İstikrarsızlık şampiyonu

Güncelleme Tarihi:

İstikrarsızlık şampiyonu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 2005 00:00

AVRUPA Şampiyonasına gelirken, kağıt üzerindeki favorilerden biriydik. Öyle ya, basketbol tarihimizin en yetenekli ve en iyi kadrolarından birini sahiptik. NBA yıldızlarımız, Avrupalı starlarımız, genç yeteneklerimiz kadroyu doldurmuştu.Tek tek baktığımızda hiçbir takımda bizdeki kadar ün sahibi ve yıldız yoktu. Bu kadar yıldız dolu takımdan da iyi basketbol ve zaferler beklemek sanırım en doğal hakkımızdı. Ama nereden bilebilirdik ki, bu dev yıldızlar topluluğu tarihin en kötü basketlolunu oynayacak. Turnuva öncesinde yazdığımız her yazıda, katıldığımız her konuşmada savunmanın önemini işaret etmiş ve iyi savunma yapıp turnuva oynadığımız anda her takımı yenebileceğimizi söylemiştik. Ne savunma yaptık, ne hızlanabildik. Daha da acısı savaşamadık. Zaman zaman sahada öyle acı görütüler çizdik ki, kahrolmamak elde değil. Dayanışma '0'Şunu açıkça söylemek gerekir; istikrarsızlık yönünden dünyanın en önündeyiz. Basketbolun doğrularını bir maçın bütününe yayamıyoruz. Zaman zaman saman alevi gibi parlıyor, bunu yeterli görüp vitesi hemen boşa alıyoruz. Takım içi arkadaşlık, dayanışma ise '0'. Kimse kimsenin yardımına koşmuyor. Birbirini suçlamak, saha içinde bağırıp çağrışmak ise hiç eksik olmuyor. Hal böyle olunca nasıl başarılı olursunuz?Galiba bizim generaller asker olmayı ve zafer için savaşmayı pek düşünmüyor. Birlikten güç doğacağına inanmayıp, kendi başlarına bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Sonucunda da ortaya garip, aciz ve rakibin coşmasını sağlayan bir görüntü ortaya çıkıyor.Yeni jenerasyonDüşünün, en güçlü olduğumuz yanımız çember altı. Ama en çok sayıyı da buradan yiyoruz. Hızlı oyunla aceleciliği karıştırıp, olmayacak kadar çok top kaybı yapıyoruz. Bu kadar yanlış da bir araya gelince kötü sonuçlar da kaçınılmaz oluyor.Buraya kadar beklediklerimizi yapamadık. Ama biraz hakem yardımı, biraz şansa kazandığımız Bulgar maçı önümüze iyi bir fırsat sundu. Umarım uyuyan devlerimiz yeteneklerini ve arkadaşlıklarını hatırlarlar da bundan sonra yeni bir tunuvaya başlarız. Bu hava böyle giderse bavulumuzu toplar evimize döner ve başarıya doymuş yıldızlar yerine genç, savaşan ve milli formanın değerini bilen yeni bir jenerasyonla 2010 yılına çıkarız. Galiba da basketbolumuz için en hayırlısı bu olur.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!