Editör

Güncelleme Tarihi:

Editör
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2006 00:00

İstanbul okulları astronomi için buluştu

Astronomi ve uzay bilimlerine dair çalışma yürüten okul ve öğrenciler İstanbul Okulları Astronomi Buluşması ile Yüzyıl Işıl Okulları’nda bir araya geldi. İki yıldır bünyesindeki YIEV Nahum Gözlem Evi ile ulusal ve uluslararası astronomi projelerine ev sahipliği yapan Yüzyıl Işıl Okulları’nda yapılan çalışmada gençler astronomi ile ilgili sunumlarını yaptılar. Buluşma hep birlikte yapılan gece gözlemi ile tamamlandı. İstanbul Okulları Astronomi Buluşması’na bu yıl 10 okuldan 120 öğrenci katıldı.

Katılan okullar ve sunumları:

TEV İnanç Türkeş Lisesi / "29 Mart Güneş Tutulması"

Irmak Okulları / "Uzayda Vücudumuzda Meydana Gelen Değişimler"

HEV Kemerköy Okulları / "29 Mart Güneş Tutulması Gözlemlerimiz"

Yüzyıl Işıl Okulları / "Uzay Araştırmaları" ve "Galileo’yu Anlamak"

Enka Okulları / "Güneş Tutulmaları"

Eyüboğlu Okulları / "Güneş Lekelerinin Yüzey Alanlarının İncelenmesi"

İstek Belde Lisesi / "Geçmişten Günümüze Astronomi"

TEV İnanç Türkeş Lisesi / "Yıldız Sıcaklıkları Tespiti"

Robert Kolej / "NASA Space Settlement Design Contest"

İstanbul Okulları Astronomi Buluşması’nın onur konuğu ise Prof. Arsev Eraslan oldu. Ay’a giden Apollo’nun yazılımlarını oluşturan ekipte görev yapmış olan Eraslan, NASA’da uzun yıllar çalıştı. 1959'da ABD'ye makine mühendisi olarak giden ve orada hava uzay mühendisliği doktorasını yaptıktan sonra NASA'da çalışmaya başlayan Eraslan şu anda Boğaziçi Üniversitesi’nde çalışmalarına devam ediyor.

Yüzyıl Işıl Okulları kurduğu gözlemevi ile okul öncesinden liseye çocukları uzayla tanıştırıyor. Gözlemevi sayesinde öğrenciler derslerinde teorik olarak inceledikleri konuları birebir gözlemleme şansına sahip oluyor. Özellikle anaokulundaki 4-6 yaş grubu öğrencilerinin uzay, zaman, mekan kavramlarının gelişmesinde etkili olan gözlemevinde öğrenciler uzay, gezegenler ve güneş, mevsimler, şekilleri tanıma gibi konularda çalışma imkanına sahip oluyor.

Nahum ailesinin bağışı ile yapılan YIEV Nahum Gözlemevi, faaliyete geçmesi ile 12' 6" çapındaki kubbesi, 14" çapındaki teleskobu ile özel sektörün en büyük gözlemevi. Gözlemevinin şehir merkezinden ve ışıklarından uzaklığı nedeniyle daha sağlıklı gözlem yapışabilmesi bu konuda emsallerine göre önemli bir avantaj sağlamakta.

TÜBA Sosyal Bilimler Ödüllerini kazananlar belirlendi

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından, sosyal bilimlerde faaliyet gösteren Türkiye Cumhuriyeti uyruklu bilim insanlarının üstün nitelikli çalışma ve hizmetlerini değerlendirmek, kamuoyuna duyurmak ve teşvik etmek amacıyla 1995 yılında başlatılan "TÜBA Sosyal Bilimlerde Bilim, Hizmet ve Teşvik Ödülleri"nin 2006 yılı sahipleri belli oldu.

Türkiye Bilimler Akademisi Konseyi, ödüle aday gösterilen bilim insanları arasında gerekli değerlendirmeyi yapmak üzere oluşturduğu Ödül Komisyonu'nun bu konudaki incelemelerini ve önerilerini de dikkate alarak, 2006 yılı Bilim Ödülleri'nin MIT (ABD) Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. K. Daron Acemoğlu ve Federal Almanya Bamberg Otto Friedrich Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Semih Tezcan'a; Hizmet Ödülü'nün Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi eski dekanı Prof. Dr. Ercüment Kuran'a ve Teşvik Ödüllerinin de Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeynep Akşin Karaesmen, İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. İpek Özkal Sanver ve Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Arzu Wasti'ye verilmesini kararlaştırdı.

