Gençleri hedeflemezsek yaşlanır müşterilerilerimizle ölüp gideriz

Güncelleme Tarihi:

Gençleri hedeflemezsek yaşlanır müşterilerilerimizle ölüp gideriz
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2001 01:47

Lacoste'u nasıl bilirsiniz? Dünyada en fazla taklit edilen ürünlerden biri olan polo tişörtleri ve göğsündeki timsah amblemiyle değil mi? Klasik Lacoste tişörtler yeni koleksiyonun da bir parçası olarak hala varlar. Ancak yeni tasarımlarda ne timsah amblemi kalmış, ne de kimi zaman eleştirilere neden olan Lacoste muhafazakarlığı. 2002 İlkbahar-Yaz koleksiyonundan anlaşılan o ki, Lacoste kancayı gençlere takmış. Bu değişimi babasının ardından şirketin başına geçen Bernard Lacoste anlattı.

Modada kişisel tercihiniz nedir?

- Kişisel olarak kısa dönem moda trendleri beni heyecanlandırmıyor. Daha çok rahat, yüksek kalitede, fonksiyonel, giyimi kolay ve hoş renklerin kullanıldığı kıyafetleri tercih ediyorum.

Hangi renkler mesela?

- Mavinin tüm tonları, ana ve pastel renkler. Herkesi heyecanlandıran ve trend haline gelen güçlü renkleri sevmiyorum. Oranj ve parlak turkuvaz gibi. Ama bunların içinde kırmızıyı saymıyorum, o temel renklerden biri. Bence giyimde aranması gereken şey rahatlık olmalı.

Sizin kişisel zevkinizle Lacoste stili örtüşüyor sanırım. Peki kimler Lacoste giymek istiyor?

- Onlar sanırım Lacoste'un imajıyla ilgileniyorlar. Dünyanın en geniş renk skalasına sahibiz. Yaklaşık 40 ayrı renkte pike tişört üretiyoruz. Bu aralar kendimizi modaya biraz daha yakın tutmaya çalışıyoruz. Bu ürünlerin stilinden çok renklere yansıyor. Çünkü müşterilerimiz Lacoste'ta modaya daha yakın birşeyler bulmayı umuyorlar. Biz modanın içinde değiliz, modanın kuzeniyiz. Eğer trendlere uyarsak ürünlerimiz modası geçti diye birkaç ay sonra kenara atılır. O zaman da kaliteli üretimin bir mantığı kalmaz.

Pek çok kişi Lacoste'un muhafazakar bir marka olduğunu düşünüyor. Siz buna katılıyor musunuz?

- Evet bir miktar muhafazakar olduğumuz söylenebilir. Ama bizim koleksiyonlarımız birkaç bölüm. Basic ve yarı basic ki, bu modeller son birkaç yıldır dizayn ediliyor. Bunlar modaya daha yakın ürünler. Böylece daha fazla insanı kucaklayabiliyoruz. Genç insanlar Lacoste satın almaktan vazgeçmişti. Şimdi Lacoste modaya geri döndü. Gençleri de hedeflemek ve kendimizi yenilemek zorundayız. Aksi halde müşterilerimiz ile yaşlanıp, onlarla beraber ölür gideriz. Tokyo'daki yöneticilerimizden biri oranın en meşhur caddelerden birinde yürürken bir bakışta Lacoste giyen 30 genç insan gördüğünü anlattı bize.

Durum Fransa'da da aynı mı? Soruyorum çünkü uçakta 19 yaşında bir gence Lacoste giyip giymediğini sordum. Sadece büyükbabasının Lacoste giydiğini söyledi.

- Pek çok genç insan Fransa'da da Lacoste giymeye başladı. Lacoste özgün bir marka. Babam bu işe 1933'te başlamış. O günden bu yana her yıl biraz daha fazla ürün satıyoruz. Bizim yerleşmiş bir tabanımız var ve onlar Lacoste aldıklarında kaliteyi satın aldıklarını biliyorlar. Şimdi ise sadece tişörtlerden oluşmayan daha bütün bir silüetimiz var.

BABANIN TAKMA ADI

Timsahın ünlü hikayesini sizden dinlemek isterim

- Babam Rene Lacoste'un takma adı timsahtı. Bir tenis şampiyonuydu ve korta çıkarken üzerine timsah resmi işlenmiş beyaz blazer giyerdi. Daha sonra 1933'te bunu ticari bir işe çevirmeye karar verdi. Kendisi için dizayn ettiği tişörtleri üretip satmaya başladı.

Babanız takma adını nasıl haketmiş?

