En büyük eleştirmenim babam

Güncelleme Tarihi:

En büyük eleştirmenim babam
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 01, 2010 00:00

Baba mesleği hakemlik, onun için amatör bir hobi değil. Bu işi yaşamının ilk sırasına almış, hayatının en önemli uğraşısı haline getirmiş bir isim Cüneyt Çakır. Emeğinin karşılığını da alıyor, zira şimdiden Avrupa’da maç yöneten Türk hakemler arasında ismi üst sıralarda. Serdar Çakır’ın oğlu Cüneyt Çakır: “Hala en büyük eleştirmenim ve gözlemcim babamdır. Her maçtan sonra babamla o maçın analizini yaparım” diyor

Kuzguncuk’ta doğup büyüdüm. Orada yaptığımız mahalle maçlarını hiç unutamam. O plastik futbol topu bizim en değerli şeyimizdi. Futbolla geçti çocukluğum. Futbol aşığı bir insanım. Arkadaşlarım Rado diye çağırıyorlardı. Oynadığım stilden dolayı Rıdvan’a benzetirlerdi. Forvet oynamayı, çalım atmayı çok severdim.10 yaşından itibaren Kartalspor’un altyapısında futbol oynamaya başlamıştım. Bir sakatlık geçirdim, sol kolum bileğimden kırıldı. Bir ay kadar ara verdim. O aralar 15 günlük bir hakem kursuna yazıldım. Kafamda futbola devam etmek vardı. Fakat takıma döndüğümde antrenörüm beni forvet yerine defansta oynatınca demoralize oldum ve hakemliğe başlamama vesile oldu. Babamdan dolayı da bu camiayı çok iyi tanıyordum. İçimdeki futbol aşkı beni buraya getirdi. Zaten babadan oğula hakemlik dünyada da var. Avrupa’nın en önde gelen hakemlerinden Frank De Bleeckere’in sadece babası değil, dedesi de hakem. Ben kendi isteğimle hakem oldum. Oğlum olursa kararı ona bırakırım. Kendi isterse ben de isterim hakem olmasını. Çünkü hakem camiasında olmaktan dolayı büyük gurur duyuyorum. Başlarken anneme verdiğim sözü tuttum, onu mahcup etmedim. Küçükken babam Serdar Çakır’ın maçlarını izleyerek büyüdüm ben. Kız kardeşimin de çok etkisi var. Maçlardan önce ve sonra muhakkak onunla fikir alışverişinde bulunurum. Onun özellikle oyuncularla diyaloglarımla ilgili gözlemlerine çok güvenirim. Babam şu an Süper Lig’de gözlemcilik yapıyor. Hala en büyük eleştirmenim ve gözlemcim babamdır. Her maçtan sonra babamla o maçın analizini yaparım.

BURADAKİ MAÇLAR AVRUPA’DAN DAHA ZOR

İlk çıktığım Kartal-Bulvar maçıydı. Daha önceden futbol oynadığım sahaya bu sefer hakem olarak çıkınca kendinizi daha değişik hissediyorsunuz. İlk başlarda uzun süre yardımcı hakem olarak görev yapmıştım. Hiç unutmuyorum, Basri Divan’dı hakem, Kenan Kaptan da diğer yardımcıydı, onların yardımıyla maçı atlatmıştık. Ligdeki Malatya-Rize maçı, Süper Lig kadrosunda ilk maçımdı. Oralara çok büyük tecrübe yaşayarak geliyorsunuz. Bine yakın maç yönetmişsiniz, bir o kadar da maç seyretmişsiniz. Maç başlayana kadar heyecan vardır içinizde. O maç başladıktan sonra dünyanın neresinde oynanırsa oynansın aynı şeyler meydana gelir. Penaltı, ofsayt, taç, aut, hep aynıdır. Yapılan transferler ve yatırımlarla, Avrupa’nın önde gelen liglerinden biri oldu bizim ligimiz. Burada oynanan maçlar, çoğu Avrupa ülkesinde oynanan maçlardan daha zor, daha dikkat çekici. Buradaki maçların zorluğunun faydasını Avrupa’da yönettiğimiz maçlarda da görebiliyoruz.
/images/100/0x0/55ea11bff018fbb8f869676d

