109 yıllık Austin Reed ‘Akdeniz ruhu’nu sevdi, Londra vitrinine alacak

Güncelleme Tarihi:

109 yıllık Austin Reed ‘Akdeniz ruhu’nu sevdi, Londra vitrinine alacak
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 31, 2010 00:00

BİLSAR’ın sahibi Selman Bilal, Türkiye lisansını aldıkları 109 yıllık İngiliz Austin Reed’in, İstanbul’da hazırlanan koleksiyonu çok beğendiğini söyledi. Selman Bilal “Markanın İngiltere, Uzakdoğu ve ABD koleksiyonları birbirinden farklı. Bizim Akdeniz ruhlu koleksiyona Londra merkez hayran kaldı; İngiltere’de satmak istiyorlar” dedi.

SADECE beyaz gömlek üreten BİL’s ile Selman Bilal’in ismi daha çok duyulmaya başlandı. Muji, Fred Perry, Austin Reed ve Falke gibi markaları Türkiye’de temsil eden ve marka yönetimlerini gerçekleştiren Bilsar, aslında çok köklü bir tekstil üretim kültürüne sahip. ‘Sıradışı bir patron’ profili çizen Bilsar Yönetin Kurulu Başkanı Selman Bilal, sürekli yenilik peşinde koşan, teknoloji düşkünü olup teknolojiye esir olmayan bir yönetim ve yaşam biçimini benimsiyor. Selman Bilal ile Austin Reed’i, iş ve iş dışında kalan yaşamını konuştuk.

Tasarımda çok iyiyiz

Transatlantik gemilerde ünlenen Austin Reed markasını Türkiye’ye getirdiniz. Nasıl gidiyor?

- Oldukça iyi. Bu markanın İngiltere, ABD ve Uzakdoğu’da bir koleksiyon bütünlüğü yok. Her lisansör kendi koleksiyonunu hazırlıyor. İngiltere daha resmi, ABD ve Uzakdoğu ise iş stilinde. Biz Akdeniz ruhlu, şık bir koleksiyon yaptık. Alex Akimoğlu erkek, Başak Fransez kadın koleksiyonunu hazırladı. Londra’daki merkez çok beğendiği koleksiyonumuzu İngiltere’de satmak istiyor.
/images/100/0x0/55eac2b3f018fbb8f894f98d

109 yıllık İngiliz Austin Reed’de Türk tasarımcı izleri olacak.
- Dünyadaki koleksiyonları çok iyi izliyoruz. Koleksiyon gelişiminde çok iyiyiz. Elimizdeki know-how ve tecrübeyi aktardık. Kalıplar, formlar, kullanılan malzemelerin kalitesi... Her şey çok iyi oturdu. İngilizler de bunu gördü. Bizim parçalara hayran kaldılar.

İran’dan teklif geldi

Austin Reed için mağaza planlarınız var mı?

- İki konsept mağaza planladık. Birini açtık. YKM ve Boyner’lerde de satılıyor. Anadolu’da yaklaşık 20’ye yakın iyi noktada satıyoruz. Toplam’da 2 mağaza ve seçtiğimiz 35 noktada satılacak. Çok dengeli ve kontrollü gitmekten yanayız.

Neden ağırdan gitmeyi tercih ediyorsunuz?
- Markayı koşturup, yormak istemiyoruz. Ama çevre ülkelerden ilgi çok. Onları değerlendiriyoruz. İran’dan çok ilgi var. Büyük bir satınalma grubu geldi. Yüklüce sipariş verdi. Orada marka kimliğini koruyarak bir yapılandırmayla çok ilgililer. Ayrıca Azerbaycan da çok ilgili.

Kültür merkezi açıyor

Kültür ve sanatla ilgili büyük bir projeniz olduğunu duyduk. Nedir o?
- Bizim Tünel’deki binamızın arkasında bir bina daha var. Orayı konser ve sergi salonlarının olduğu büyük bir kültür merkezi yapacağız. 1.500 metrekare bir alan ve konsept mağazalar yer alacak. New York’taki Metropolitan Museum’un (müze) satış haklarını aldık. Sanatçıların onlar için yaptığı ürünleri satacağız. Bunlar küçük obje, fincan, t-shirt, kitap ayracı olabilir. İki yıl içinde açılacak kültür merkezi bina hariç 2-3 milyon dolarlık bir yatırım.

