◊ Kısa filminizin adı ‘Parıldayan İncinin Tuhaf Hikâyesi’. Sizinki ne kadar parlak, ne kadar tuhaf bir hikâyeydi?
Parıldayan bir hikâyeydi. Ama her parıldayan yaşamın içinde zorluklar var. Önemli olan zorluklarla olgunlaşarak onu parıltılı bir hale çevirmek.Tiyatrodan ayrılmamı istedi, benim için bitti
◊ Beş yaşında, Şehir Tiyatroları’nda sahneye çıkıyorsunuz. Bu bir çocuğun tek başına alabileceği bir karar değil...
Suna Pekuysal annemin arkadaşıydı. Bir gün, “Bu çocukta ışık var. Tiyatroya götüreceğim” demiş. Babam diş doktoruydu, sanata çok düşkündü ve kabul etti. Sanat yaşamım başladı.