ŞAMPİYONLAR LİGİNİ YÖNETMEK İSTERİM

17 yaşında hakemliğe başladım. İstanbullu olmamın da verdiği şansla amatör kümede 700-800 maç yönettim. 16 yıldır hakemim. Şu anda istediğim yerdeyim ama gidecek daha çok yol var. 2007 yılında Avrupa’da mentor programına seçildim. Orada UEFA Hakem Kurulu üyeleri maçlarınızı izliyorlar. Hakemliğin patronlarından not alıyorsunuz. 2009’de en üst kategori olan Premier kategoriye yükseldim. Hakemlik 45 yaşına kadar devam ediyor. Önümde 12 yıl var. Geçen sene Avrupa ligi yarı final maçı yönettim. Şimdi hedefim Şampiyonlar Ligi’nde görev almak. Sonra Avrupa Şampiyonası ve Dünya Şampiyonası. Hakemlik sonrasında da futbol ailesinin içerisinde kalmak istiyorum. Eğitmenlik olabilir, uluslararası arenada ülkemi temsil etmek isterim. Mesela Şenes Erzik yıllardır orada görev yapıyor.

DUYGULAR
Kırmızı kart verdim diye üzülmem


Ben derbileri bir futbol bayramı olarak görüyorum. Derbileri yönetmek her hakeme büyük bir mutluluk ve haz verir. Benim için yönettiğim her maç çok önemli. Her yönettiğim maç bana bir şeyler katar. Çok kötü bir maçım bile olsa hatalarımdan ders çıkarmış, sonraki maçlarda bunu düzeltmişimdir. Bizler oyun kurallarını uygulayan kişileriz. Kırmızı kart verdim üzüldüm veya penaltı verdim sevindim gibi duygular bize uzak. Hakemlikte duygularınızdan mutlaka arınmalısınız. Futbol camiasının içerisinde olan herkes küçükken bir takım tutar. Aslında bunun aksi rahatsız edici bir durum olmalı. Ama bu işe başladıktan sonra o sevgi artık içimizde ölür. Belli idealleri olan kişilersiniz.

KÜFÜR
Eşim maça gelemez


Her hakem eşinin, ailesinin gelip maçı seyretmesini ister ama maalesef eşimin Türkiye’de tribünlere gelip maç seyredebileceği ortam yok. Sahalarda çok küfür ediliyor. Ülkemizin en büyük sorunlarından biri bu. Federasyon, hakemler, kulüpler, taraftarlar, herkes kendine düşen görevi yapmalı ve bundan bir an önce kurtulmalıyız. Sahalarda en çok hakemlere küfür dikkat çekiyor ama insanların kendi oyuncularına, antrenörlerine de küfür ettiklerini veya kötü tezahüratlar yaptıklarını duyuyoruz. Bence hiç kimseye küfür edilmemeli. Herkes işinin en iyisini yapmaya çalışıyor ve saygı görmeyi hak ediyor. Psikologlarımızla kamplarda bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz. İnanın hakem sahada bunları duymuyor. Düdüğü çaldıktan maç bitene kadar dış dünyaya kapanıyorsunuz. Konsantrasyonunuzu kaybederseniz yanlış kararlar verirsiniz.

İŞİM
Müşterilerimi dikkatli seçiyorum


Psikologlarımız, diyetisyenlerimiz, fizyoterapistlerimiz, antrenörlerimiz var, onların eşliğinde hazırlanıyoruz maçlara. Haftanın iki günü beraber oluyoruz. Amatörüz ama hayatımızı profesyonel gibi sürdürüyoruz. Şimdi Türkiye’de profesyonelleşmeyle ilgili bir süreç başladı. Zaten hakemlik profesyonelliğe doğru ilerliyor. Profesyonelliğe geçme teklifi gelirse önce şartları görüşmek lazım. Profesyonel gibi yaşamasak başarı gelmez. Maçlara, kamplara gitmek için zor izin alan arkadaşlarım var. Ben kendi işimi yapıyorum, benim için problem değil. Tabii sigorta şirketimde müşterileri dikkatli seçmek zorunda kalıyorum. Çünkü kulüplerle çalışan kişiler olabilir. Sigortacılığa başlamadan önce bir şirkette insan kaynaklarında çalışmayı düşünüyordum.

İNGİLİZCE
Delgado ile sorun yaşamadım

Çalışkan bir öğrenciydim. İlkokuldan itibaren, ortaokul ve liseden bir problem yaşamadan mezun oldum. Kocaeli Üniversitesi İşletme mezunuyum. 1994’te hakemliğe başladım ve aynı yıllarda üniversiteye girdim. İngilizceyi kendi çabalarımla öğrendim. Avrupa’da bütün raporlar İngilizce yazılıyor. Özellikle de beş hakemli sistemin uygulama sisteminden sonra her maç sonrası belli bir saat içerisinde IFAB denilen kuruma bu raporu yollamak zorundasınız. Delgado ile söylendiği gibi İngilizce sorunu yaşanmadı.

