Savaşı yaratanlar sonuçlarına katlanmalılar

Cannes Lions’da bir konuşma yapan Jesse Jackson daha sonra basının sorularını yayınladı. Türkiye’de üçbuçuk milyon Suriyeli sığınmacının olduğunu ve Batının bu konuda ne yapacağını kendisine sorduğumda Jesse Jackson şu yanıtı verdi:

“Biz Irak, Libya ve Suriye’de, insanların evlerini yerle bir ettik. Onlar da kendilerine yaşayabilecekleri bir yer arıyorlar. Savaşı yaratanlar onun sonuçlarına da katlanmalılar. Göçmenleri reddetmemeliyiz. Tam aksine onları kucaklamalıyız. Hz. İsa’nın kendisinin de Mısır’a sığındığını çocukluğunda onun da bir göçmen olduğunu unutmamaliyiz. Bizlerin ahlaki bir sorumluluğu var. Amerika’da pek çok kişi aşırı zengin. Denizaşırı ülkelerde vergi cennetlerinde paraları olan zenginlerin servetleri iş gücü yaratmıyor. Para kazanma ve çalışma arasındaki ilişki bozuldu. Çeşitlilik önemli, iş dünyası herkese eşit imkanlar sunmalı.”

GELİŞMİŞ ÜLKELER KİBİRLİ OLMAKTAN VAZGEÇMELİ

Jackson, milliyetçiliğin insanlığın sorunlarına cevap vermediğini ve işgücünün küreselleşmesi gerektiğini savunuyor. Sermayenin küreselleştiğini ancak bunun çözüm değil sorun yarattığına dikkat çekiyor. Dünyanın her yerinde insan hakları, kadın, eşcinsel ve çocuk hakları için mücadele vermek gerektiğini hatırlatan ünlü siyasetçi, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin kibirli olduğunu ve gerçekleri görmediklerini vurguluyor.

YÖNETİCİLER RİSK ALMAKTAN KORKUYOR

“Hepimiz aynı dünyanın içindeyiz, yaratıcılık kimsenin tekelinde değildir” diyen ünlü siyaset adamı ABD için şu yorumu yapıyor:

“ABD geçmişte siyah beyaz ayrımından çok çekti. Yöneticiler değişimi başlatmalı. Ancak çoğu risk almayı değil, tembel olmayı tercih ediyor. ABD nasıl oluyor da en yakın komşumuz olan Meksika’yla aramıza bir duvar örmeyi aklından geçirebiliyor? ABD binlerce kilometre uzaktaki Suudi Arabistan’la petrol işbirlikleri yapacağına, yakın komşusu Venezuela ile çalışmalı.“

HALLE BERRY: GEÇMİŞTE BİZ KONUŞUYORDUK, ŞİMDİ DİNLİYORUZ

Cannes Lions Innovation Festivali kapsamında konuşan Oscar Ödüllü ünlü yıldız Halle Berry ve Mastercard Chief Marketing and Communications Officer’ı Raja Rajamannar sosyal mecra-ünlü ve marka ilişkisinin nasıl yönetilebileceği konusunda çok yararlı ipuçları paylaştılar.

Halle Berry sözlerine, “çocuklarımın ne dediğini anlamayan dinozor bir anne olmak istemedim, bu yüzden sosyal mecraya girdim” diye başladı. “Zamanla, insanlarla doğrudan konuşmanın çok keyifli olduğunu keşfedince, bundan sonra benim adıma konuşacak insanlara ihtiyacım olmayacak diye mutlu oldum” dedi. Halle Berry sorulara özetle şu yanıtları verdi:

Özel yaşamınızı nasıl yönetiyorsunuz?

En büyük çelişkim buydu. Dürüst bir ilşki kurmak için ailemi de dahil etmem gerekliydi. Ancak, bunu ölçülü bir biçimde yaptım, özel yaşamımı ve ailemi korumaya özen gösterdim.

Kendi markanızı nasıl koruyorsunuz?