- Bir tenis şampiyonası öncesinde Boston'daymış. Fransız kaptanıyla birlikte bir caddede yürürken babam vitrinlerden birinde bir çanta görmüş. Timsah derisinden yapılma bu çantayı çok beğenmiş. Kaptan, ‘‘eğer yarınki maçı kazanırsan belki bu çantayı hakettiğine karar verebilirim’’ demiş. Ama babam maalesef maçı kazanamamış ve çantayı da alamamış. Fakat bir gazeteci hikayeyi öğrenmiş ve ona timsah adını takmış. Bu olay olduğunda yıl 1927'ymiş.

Sizin bir takma adınız var mı?

- Yok, çünkü ben o kadar ünlü bir şampiyon değilim.

Lacoste'un sporla olan aktif bağı nedir?

- Kökleri zaten spordan geliyor. Babam tenis, annem golf şampiyonuydu. Kız kardeşim 1967'de en iyi golf oyuncusu seçildi. Bizim ürünlerimizi giyen dünyaca ünlü şampiyonlar var. Bu nedenle insanlar biliyor ki, Lacoste ürünleri otantik ve fonksiyoneldir.

Sizin sporla aranız nasıl?

- Ben biraz golf, biraz basketbol, biraz ralli, biraz plaj voleybolu oynarım. Birbirinden farklı pek çok spor dalıyla ilgilenmekten zevk alıyorum. Tek birinde uzmanlaşmaya gerek duymadım.

TAKLİTLE MÜCADELE

En iyi Lacoste taklitlerinin Türkiye'de yapıldığına dair bir efsane var. Bu doğru mu?

- Ben buna katılmıyorum. Henüz Türkiye'de üretilmiş yeterince iyi bir kopya göremedim. Bence en iyi taklitler Asya ülkelerinde yapılıyor.

Sanırım en çok taklit edilen markasınız...

- Dünya çapındaki markaların başına böyle şeyler geliyor. Sıkı mücadele etmek gerekiyor. Ama sadece kendi işimizi korumak için değil, bizim ürünlerimizi tercih eden müşterilerimizi korumak için. Ayrıca gizli saklı kurulan ve taklit üreten fabrikalar var. Buralardaki işçileri de korumuş oluyorsunuz.

Nasıl mücadele ediyorsunuz?

- Mesela 1996 yılında marka tescili ve sahtecilik konusunda Türk hükümeti ile pek çok görüşmelerimiz oldu. Bizi ve problemlerimizi anladılar. O günden bu yana yasaları en iyi şekilde uygulamaya çalışıyoruz. Bu bence hükümet için de önemli. Turistler bir ülkeye gelip kandırıldığında, o ülke hakkında olumlu fikir sahibi olmazlar.

TİMSAH DERİ DEĞİŞTİRDİ

Lacoste'un 2002 İlkbahar-yaz defilesi pek çok ilkin yaşandığı bir şaşkınlık fırtınası halinde geçti. Bir defa bu, 68 yaşındaki timsahın basına açık yapılan ilk defilesiydi. Defile, Paris'in biraz dışında bir manejde yapıldı. Manej alanı podyum niyetine mini bir tenis kortuna dönüştürülmüş, izleyiciler için tribünler kurulmuştu.

Hepsi sıradan görünümlü ve sanki oradan geçerken uğramış gibi podyuma çıkan mankenleri gördüğünde izleyiciler gözlerine inanamadı. Panodaki dev timsah resmi olmasa ortada Lacoste'a dair bir delil hiç olmayacaktı. Bol pantolonlar, armasız ürünler, duble paçalar, farklı kumaşlar, parmak arası sandaletler, parlak pop-art renkler... Lacoste ilk defa modayı bu kadar yakından takip ediyordu.

Ancak defile sonrası yapılan sohbetlerden anlaşılan o ki, kimse durumdan şikayetçi değil. Gerçi armaların yokluğu Türk müşterilerin canını sıkabilir. Çünkü Fransız tüketicinin aksine Türkiye'de müşteriler Lacoste'u mutlaka armalı tercih ediyor. Hatta armasız modellere satın aldıktan sonra timsah işletenler bile var.

Elbette bu Lacoste'un toptan değiştiği anlamına gelmiyor. Lacoste'u Lacoste yapan ürünler yine var.

Türkiye üreticilerden

2000 yılı sonu itibariyle dünyadaki Lacoste butik sayısı 677. Buna ek olarak bin 651 tane de Lacoste Corner var. Türkiye'de butik sayısı 24, corner sayısı 1. Lacoste 80'den fazla ülkede satışa sunuluyor. Toptan fiyatlar bazında cirosu 800 milyon Euro'ya yakın. Her yıl yaklaşık 25 milyon ürün satıyor. Sistem içinde 33 distribütör ve 9 lisansör ülke var. Türkiye'de yılda 400 bin civarında ürün satılıyor. Türkiye, Lacoste için önemli pazarlardan biri.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!