Kalkınmanın önkoşulu bilim ve teknolojide ilerleme

Güncelleme Tarihi:

Kalkınmanın önkoşulu bilim ve teknolojide ilerleme
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 26, 2002 18:01

İstanbul'da "Küresel Rekabet için Yenilik ve Ar-Ge" konusunun tartışıldığı IV.Teknoloji Kongresi'nde bir konuşma yapan Avrupa Bilim Vakfı (ESF) Genel Sekreteri Prof. Enric Banda BİLİM'in sorularını yanıtlayarak ‘Bilime ve teknolojiye dayalı ekonomiye ve yönetimlere sırt çevirmek ulusları ekonomik intihara sürükler’ dedi.

Banda'ya göre, ülkemizde yoğun bir çalışma temposu içinde çalışan ve çok büyük bir hayal gücüne sahip bilim adamımız var, ancak uygun ortam ve araştırma fonları eksik.

Bilim- Türkiye'nin ülke olarak bilim ve teknoloji üretimine verdiği önem dışarıdan nasıl görünüyor? İzlenimleriniz nedir?

Enric Banda
- Türkiye'den mükemmel bilim adamları çıkmıştır, pek çoğu yaşamını dışarıda sürdürmektedir. Ne yazık ki araştırma fonlarının yetersizliği ve bilimsel çevrenin darlığı, Türkiye'nin dışarıda çok yüksek bir profil sergilemesine olanak vermiyor. Sonuç olarak teknolojik gelişmeler de aynı kategoriye giriyor.

Bilim- Türkiye'nin Avrupa ile bilimsel ilişkileri hangi düzey ve kapsamda olmalı?

E.B.
- Bu açıdan çok büyük bir potansiyel görüyorum. Türkiye'de çok sayıda bilim adamı yoğun bir çalışma temposu içinde ve çok büyük bir hayal gücüne sahip. Ne yazık ki gördüğüm kadarıyla bu potansiyel yeterince değerlendirilmiyor. Kanımca bunun nedeni uygun zeminin ve araştırma fonlarının yetersizliği. Araştırma altyapısı ülkenin ekonomik gücünün gerisinde.

Ayrıca Türkiye bilimsel konularda Avrupa'dan çok ABD'ye yakın olma eğiliminde. Bu, ABD'nin ekonomik gücünden, dolayısıyla bilim ve teknoloji konusundaki lider konumundan kaynaklanıyor. Bütün bunlar Türk bilim adamlarının Avrupalı meslektaşlarıyla güçlü bağlar kurmasını engelliyor.

Fırsatlar sunuyoruz

Bilim- Vakıfla TÜBİTAK arasındaki ilişkiler hangi projeler çerçevesinde sürdürülüyor? Türkiye bu çalışmalardan hangi yararları sağlıyor?

E.B.
- ESF yalnızca fırsatlar sunar. Dolayısıyla yararlar, bu fırsatlardan nasıl yararlandığınıza bağlıdır. TÜBİTAK ile ESF arasındaki eşgüdüm olumludur, fakat, ısrarla üzerinde duruyorum, bilimsel çevrenin darlığı ve fonların yetersizliği bu fırsatlardan yeterince yararlanılmasını engelliyor. Bugüne dek Türkiye'den gelen bazı bilim adamları ESF'nin faaliyetlerinde çok önemli roller oynadı, ancak umut ediyorum ki bu sayı giderek artar. TÜBİTAK, örneğin, geçenlerde nanoteknoloji konusunda bir ESF projesine imza attı. Bunun doğru sinyal olduğunu düşünüyorum. Umuyorum ki Türkiye bu ve bunun gibi pek çok projeye daha katılacaktır.

Bilim- Türkiye'nin Avrupa Birliği Altıncı Çerçeve Programı'na tam üye olarak katılmasını Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği açısından değerlendirir misiniz?

E.B.
- Türkiye'deki bilim ve teknolojinin dayandığı sistemin yapısının daha güçlü olması gerekir. Bu koşullarda Altıncı Çerçeve Programı sizin için bir sınavdır ve sizin bu sınavı başarıyla geçeceğinizi sanıyorum. Ancak bunun için bilim adamlarınızın, bilim kurulu yöneticilerinin ve politikacıların daha çok çaba harcamaları gerekiyor.

Bilim- Küreselleşme, Türkiye gibi kalkınmasını henüz tamamlayamamış ülkeler için hangi tehdit ve fırsatları yaratıyor?

E.B.
- Bildiğiniz gibi küreselleşme gelişmiş, gelişmekte ve gelişmemiş tüm ülkeler ve insanlar için tehdit ve fırsatlar yaratır. Burada önemli olan sunulan fırsatı değerlendirmektir. Gelişmekte olan bir ülke için en büyük tehlike geride kalmak ve gelişmiş ülkeleri gözden kaçırmaktır. Başka bir deyişle fırsatları kaçırmamak gerekir. Ülkenizin ne denli önemli olduğunu görüyorum ve Türkiye'nin arayı kapatacağına inanıyorum. Değişiklikler lineer bir şekilde ilerlemez ve ekonomik kalkınma trenini yakalamak kadar kaçırmak da söz konusudur.

Arayı kapatma süreci

Bilim- Türkiye ve benzer ülkelerin bilim ve teknolojiye önem vererek öndekilere yetişme şansı var mıdır?

E.B.
- Türkiye de diğer benzer ülkeler gibi arayı kapatma sürecindedir. Türkiye özellikle genç ve kalabalık nüfusu ile şanslı bir konumdadır. Başarının bedeli politik istek ve çabanın birleşimidir.

Bilim- Türkiye, kalkınmasında hangi alanlarda bilim ve teknolojiye öncelik tanımalıdır? Belirli alanlarda yoğunlaşmasını yararlı görür müsünüz?

E.B.
- Refah toplumu, somut bilimsel bir temele inşa edilir. Bu da üniversite ve araştırma laboratuvarlarında kaliteli temel bilim eğitimini gerektirir. Bu noktada öncelik önemli değildir. Ayrıca doğru araç-doğru insan gücü ile gerçekleştirilecek bilgi transferine de gereken önem verilmelidir. Nihai olarak yaratıcı bir özel sektör de göz ardı edilmemelidir. Bu üç temel unsur birlikte hareket ettiği zaman başarı sağlanır.

Bilim- Bilim ve teknolojinin dünyada kalkınmada oynadığı rol nedir ve bu etkinin giderek arttığını söyleyebilir miyiz?

E.B.
- Bu rol çok önemli ve gereklidir. Bilim ve teknolojiden kopuk bir kalkınma modeli söz konusu bile değildir. Bilgiye dayalı toplumlar yönetimi ele geçirmiştir ve buna sırt çevirmek ulusları ekonomik intihara sürükler. Bilim ve teknolojinin yararları her alanda hissedilir, ama en çok sağlık sektörü bu gelişmelerden payını alır. Ekonomik büyümenin temel kaynağı bilimsel icatlardır. Kapitalizmin kurallarını benimsemiş demokratik bir toplumda, kalkınmanın temellerini güçlendirmenin yolları yalnızca bilim, teknoloji ve icatlardan geçer.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!