Havasına girmek

Güncelleme Tarihi:

Havasına girmek
Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 1997 00:00

Güven TANER
Haberin Devamı

Bugün herhalde derdimizi çok daha iyi anlatabilmekteyiz. Beşiktaş eğer, Galatasaray maçında olduğu gibi, Paris Saint Germain maçında da futbolu en iyisinden oynayabiliyorsa, bu iki maçın arasında neden Kayseri'deki gibi en kötüsünden de oynamakta! Trabzonspor, Galatasaray ve en yenisi PSG galibiyetlerindeki iyi futbol örneklerini gördükten sonra, siz bu takımdan hangi oyunu beklersiniz? Kötü üretimlere hoşgörü ile yaklaşabilir misiniz?

Büyük maçlarda büyük oyun, büyük saymadıklarında sefiller sahnede!

Bunun iki nedeni var:

Birincisi; Beşiktaş takımının futbolun iyisini üretebilecek yalnızca ilk onbiri... Hatta tümü bile değil. Yedeği yok. Onbirde değişiklik zorunluluğu doğunca, taşlar yerinden oynuyor, takım ağırlığını yitiriyor. Alpay bu yüzden Göteborg maçı için önemli kayıptır.

İkincisi; ilk onbirin de önemli bir eksiği var. Her maça aynı önemi verememek. Her maçın havasına tam girememek. Yani konsantrasyon.

Kayseri'de kötü bir oyunla yenilişin ardından Toshack futbolcularının orada onurları ile mücadele etmediklerini vurguladı. Çünkü hiçbiri havalarında değildi. Sert bir çıkıştı. Ancak Toshack'ın bu açık sözlülüğünü beğeniyorum. Elinden gelenin tümünü vermeden oynayan futbolcuları kamuoyu önünde azarlıyor. Açık eleştiri, bir çeşit cezalandırma.

Bu doğrunun yanına bir ekleme yapmak istiyorum. Bir takımın her maçı kazanamaz ama, her maçı kazanmaya çalışması gerekir. Her maça konsantre olabilmelidir. Bunun sağlayacılarının başında da teknik adam gelir. Futbolcunun çaba göstermesinin yanında, onun varlığı da hissedilmelidir. Sırası gelmişken, şu prim sistemlerine değinmek istiyorum.

Konsantarasyon konusunda prim sistemini işletme yöntemlerinin olumsuz etkisi de olmakta.

Prim bir futbolcunun yeteneğini geliştirmez. Yetenek neyse odur. Ancak elinden gelenin tümünü göstermenin çabasını harcamasını sağlayabilir. Ama profesyonel zaten aldığı ana para karşılığında bunu yapmak zorundadır.

Diyelim ki primi konsantrasyon sağlamak için vaadediyorsunuz. Bu işe yarayabiliyor. Ancak olumsuz etki de üretebiliyor. Siz Galatasaray'a karşı para vaadedip maçın önemini vurguluyorsunuz, Kayseri'ye karşı para lafı yok, futbolcu da onu önemsemiyor. Bir maçın yüksek priminin bir başka maç için ters tepmesi de söz konusu oluyor. Kayseri'de pastırma oluşun iki gerekçesinden biri budur. Diğeri de eksik onbir.

Benim kafamdaki prim, bir şükran ifadesi olarak büyük başarıdan sonra taktir edilecek bir ödüllendirmedir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!