalım derken bir sabah saat 4’te pembe bir çarşafın içinde Ali’yi sallarken bulduk kendimizi. Gülmeye başladık. Meğer anne-babalar doğru söylüyormuş, sallamanın iyi etkileri var çocuk üzerinde. Çocuk o zaman rahatlayıp uykuya dalıyor.

Ondan sonra her gece onu sallarken mi buldunuz kendinizi?
- Tabii. Ama bir mahsuru yok, zaten belli bir boya geldikten sonra istemiyor senin kucağına gelmeyi. O zamana kadar sen ona o sevgiyi verebildiğin kadar vermelisin. Sonra sen istesen de o istemeyecek.

Haberin Devamı

BU YAZ SADECE TATıL YAPMAYI DÜşÜNÜYORUZ

“Misafir” vizyonda. Dizi çekimleri çok yoğun geçiyor ama yaz tatiline girmek üzereyiz. O boşlukta yeni projeler olacak mı?
- Yeni hiçbir şey yok. Bu yaz sadece tatil yapmayı düşünüyoruz. Zaten çok uzun bir tatilimiz olmayacak.

Araya bir fim sıkıştırmayı düşünmez misin?
- Onu yapamam. Eğer yaparsam dinlenemem, dinlenemezsem de ya sonunda yeniden bu tempoyu kaldıramam. Onun için iyi dinlenmiş olmam lazım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!