Duşta iş düşünmeye başlarım

Sabah 07.00’de uyanırım
Duşla birlikte iş düşünmeye başlarım.
08.00 gibi işte olurum.
Benimki tamamen iş fokuslu bir sabah.
Güne 15 dakika geç başlasam pek çok şey kaçırdığımı düşünürüm.
Kritik konuları kesinlikle sabah ele alırım.

Mayomu yanımda taşırım

Türkiye’de çok sevdiğim yerler var.
Assos bölgesinin bir köyünde evim var. Sessizliği ve doğallığı beni dinlendiriyor.
Çok iş seyahatim oluyor, onları uzatıp ya da iş arasında vakit yaratıp yeni mekanlar görmeye, güncel sanat sergilerini yakalamaya çalışırım.
Çok yoğun çalıştığımdan planlı tatil yapamıyorum.
10 gün tatile gideyim, yüzeyim, güneşleneyim anlayışım yok.
Mayom her seyahatimde yanımdadır. Fırsat bulursam yüzerim.
Esnek yaşam biçimimde esnek tatil anlayışı benimsiyorum.

Uzakdoğu mutfağına ilgim var

İştahım genel olarak açıktır, değişik lezzetleri denerim.
Meyve, sebzeyi, balığı mevsiminde tüketmeye özen gösteririm.
İşlenmemiş gıdaları tercih ediyorum.
Beslenme şekli olarak makrobiotik diyet.
Dengeli kahvaltı, iyi öğle yemeği ve dikkatli akşam yemeği.
Tüm dünya mutfaklarını sevmekle birlikte, Uzakdoğu mutfaklarına özel bir ilgim var.
Gittiğim diğer ülkelerde özellikle yerel yiyecek ve içeceklere yönelirim.
Özgünlük isterim.
Yerel ve konusunda uzman restoranları severim.
Gittiğim mekanlara hem estetik açıdan hem de hijyen açısından dikkat ederim.

Kuzey cazına düşkünüm

Güncel sanat olaylarını takip ederim.
Müzik önemlidir benim için. Klasik müzik, caz ve özellikle Kuzey cazına düşkünüm.
Her türlü sanatsal, özellikle tasarım ve mimari ile ilgili yayınları takip etmeyi seviyorum.
Kültür-sanata çok ilgim var. Elimden geldiğince de desteklerim.
Yurtdışında da Türkiye’de de etkinlikleri takip ederim.
Dot tiyatrosunun ana sponsoruyuz.

Akbilim var metro kullanırım

Otomobillere çok özel bir ilgim yok. Çok vaktim de yok.
Şirket için kullanılan Volvo station vagon bir aracım var.
Aracın emisyon salınımı az olanlarını tercih ederim.
Sadece tasarımı önemlidir, motor falan anlamam.
Hafta sonları kullandığım cabrio bir otomobilim daha var.
Akbil sahibiyim, sık sık metro kullanır, vakit kazanırım.

Aşırılığı sevmem

Zayıflamak değil sağlıklı ve zinde olmak için spor yaparım
Aşırı yemek yiyip aşırı spor yapmayı çok yanlış bulurum. Dengeye inanırım.
Haftanın birkaç günü pilates ve çeşitli fiziksel egzersizler içeren spor yaparım.
Çok aktif yaşarım. Sürekli hareket halindeyim.

Toplantı 30 dakikayı geçmemeli

Hızlı ve sonuca yönelik toplantı anlayışım var.
Sabahları yaparız. Konulu ve net olmalı
30-40 dakikayı geçmez, eğer geçiyorsa verimsiz ve vakit kaybı demektir.
Sürekli tahtaya yazarak, görsel materyaller de kullanarak toplantı yaparız
Uzun sözlü toplantıya dayanamam.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!