Herkesin takımı
Güncelleme Tarihi:
Dilerim ki, İstanbulspor'un üzerinde yoğunlaşan bu sevgi bütünlüğü hiç eksilmesin... Ve tribünlerden fışkıran G.Saray, F.Bahçe ve Beşiktaş flamaları bu yarım asırlık takımın her Avrupa kupası maçında tek bayrak olup, ona yıllarca yaşadığı yalnızlığı unuttursun.
Böylesine coşkulu bir gecenin ilk dakikalarında İstanbulspor'un yediği şok golde savunma adam paylaşımında acemi ve hatalı bir davranışın örneğini veriyordu. Bu gol İstanbulspor'u strese sürükleyebilirdi. Korku ve endişeler kısa sürdü. Hemen devreye giren Oğuz, akıl dolu paslarla sahanın her alanına İstanbulspor egemenliğini taşıyordu. Sergen, imrenilen özelliklerini nefis bir futbol resitaline dönüştürüp, zeka ayrıcalığı ile her topa pozisyon zenginliği veriyordu. Fuat, ufacık boyu ile herkesi şaşırtacak müthiş bir fizik mücadele kavgasına giriyordu.
İkinci yarıdaki görüntü çok farklıydı. İstanbulspor'u ilk 45 dakikada başarıya koşturanlar tek tek oyundan düşüyor ve korku dakikaları başlıyordu. Susiç deneyimli bir teknik adam... Aykut'u kullanacağı, Sergen'den yararlanacağı dakikaları iyi biliyor. Engin ve Gerson'u oyuna alırken, bu işin rövanşını da düşünerek, en azından skoru koruma gibi gerçekçi bir davranış sergiliyordu. Bu maçın skorunu hiç önemsemiyorum. Biliyorum ki, İstanbulspor kendini bir üst tura taşıyacak özelliklerle dolu bir topluluk. Ve herkes gibi ben de bu takım ile Avrupa'da hüzünü değil, sevinci yaşamak istiyorum.