İbo'nun onur savaşı

Güncelleme Tarihi:

İbonun onur savaşı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2002 01:49

Hidayet, NBA'de, Mirsad, CSKA Moskova'da, Hüseyin, Maccabi’de, Ergin Ataman, İtalya'da potaları sallarken, İbrahim de Panathinaikos'u Avrupa'nın en büyüğü yaptı. Yunanistan'da verdiği onur savaşını da kazandı.

Dünya basketboluna damgamızı vurduk. Bir yanda Hidayet, NBA'da bir yıldız gibi parlarken, diğer yanda, Mirsad Avrupa'nın 1 numarası seçiliyor. Hüseyin, Maccabi ile Final-Four oynarken, Ergin Ataman, Siena ile Saporta Kupası’nı kucaklıyor.

Önce Hidayet ile başlayalım. Hido için fazla söze gerek yok. NBA'nın iddialı ekiplerinden Sacramento'da ikinci senesinde, büyük bir gelişme gösterdi. NBA'nın önemli organizasyonlarından All-Star şovunda çaylak takımına karşı forma giydi. Ve ilk defa düzenlenen 3'e 3 maçında Sacremento'yu attığı sayılarla şampiyon yaptı.

Mirsad ise NBA'dan sonra, PSG'de ardından da CSKA'da fırtına gibi esti. Euroleague'in normal sezonunda MVP seçildi. Avrupa basketbol pazarının 1 numaralı gözdesi haline geldi.

Hüseyin, Maccabi'de, Huffman'ın NBA kapısından dönmesiyle büyük bir şanssızlık yaşadı. Ancak sakatlık sorununu da aşıp Euroleague'de aldığı süreye oranla başırılı bir sezon geçirdi. Gelecek yıl Huffman'ın NBA'ya gidişiyle Maccabi'nin en büyük kozu olacak.

Aydın Örs ile büyük tecrübe kazanan, Efes'i Avrupa Üçüncülüğü'ne taşıyan Ergin Ataman ise mütevazı bütçesiyle, Siena'ya Saporta Kupası'nı kazandırarak, Türk antrenörlerinin önünü açtı.

İBO'NUN İMZASI

Ve büyük başarılara son imzayı önceki gece İbrahim Kutluay attı.

İbrahim'i keyif ve gururla izledim. Biliyorum, içinizden bazıları, ‘‘İbo'nun başarısı yine abartılıyor mu?’’ diyeceksiniz... Durun acele etmeyin... Önce İbrahim'in neler yaptığına bir bakalım... Panathinaikos, Kinder Bologna'yı yenip Euroleague şampiyonluğuna ulaşırken, İbrahim 22 sayı attı. Maçın neredeyse tamamında oyunda kaldı ve 5 ribaund aldı. Bir anlamda Bodiroga ve Papadopoulos ile birlikte zafere imza atan isimdi. Bu, karşılaşmanın istatistiklerini okuyan hemen herkesin kolayca ulaşabileceği bilgiler ve görünen gerçekler... Ama bir de bu başarının perde arkası var...

Basketbol, sadece basketbol değildir. Herşeyden önce kimliğini ve sporcu kişiliğini kabul ettirme savaşıdır. İbo, Panathinaikos'taki başarısına ulaşmadan önce bu savaşı verdi. Yunanistan'da oynamaya karar verdiğinde büyük bir riski göze aldı.

Düşünün, önceki gece kupayı kaldıran İbrahim'e sarılan Panathinaikos'un ve Yunanistan Milli Takımı'nın oyuncusu Alvertis çok değil bir yıl önce, Yunan spor kamuoyunu ayağa kaldırmış, ‘‘İbrahim'in oynamaması için’’ bayrak açmıştı.

KİMLİK SAVAŞI

Kısacası İbo'yu sadece saha içinde değil, saha dışında da büyük bir savaş bekliyordu. Hem iyi oynamak, hem de kendini kabul ettirmek zorundaydı. Doğrusunu söylemek gerekirse, ilk yıl AEK'da forma giymek bir anlamda İbrahim'in şansıydı. Çünkü AEK, İstanbul'dan göç eden Rumların kulübüydü. Takımda her top onunla buluşuyor, İbrahim sayı attıkça taraftarın sevgisi günden güne büyüyordu. AEK, İbo'nun muhteşem oynadığı maçta Yunanistan Kupası'nı kucakladı. Yunanistan ve Yunan basketbolu İbrahim gerçeğini kabul etmeye başlamıştı.

İşte bu noktada İbrahim'in sporcu kişiliği bir kez daha kendini gösterdi. 1 yıl önce İbrahim'e karşı bayrak açan Alvertis'in takımı Panathinaikos onu istiyordu. Düşünmeden kabul etti. Bir yıldızlar topluluğu olan Panathinaikos'ta yeni bir kazanma savaşının içine attı kendini. İbo, AEK'da kraldı. Ancak Panathinaikos'ta çok kral vardı. Bodiroga, Middleton, Rogers gibi yıldızların arasından sıyrılmak, Obrodoviç gibi dünyanın saygı duyduğu bir antrenöre kendini kabul ettirmek zorundaydı. Çalışmalara başladı. Ancak yüklendiği riske, bir de şanssızlık eklendi. Sağ el tarak kemiği kırıldı. 2 aya yakın sahalardan uzak kaldı.

TEK ELLE İDMAN

Tek elle de olsa antrenmanlara devam etti. ‘‘Oyunun sadece tek yönünü oynuyor, savunması zayıf’’ eleştirilerini de göz ardı etmedi. Bu yönünü de geliştirdi. Sonunda Yunan All-star karşılaşmasında MVP (En değerli Oyuncu) seçildi.

Şimdi şöyle bir düşünün, içinizden kaçınız, iyi para kazandığınız, çok sevildiğiniz bir işyerini terkedip, daha büyük hedefler için risk alırdınız. İbrahim bunu yaptı. Basketbolun, sadece basketbol olmadığını unutmadı, büyük bir savaş verdi ve bir kez daha kazandı.

Ülkeme armağan

F.BAHÇE'de parladı, Efes Pilsen'de kariyer yaptı. Soluğu Avrupa'da aldı İbrahim Kutluay. Yunanistan'da, AEK forması altında gönülleri fethetti, Panathinaikos ta el üstünde tutuldu. Coach Obradoviç'in vazgeçemediği Kutluay, Euroleague Finali'nde Kinder Bologna'yı attığı 22 sayıyla yıkarken, şunları söyledi: ‘‘Bu benim basketbol yaşantımdaki ilk şampiyonluğum. Kupayı Türk halkına armağan ediyorum. Buraya ne para ne de pul için geldim. Bu kupa için gelmiştim. Çok mutluyum ve gururluyum. Hidayet, ben ve Ergin Ataman'ın başarısı ülkemezi en iyi şekilde temsil ettiğimizi gösterdi. Bu başarımız Dünya Şampiyonası'nda da sürecek.’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!