Dürüstlük çok önemli. Hatalardan korkmamak gerek. Başarının sırrı hakiki olmak. Hepimiz insanız. Zayıf görünmekten, kim olduğumu göstermekten korkmuyorum. Herkesin kendi fikrine sahip olma hakkı var. Sosyal mecra bize biraraya gelme ve fikirlerimizi paylaşma imkanı sunuyor.

Teknoloji size ne imkanlar sunuyor?

Teknoloji bize dünyayı dinleme ve sesimizi duyurma fırsatı veriyor. Biz ünlüler gücümüzü iyilik için kulanırsak fark yaratabiliriz. Sosyal mecra karşılıklı etkileşim imkanı sunuyor. Onu eğlenceli ve yaratıcı bir biçimde kullanmayı başarınca ortaya harika sonuçlar çıkıyor.

Hallewood isimli sitenizi yeniliyorsunuz, neler yapacaksınız?

Bir medya yönetimi şirketi olan BrainTrust’la birlikte çalışıyorum. Moda, güzellik, annelik, ev ve dekorasyon konularında içerik üreteceğiz. Bir yanda, özel olarak hazırlanmış içerik yaratcağız. Öte yanda, sitede hayranların konuşacağı sohbet alanları olacak. Yeni site çok “sinematik” olacak. VR (Sanal gerçeklik) kullanacağız. Kısa filmlerle benim yaşamımdan ve önemli bulduğum konular hakkında kısa filmler üreteceğiz.

PAHA BİÇİLMEZ BİR FORMÜL

Paha Biçilmez (Priceless) kampanyalarıyla bol ödüllü işlere imza atan Mastercard Chief Marketing and Communications Officer’ı Raja Rajamannar, Cannes Lions’daki paneled, öykü anlatmak değil öykü yaratmak gerektiğine dikkat çekti. Başarılı içeriğin sırrının insanların tutkularında saklı olduğunu belirten Rajamannar’ın konuşmasından ortaya şu formül çıktı;

Pazarlamacılar ne yapmalı?

1. İnsanların neleri sevdiğini anlayın.

Müzik, seyahat, spor, yeme-içme, sanat, çevre gibi konular insanların ilgisini çekiyor. Onların tutkularını anlamaya özen gösterin. Küçük de olsa projeler geliştirin, deneyimler sunun. Onların yüzündeki bir gülümseme en önemli ödül olacaktır.

2. Dikkat çekmenin yollarını arayın

Günümüzde karmaşıklık artıyor. İnsanların dikkat eşiği 6 saniyeye indi. Çok seçenek var. Bu yüzden hızlı tepki verebilecekleri kısa, kolay anlaşılır ve duygulara dokunan işler yapmanız gerekiyor.

3. Teknolojiyi ticari sonuçlar elde etmek için kullanın

Herhangi bir yeni teknolojiyi sadece moda olduğu için kullanmanın hiç bir faydası olmaz. Ticari hedefleriniz olmalı. Teknolojiyi iş sonuçları yaratmak için kullanmalısınız.

4. Gerçek zamanlı pazarlama yapın

Zaman yönetimi çok önemli. Bir reklam kampanyasının sonucunu aylar sonra ölçemezsiniz. Tüketicinizi sürekli ve anlık ıolarak dinlemeniz gerek. Teknolojiye yatırım yapın. Sonuçları hızla ölçerek kampanyalarınızda kısa süre içinde gerekli düzeltme ve değişiklikleri yapma fırsatı yaratacak sistemler kurmaya öncelik verin.

5. Üçüncü partilerle çalışın

Sosyal medyada fark yaratmak için markanıza uygun sponsorluk alanları seçin. Sadece ünlülerle değil, müşterilerinizle de işbirlikleri yapın. Sosyal medya aracılığıla onların deneyimlerini anlatmalarına destek olun.

6. Hata yapmaktam korkmayın

Dürüst olun. Dikkatli olun. Hata yapmamaya çalişmak önemli. Ancak, hatalardam da korkmayın.

“Akmerkez’in desteklediği Cannes Lions Yaratıcılık Festivali 24 Hazirana kadar Fatoş Karahasan’ın izlenimleri ile her gün www.hurriyet.com.tr’de .”

fatoskarahasan@twitter

fatoskarahasan@instagram