Herşeyi yaparım yeter ki romanım okunsun

Güncelleme Tarihi:

Herşeyi yaparım yeter ki romanım okunsun
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 13, 2002 01:36

Aktüel'de Kürşat Oğuz hayıflandı önce, 'Nasıl kaçırmışım bu kitabı' diye. Arkasından yenisayfa.com'da Feridun Andaç'ın söyleşisi ve Sennur Sezer'in yazısı geldi. Her üç isim de iyi bir romancının zuhur ettiğini müjdeliyordu.

Haklıydılar. Masalcı kitabı gürültüye giden Sebahattin Demiray, Kayıp İsimler Sözlüğü ile adından çok söz ettireceğe benziyor. Eskiler anlatırdı, duyardık. Sonrakiler yaptı, gördük. Söz gelişi, Nurullah Ataç genç şair ve yazarlar konusunda zar atmaya meraklıymış mesela. Yanıldığı pek geçmedi kayıtlara doğrusu. Ataç'ı hafif tertip eleştirse de, sonradan Attilá İlhan da yaptı benzer bir şeyi. Romanda Mehmet Eroğlu, şiirde Necmi Zeká ve Burhan Bilál Mahrabel (nerededir acaba?) başta olmak üzere, onun da pek yanıldığı görülmedi. Edebiyata meraklı bir okur olarak, Hakan Günday (Zargana), Sema Kaygusuz (Sandık Lekesi), Leylá İpekçi (Maya), Elif Şafak (Pinhan), Sezgin Kaymaz (Lucky) gibi isimler çıktıkça karşımıza, nasıl demeli, heyecanlanıyoruz durup dururken. Kitaplarını okurken, iyi bir yazar, kaliteli bir roman, çarpıcı bir hikáye karşısında ne hissedilirse, onu hissediyoruz işte. Şimdi de Sebahattin Demiray, eskilerin deyimiyle sağlam bir yazar kumaşına sahip olduğunu müjdeliyor okuyucuya. ‘‘Kayıp İsimler Sözlüğü,’’ bu anlamda iyi bir roman. Neresinden anlaşılır iyi bir roman? Bu konudaki yargıları ünlü eleştirmenlere bırakarak şu kadarını söyleyelim: İçiçe geçen ve birbirini örselemeyen üç farklı hikáye, hikáyelerin kesişme biçimi ve bütün bunların üstüne, pek çok 'büyük' yazarı cebinden çıkartabilecek kalibredeki kurgu. Uzun söze ne hacet, kitap orada duruyor işte...

Güzel güzel karikatür çizip çizgi roman yaparken, roman yazma fikri nereden geldi aklınıza? Sait Faik gibi, ‘‘Yazmasam çıldıracaktım’’ diyen bir yanınız mı vardı, yoksa, ‘‘Herkes yazıyor bari ben de deneyeyim’’ mi dediniz?

- Beni roman yazmaya sevkeden, çizgi romanlar hazırlarken tesadüfen karşıma çıkan Abanoz Sokağı Cináyeti oldu. Başka cinayetler de vardı ama özellikle bu cinayet ilgimi çekti. Bunu araştırdım. İlk kitabım Masalcı biraz bu araştırmaların sonucunda çıktı ortaya. Yapabileceğime kanaat getirdim ve oturup yazmaya başladım.

Piyasadaki örnekler mi düşündürdü size yapabileceğini?

- Maddi imkánlar elvermediği için çok fazla okuyan birisi değilim. Ama zaman zaman böyle düşünüyor olabilirim. Ancak, diğer yazar arkadaşları küçümsemek anlamına gelmiyor bu.

Peki ama nasıl iyi bir şey yazabileceğinizden emin olabildiniz ki?

- Aslında Masalcı'nın o kadar iyi olduğundan emin değilim artık. Çünkü, Kayıp İsimler Sözlüğü'nün ondan daha iyi olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen bir sonraki kitabım bundan daha iyi olacak. Yoksa yazmanın anlamı kalmazdı.

OKUNMAK İSTİYORUM

Popüler bir romancı olma düşüncesi tedirgin etmiyor mu sizi?

-Etmiyor. Ben yazdığım romanın insanlara ulaşmasını, okunmasını istiyorum çünkü. Bunun için de romanın tanıtılması için yapılabilecek her türlü şeye açığım.

Romanı yazarken nasıl bir beklenti içindeydiniz? ‘‘Roman nasıl yazılırmış görsünler’’ gibi bir düşünce geçiyor muydu aklınızdan?

-Aslında herkes bir hikáye anlatabilir. Önemli olan bunu sağlam bir kurguyla güzel bir hále getirebilmektir. Ben bunu yapabildiğime inanıyorum. Mesela bir sonraki romanımı, sondan başa doğru yazmak istiyorum.

Bu anlamda, kurgu yeteneğini beğendiğiniz yazarlar kimler?

-Samimiyetle söylemek gerekirse, kurgu açısından çok başarılı bulduğum yazar yok. Sadece Orhan Pamuk'un kurgusu ilgimi çekiyor biraz.

SOKAKTAN BESLENİRİM

Edebiyat dünyasının çok fazla içinde olan bir insan değilsiniz. Uzaktan nasıl görünüyor edebiyat dünyası?

- Ben edebiyat dünyasından insanlarla görüşmek, oturup iki kadeh içki içmek isterim. Ama pek öyle arkadaşım yok. İnsanların birbirini kıskandıklarını görüyorum ve bunu pek anlayamıyorum. Belki benim alt kültürle beslenmemin bunda bir payı vardır?

Alt kültürden kastınız nedir?

- Ben Tarlabaşı'nda oturuyorum. Sokaktan beslenen bir insanım. Berduşların, tinercilerin dünyasına daha yakın hissediyorum kendimi.

Sokaktaki insanlar daha mı sahici geliyor size?

- Hem daha sahici geliyor, hem de ekonomik yönden daha uygun geliyor. İlerde param olursa, ne bileyim Kaktüs'e de giderim mesela.

SİMURG KAHRAMANI

Tarihi unsurlar taşıyan bir roman ‘‘Kayıp İsimler Sözlüğü.’’ Bu tür romanlar popüler olduğu için mi böyle bir konuyu tercih ettiniz?

- Benimki zaten tamamiyle tarihi bir roman değil. Polisiye unsurlar var, güncel unsurlar var. Ancak Reşat Ekrem Koçu benim için çok önemlidir, arkasından ‘‘Allah razı olsun’’ dediğim nadir insanlardan birisidir.

Orhan Pamuk'da Nişantaşı'ndaki ünlü Alaattin'in Dükkánı, neredeyse bir roman kahramanıydı. Siz de sahaf Simurg için benzer bir şey yapmışsınız...

-Simurg'dan çok kitap aldım ama Simurg'dakiler beni tanımaz. Zaten kendileri de ben söyleyene kadar roman kahramanı olduklarından haberdar değillerdi. Reşat Ekrem'in İstanbul Ansiklopedisi almak istemiştim kendilerinden ama çok pahalıya geldi, olmadı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!