Yerli ama evrensel

Güncelleme Tarihi:

Yerli ama evrensel
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 03, 2019 08:30

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) dün gerçekleşen 14. Sanayi Kongresi’nde ithal ürün hayranlığı ve yerli fetişizmi tartışmaları dikkat çekti. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, “İnsanı odağına alan bütünsel kalkınmaya dayalı ve evrensel standartlarda üretim, bizim yerli üretim tanımımızdır. Bu aynı zamanda ithal ürün hayranlığı ile yerli üretim fetişizmi arasında yaşadığımız sıkışmayı aşacak yöntemdir” dedi.

Haberin Devamı

İSTANBUL Sanayi Odası’nın (İSO) bu yıl 14’sünü gerçekleştirdiği Sanayi Kongresi’ne Türkiye’nin küresel rekabet gücü, yerli üretim vizyonu, ithal ürün hayranlığı ve global ekonomide öne çıkan ulusalcılık tartışmaları damga vurdu. ‘Yerli ama evrensel, bugün ama gelecek’ temalı kongrenin açılışında konuşan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, “İnsanı odağına alan, bütünsel kalkınmaya dayalı, temelden ve kapsamlı bir dönüşümü hedeflemeliyiz. Bu üretim anlayışı, İSO olarak savunduğumuz yerli üretimin tanımıdır. Bu, aynı zamanda ithal ürün hayranlığı ile yerli üretim fetişizmi arasında yaşadığımız sıkışmayı aşacak yöntemdir” dedi. Gölgesinde ‘yerelin’ ve ‘yerliliğin’ yeşeremediği globalizmin artık sorgulandığını kaydeden Bahçıvan, “Yerli ürün alımında ‘yerel’ ile ‘evrensel’ arasındaki denge ve uyum gözetilmeli. Milli olanın içe kapanmaya doğru dönüşmesi, evrensel olanın da yereli yutmaya doğru dönüşmesi gibi bir risk ve tehlike karşısında; her ikisini de içeren ‘küyerel’ veya ‘glokal’ şeklinde bir yaklaşımı savunuyoruz. Yerli üretim bir dans ise; evrensel standart ve kalite ölçüleri de bu dansın müziğidir. Dolayısıyla yerli üretim dansını, evrensel müzik eşliğinde yapmalıyız” diye konuştu.

Haberin Devamı

NEDEN İTHALAT?

80’li yılların sonunda iki kutuplu dünya düzeninin sona ermesinden, 2008’deki küresel ekonomik krize kadar uzun süren çarpık bir küreselleşme sürecine hep birlikte tanıklık edildiğini kaydeden Bahçıvan, finansın öne çıktığı, üretimin geri plana itildiği bu dönemde küreselcilik kavramının yükselen değer olduğunu, yerlilik anlayışının ise itibarsızlaştırıldığını söyledi. Bugün artık üretimin dünya genelinde ve Türkiye’de yeniden önemsenmeye başladığı, doğru yola yeniden girildiğini belirten Bahçıvan, şöyle devam etti: “İSO olarak üretime dayalı ekonomiye önem verirken, çalışmalarımızı ve projelerimizi; Türkiye’mizin güçlü bir endüstri ülkesi olması hedefiyle yürütüyoruz. Bu çalışmalarımız kapsamında, ‘Yerlisi varken, neden ithal edelim?’ diyerek, yerli üretimi ve yerli ürün kullanımını desteklemek en öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Türkiye’de bir zamanlar Yerli Malı Haftası ile yerli üretim ve yerli malı kullanımı teşvik edilirdi. Bu anlayış çarpık küreselleşme sürecinde maalesef unutuldu. Dünyada rüzgâr bugünlerde korumacılık ve ticaret savaşlarından yana eserken, unutulan bu anlayışın ülkemizde de yeniden hatırlanmasından daha doğal bir şey olamaz.”

