Haluk, ihanetlere alet olma !

Güncelleme Tarihi:

Haluk, ihanetlere alet olma
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 1998 00:00

Turgay ŞEREN
Haberin Devamı

Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy ve arkadaşları, Türk futbolunu yönetmek için talip oldular. Ve bu talepleri genel kurulca onaylandı, Haluk Ulusoy, Hadi Türkmen'le birlikte başkan ve asbaşkan olarak Türk futbolunun başına geldiler. Ekipleri hiç yabancı değil. Şenes Erzik federasyonundan bugüne kadar gelen arkadaşlar. Ne yaptılar, ne yapmadılar, bu konuda çok yazı yazdım. Anlayan anladı, anlamayan kulak arkası etti. Bu onların sorunu.

Ben şimdi Türk futbol kamuoyuna Haluk Ulusoy ve arkadaşlarının alet olmamaları gereken iki ihanetten bahsedeceğim. Birincisi, bundan 8-9 yıl önce Özel İdare tarafından Riva'da yaptırılan, ucu bucağı gözükmeyen, herhalde bugün yapılmaya kalkılsa inanılmayacak meblağlara çıkacak bir tesisi onarmak istiyor.

ÖNCELİKLE YOLU BERBAT

Bu tesisi 10 yıllığına kiralamışlar. 10 yıl sonra tekrar masaya oturacaklar, konuşacaklar. Özel İdare böyle bir tesisi yolu dahi olmayan Riva'ya nasıl yapmış, bunun kararını kimler vermiş? Devlet bunu araştırmalı. Bu konuda ‘‘evet’’ diyen yetkili kişiler kimlerse onları bulmalı ve bunun hesabını yıllar geçmiş olmasına rağmen sormalı ki, bir daha böyle yanlışlar yapılmasın. Mesuller aklanmasın.

Geçen gün bu konuda Haluk Ulusoy'u ve arkadaşlarını ikaz etmiştim. Bu tesisi yerinde görmek için büyük dostum, Türk futbolunun duayenlerinden Gündüz Tekin Onay'la birlikte Riva'ya gittim. Onarılmaya neredeyse başlanacak olan Özel İdare'nin yıllar önce terkettiği, trilyonları gömdüğü bu tesisleri çıplak gözle görmek birinci vazifemdi.

Önce size şunu söyleyeyim, Riva'nın aşağı yukarı 50 km'lik yolu inanılmayacak derecede kötü. Yarısı asfalt, yarısı toprak. Hani bir bol yağmur yağsa, arabalar yollarda kalır. Bozuk yollarda bir hamile kadın vasıtanın içinde olsa, yarı yola gelmeden çocuk düşürür, hastaneye gider. Bu yol kısa sürede yapılmaz. Zira bir yolun yapılması için ne kadar büyük meblağlar gerektiğini uzmanları bana anlattı. Benim bu konuda bilgim yok. Haa, demek ki Riva Tesisleri'ne gitmek bir mesele. Özel İdare'nin bu yanlışını düzeltmek Futbol Federasyonu'na mı düşer? Kaldı ki Haluk Ulusoy ve arkadaşlarının görevi otel tamir etmek değil.

Deniliyor ki, burada paneller yapılır, seminerler yapılır, kamplar yapılır. Arkadaş sen kaç tane seminer, panel yapıyorsun senede? Kaldı ki, senin 256 dönüm Riva'nın fevkalade bir yerinde kamp tesisin var. Burada basit, fakat her kullanımıyla donatılmış kamp binan var. Ve senin geniş arsanda inşaat yapacak çok yerin var. Paralarını sokağa atmaya ne gerek var? İddia ediyorum, bu konuları bilen herkesle oraya bir kez daha gitmeye hazırım. Hem de bütün yol koşullarının berbat, rezil olmasına rağmen. Türkiye Futbol Federasyonu'na burasını onarmak için en az 1.5 trilyon para lazım.

MAZOT YETİŞMEZ

Diyelim ki, bina ortaya çıktı. Yüz kişiyi aşkın bir personel lazım. Kışın burasını ısıtmak için mazot yetişmez. Ve sen Futbol Federasyonu olarak Türk futboluna karşı bütün görevlerini unutuyorsun, altı yıldızlı otel yapma peşindesin. Bu olmadı Haluk. Haziran'daki genel kurulda eğer bu konuda devam edip, Türk futbolunun paralarını çarçur etmeye başlamışsan, senin ve arkadaşların hakkında gensoru verilmesi için ilk imzayı ben atacağım.

YABANCI KARARI NEYDİ?

Gelelim ikinci konumuza... Şenes Erzik federasyonu giderayak şöyle bir karar aldı: Bu yıl dört yabancı oynayacak ve giderek bu dört yabancı azaltılacak. Yani 1998-99 yılı üçe inecek, daha sonra da kademe kademe imkan nisbetinde yabancı oyuncu kısıtlanacak. Şimdi Kulüpler Birliği bir karar aldı. ‘‘Yabancı oyuncu serbest bırakılsın’’ deniyor. Tabi bu hoşlarına gidiyor.

Başı çekenler yine aynı kulüp başkanları; İlhan Cavcav ve Celal Doğan. Gaziantepspor'da ben bu yıl dört yabancı oynadığına pek şahit olmadım. Bir veya iki oynamıştır. Gençlerbirliği'nde de öyle. Yabancı oyuncuyu savunan İlhan Cavcav'ın Gençlerbirliği, küme düşme potasından Kemalettin'in Şekerspor'a attığı son dakika golüyle kurtuldu. Bu mu yabancı futbolcuların katkısı Türk futboluna?

Bursaspor Baliç'in fiyatına 10 milyon dolar diyor. Ankaragücü Hasan Şaş için 4 milyon dolar istiyor. Bu fiyatları futbolcular mı artırıyor, yoksa kulüp yöneticileri mi? Şimdi bunları tartışalım. Yabancı oyuncu Popescu'nun G.Saray'a maliyeti 8.5 milyon dolar. Popescu'ya verilen yılda 2 milyon dolar. Şimdi, Hakan Şükür çıkıp da, ‘‘Ben 1 yıl için 2 milyon dolar istiyorum’’ derse haksız mı olur? Türk futbolcusu çok mu para istemiş olur? Liglerde bütün takımların kadrolarına bakın.

Dört futbolcu diye veryansın edenler, ön plana çıkanlar kadrolarında asla dört futbolcu bulundurmamışlardır.

Bir sürü yabancı; arap, beyaz gelmiş gitmiş, dolarları götürmüşlerdir. Lutu nerede? Letchkov nerede? Salenko nerede? Misse Misse nerede? Ve daha nice yabancı futbolcu nerede?

Haluk sen, tekrar edeyim, Türk Futbol Federasyonu'nun başkanısın, kulüplerin değil? Yani kulüpler, artı futbolcular, artı hakemler, artı antrenörler, artı amatör konfederasyon. Sakın ha unutma! Ve bu iki ihaneti Türk futbolunda gerçekleştirip, hain olma.

Kulüp yöneticileri gününü gün etmek istiyor, kendilerini düşünüyorlar Türk futbolunu değil. Artı sen, Türk futbolunun milyarlarını sokağa atamazsın, daha doğrusu atmamalısın. Atarsan Türk futbolu senin yakana sarılır.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!