KADIN HAKEMLER
Erkek maçlarında görev alabilirler


Ülkemizde çok başarılı kadın hakemler var. Bayan müsabakalarında görev yaptıkları için göz önünde olmuyorlar. Tabii UEFA’nın, FIFA’nın kararına bağlı. Onlar isterlerse kadın hakemler de testleri geçtikleri takdirde erkek maçlarında görev alabilirler. Tabii üst düzey organizasyonlardan bahsediyorum. Seçim Demirel, geçen sene Bank Asya 1. Lig müsabakalarında yardımcı hakemdi.

EŞİM
Umarım beraber yaşlanırız

Uzun yıllar önce yazlıkta tanıştık. Altı yıllık evliyiz. Ergenliğimizi beraber yaşadık, beraber büyüdük. Umarım birlikte yaşlanırız. 16-17 yaşlarındaydım. Bazen maçımı yönettikten sonra buluşurduk, o sırada bir telefon gelir geri çağırırlardı. Benim en büyük şansım odur. Onun desteği olmasaydı, bu şekilde devam etmezdi. UEFA’nın koyduğu bir yasak var. Eşinizi, akrabalarınızı bir kenara bırakın, arkadaşlarınızla bile kesinlikle seyahat edemezsiniz. Sadece ekibinizle olmak zorundasınız. O yüzden eşim, Avrupa maçlarını da televizyondan takip eder. Maç biter bitmez ilk aradığım kişi odur. Maçlarımı sonra birlikte izleriz. Birlikte bir şey yapacaksak, o maçı izler ondan sonra gideriz. Eşim de işletmeci. En zor anlarımda yanımdadır, onun varlığını bilmek beni rahatlatır, mutlu eder.

MEDYA
Markus Merk hayırlı olsun


Hakem yorumlarını hep saygıyla karşılıyoruz. Spor programlarında yapılan eleştirilerden ders çıkarabileceklerimizi alıyoruz. Lig TV’nin Erman Toroğlu’nun yerine Markus Merk ile anlaşma sağlandığı söyleniyor. Markus Merk, dünyanın önde gelen hakemlerinden biri. Hayırlı olsun. Sadece ülkemizde değil dünyanın her yerinde hakemlik müessesesi eleştiri altında. Tek dileğimiz, hatalarımızın insani boyutta değerlendirilmesi. Medya hep hakemleri eleştirir derler ama aslında medya hakem taraftarıdır. Medya yeri gelir kızar, yeri gelir destek verir. Son yıllarda gözle görünür destekleri var. Bu devam ettiği müddetçe Türk hakemleri üst düzey organizasyonlarda görev alacak.

SİSTEM
Beş hakeme doğru gidiyoruz


Dünya Kupası’nda hiçbir maçı kaçırmadım. Hatta günde iki maç olduğu zaman iki televizyonu yan yana koyduk. 2008’de dünyanın her köşesinden seçilen hakemler iki yıl süresince sınavlara tabi tutuldular. Biri başaramayınca ekip olarak geri gönderildiler. Hakemlerin antrenmanında bir ekip vuvuzela çaldı. Ona karşı da önlem alındı. Yine de hatalar oldu. İkinci tur maçlarındaki hatalardan sonra kale direklerine sensör yerleştirilmesi konuşulmaya başlandı. Teknolojiye kimse hayır diyemez. IFAB’ın ekim toplantısında bir numaralı gündem bu olacak. Sanırım beş hakemli sisteme doğru gidiyoruz. Her hakemin hedefi Dünya Kupasında yer almaktır. Programlı ve sabırlı olmak lazım. Türk hakemleri olarak önce Şampiyonlar Ligi ve 2012 Avrupa Şampiyonası’nda başarılı olmalıyız. Türk hakemleri yakın zamanda üst düzey organizasyonlarda görev yapacak. Buna inanıyorum. Gerçekten iyi bir nesil var.

HAKEMLİK
Sahada başrolde değiliz


Aslında saha içi bir tiyatro gibi. Hakem sahada başrolde değil. Hakem oyunun kurallarını uygulayan kişidir, gerektiğinde adalet dağıtır. Hakemlik de hakimliğe benzer ama biz daha hızlı karar veririz. Yanlış bir karar verirsem herkesten çok üzülürüm. Bir futbolcunun alın terinin boşa gitmesini istemem.

KIYAFET
Hakemler de formaya reklam alabiliyor


Hakem formaları eskiden sadece siyahtı. Artık üç-dört renk kullanılıyor. Bu dünya hakemliğinde de böyle. En büyük faydası şu: Mesela siyah beyazlı bir takımın maçında başka forma giyme şansınız yoktu, takımlarla karışabiliyordunuz. Artık hakemlerin formalarına da reklam alınabiliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!