Haberin Devamı

Yerli ama evrensel

DIŞA BAĞIMLILIK

Kamu ve özel sektör projelerinin alımlarında yerli ürünlerin tercih edilmesinin ve yerli sanayinin desteklenmesinin, birçok sektörde dışa bağımlılığı azaltacağına işaret eden Bahçıvan, “Bu yaklaşımın milli gelir, istihdam, ödemeler dengesi ve ülkemizin uluslararası rekabet gücü üzerinde de olumlu etkiler yapacağı bir gerçektir. Ne kadar üretirsen o kadar güçlüsün. Bu güç tanımlaması, dünyanın en önemli gerçeklerinin başında geliyor. Elbette ki sadece üretmek yetmiyor. ‘Nasıl bir üretim?’ sorusuna vereceğimiz yanıt da günümüzün acımasız rekabetçi dünyasında büyük bir önem taşıyor. 21.yüzyılın dünyasında ihtiyaç duyduğumuz üretim: Yüksek katma değerli, ileri teknolojiye dayalı, kaliteli, verimli, güvenli, çevreye duyarlı, dışa bağımlılığı azaltan, dünya standartlarına uygun bir üretimdir” şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

Dünya pazarlarında rekabet edebilen güçlü bir Türkiye’nin sadece sanayicilerin değil bu topraklarda yaşayan herkesin ortak hayali olması gerektiğini vurgulayan Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun için, üretimde yapısal bir dönüşüm ve sıçramayı başta siyasi otoritenin desteği ve teşviki olmak üzere tüm paydaşlarımızla birlikte gerçekleştirmemiz gerekiyor. Geliştireceğimiz Ar-Ge kapasitesi, patent sayımız, bilgi ve enformasyonu etkili kullanabilmemiz, sosyal sermayemiz ve insanımızın niteliği; üreteceğimiz ürünün kalitesini de belirleyecektir.”

KEDİYE KANAT TAKMAK ZORUNDAYIZ

KONUŞMASINA Harvard Business School’dan Ted Levitt’in, ‘Gelecek, imkânlar görünür hale gelmeden onları fark edenlere aittir’ sözlerini hatırlatarak başlayan İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, şunları söyledi: “Peki, gelecek Türkiye’nin midir? Neden olmasın? Bunun da yolu Türkiye’nin bugün karşı karşıya kaldığı tehditleri toplumsal motivasyona dönüştürebilmesi, toplumsal fay hatlarını ortadan kaldırabilmesinden geçiyor. Bakınız, biz bir aydır İstanbul’da yerel seçim oylarını yeniden saymaya uğraşırken Çin 115 binden fazla patent başvurusunda bulundu. Bugün dünya dördüncü sanayi devrimi veya dijital dönüşüm sürecinden geçerken biz, bu endüstri devrimini de kaçırmamak için ve zor rekabet koşullarında ayakta kalabilmek için tabiri caizse ‘kediye kanat takmak’ zorundayız. Sanayideki en büyük sorunumuz ortada; teknoloji açığı. Bu açığı kapatabilmenin tek anahtarı da insan. Önümüzdeki dönemde, sahip olduğumuz en kıymetli kaynak sermaye değil, yetenek olacak. Türkiye’yi dünyanın en iyi saklanan sırrı olmaktan ancak böyle bir irade ile kurtarırız.” 

Haberin Devamı

IMF’YE İHTİYAÇ YOK

İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın konuşmasının ardından ‘Dünyada Korumacılık Rüzgârı ve Küresel Rekabet Gücümüzün Geleceği’ başlıklı sunumda TEPAV İcra Direktörü Profesör Dr. Güven Sak, Türkiye’yi güncel tartışmalara bakarak kısa vadeli olarak değerlendirmemek gerektiğini belirtti. İnteraktif bir sunum gerçekleştiren Sak, IMF ile ilişkiler konusunda gelen bir soruya verdiği yanıtta “Türkiye’nin mevcut şartlarda IMF’ye ihtiyacı yok. Burda önemli olan husus; kredibilite. İyi bir takımla, iyi bir iktisat politikası, kredibl politika ortaya koymak lazım. İhtiyaç olan şey bu. Türkiye içine kapanarak zenginleşemez. İçine kapanırsa, cari işlemler açığı için aldığımız yabancı tasarruflar gelmezse, milli gelirimiz azalır” diye konuştu.

BAKMADAN GEÇME!