FT yazarları Avrupa borç krizini yorumluyor
Güncelleme Tarihi:
Son yapılan Avrupa Komisyonu zirvesinden, euro bölgesindeki borç krizine kökten çözümler üretecek 'büyük pazarlıklar' bekleniyordu. Ancak olaya alaycı yaklaşanlar, Avrupalı liderlerinin bir araya gelmesinden çıkan tek somut sonucun, Alman-Fransız paktının isminin 'Euro Plus Paktı' olarak değiştirilmesi olduğunu belirtebilir.
WOLFGANG MUNCHAU: FAİZ ARTIRIMI İÇİN TRICHET'IN NEDENLERİ
      Â
MARTIN WOLF: JAPONYA DEPREM TESTÄ°NÄ° GEÇEBÄ°LÄ°R     Â
       Â
TOM VILSACK: KÜRESEL GIDA KRİZİ NASIL ÖNLENİR
Avrupalı liderler, finsansal kriz süresince hayal kırıklığı yaratmak için neredeyse hiç bir fırsatı kaçırmadı. Bu son toplantı sonrasında, sadece konseyin imzasına kalmış önemli anlaşmalar yapıldığı doğru. Bunlardan biri de, euro bölgesi üyelerinin yanı sıra çoğu Doğu Avrupalı birlik üyesi olmayan altı ülkenin de uzun dönemli mali konsolidasyon ve rekabetçilik için reform yapma taahhüdünde bulunması oldu. Ancak bu şu ana kadar süren krizin çözümü için bir şey getirmiyor.
MEVCUT SORUNLARI ÇÖZMÜYOR
Euro bölgesi aynı zamanda ülke borçlarının yeniden yapılandırma mekanizması üzerinde de anlaÅŸtı. Bu da iyi bir fikir ancak 2013 yılında devreye girecek olması mevcut problemlerin çözümünde yardımcı olacak bir geliÅŸme deÄŸil. Aslına bakılırsa, borçların yeniden yapılandırılması sürecinde indirimler yapılmasına yönelik resmi söylem, borçlanma maliyetlerini yükselterek mevcut durumu daha da kötü duruma getirebilir.Â
Avrupa'nın panikleyen tahvil piyasasına karşı elinde bulunan en ciddi silahı olan Avrupa Finansal İstiktrar Fonu (EFSF) için öngörülen değişiklikler sürüncemede kaldı. Fonun nominal olarak 440 milyar euro olan borç verme kapasitesinin tamamının kullanılabilmesi için prensipte anlaşma sağlandı. Ancak, Almanya ve Finlandiya'da yaklaşan seçimler nedeniyle EFSF'nin borç verme kapasitesinin nasıl artırılacağıyla ilgili karar Haziran'a ertelendi.
Ancak pazarlıktaki en büyük eksiklik, yaşayan ölüler gibi bulaşıcı hastalığı sağlıklı kurumlara yayan sinsi bankacılık sistemi problemi için gerekli adımların atılmamasıydı...
Avrupalı politikacılar, 'bedeli ne olursa olsun' sözünü tutmak için bankaların kendi başlarına batmalarına izin vermeli ve zararları da vergi mükelleflerinden çok borç verenlere yöneltecek politikalar üzerinde tartışmalı...
Bu tip pazarlıklar sürekli duyduğumuz isim değişikliği gibi eften püften tartışmalardan çok daha faydalı olacaktır.
* Bu haber Financial Times'ta, "Europe’s incredible shrinking bargain" başlığıyla yayımlanan başyazıdan derlenmiştir