Prof.Dr. K. Daron Acemoğlu'na, "Avrupa sömürge yönetimlerinin farklı ülkelerde oluşturdukları kurumların uzun dönemli etkileri örneğinden yola çıkarak, iktisadi gelişme ve büyüme sürecinde kurumların rolü üzerine yaptığı kuramsal ve ampirik katkılar" nedeniyle Bilim Ödülü;

Prof.Dr. Semih Tezcan'a, "Türk dili ve bu dil içindeki tarihi Türk lehçelerinin yalnız biri ve belirli bir dönemi üzerinde değil, Göktürk ve Uygur dönemlerinden başlayarak zamanımıza kadar bütün Türk lehçeleri üzerinde kitap ve makale olarak dünyaca kabul edilmiş araştırmalar ve metinler yayımlaması; bu alanda çalışan uluslararası bilim adamlarının yayınlarına katkılarda bulunması; ayrıca Türk dilinin problematikleri ve çözüm yolları üzerindeki uluslararası katkıları" nedeniyle Bilim Ödülü;

Prof.Dr. Ercüment Kuran'a, "Yurt içinde ve dışında, ciddi araştırma ve yayınlarıyla tanınıyor olması, 1971 yılında Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü’nü ve 1982 yılında aynı üniversitenin Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü'nü kurması, her iki enstitüde seçip yetiştirdiği genç bilim insanlarının gelişmesine örnek olan bağımsız kişiliği, davranış ve hizmetleri" nedeniyle Hizmet Ödülü;

Yrd.Doç.Dr. Zeynep Akşin Karaesmen'e, "Çağrı merkezi sistemlerinin tasarım ve yönetimlerini konu alan rassal modellerin genişletilmesine ve çözümlemesine yaptığı katkılar" nedeniyle Teşvik Ödülü;

Yrd.Doç.Dr. İpek Özkal Sanver'e, "Eşleşme probleminin çözümlemesine yaptığı katkılar" nedeniyle Teşvik Ödülü;

Doç.Dr. Arzu Wasti'ye, "Cinsel taciz ve örgüte bağlılık konusundaki çalışmalara getirdiği kültürel boyut ve örgütsel davranış literatürüne yaptığı kuramsal ve ampirik katkılar" nedeniyle Teşvik Ödülü verilmesi, oy birliğiyle uygun bulundu.

2006 Yılı Bilim, Hizmet ve Teşvik Ödülleri birer plaket, berat ve para ödülünden oluşmaktadır. Ödüller, 2 Haziran 2006 Cuma günü, Ankara'da düzenlenecek Akademi Günü'nde takdim edilecektir.

Boşa giden yıllar

Neden hep "düne yönelik ve dünden kalan" politikalar bize, ülkemize yön veriyor, Çünkü, dünyanın bilimsel-teknolojik ve ekonomik sistem olarak ana eğilimleri gözler önüne seriyor. Bu gelişimi kavrayamayan, bu gidişin dışında kalmamak için gerekli önlemleri almayan ülkelerin vay haline!.. Herşey buna işaret ediyor..

Biz bilimsel ve teknolojik gelişmeleri izleyen insanlar olarak bunun çok ayırdındayız; dergimizde ve bu köşede, geride bıraktığımız iki yılı aşkın süre boyunca bilim ve teknolojinin dünyayı nasıl yönlendirici bir niteliğe büründüğünü dile getirmeye çalışıyoruz.

Küresel dünya giderek daha adaletsiz oluyor ve ülkeler arasında uçurumlar büyüyor. Harvardlı profesör Juan Enriquez "Gelecek Peşinizde" kitabında diyor ki, 1750 yılında en zengin ile en yoksul arasındaki fark 5/1 idi, bugün ise bu fark 390/1’e çıktı. Yani, zengin ülkedeki insanın ürettiğiyle, en yoksul ülkedeki insanın ürettiği arasındaki fark 390’a 1 oldu.

Neden? Çünkü günümüzde varlık üretmenin yolu yordamı çok değişti; artık eski üretim yöntemleriyle bir ülkeyi ayakta tutmak zor.

"Tarihi, kültürü, soyu çok parlak; ancak yurttaşlarının üretimini kat kat arttırmayı başaramayan ülkeler çok yoksullaştılar".

Acaba son 50 yılda bunca yeni ülkenin kurulmasının nedeni bu değil mi? Zenginlik ve varlık üretemeyip rekabet edemeyen ülkeler "doğurgan" olmuyorlar mı? Sovyetler Birliği’nden kaç ülke doğdu?

Dünya tarihi, imparatorluklar, zengin ve soylu ülkeler mezarlıklarıyla dolu!

Bilim ve teknoloji üretmeyen, bilişim ve genetik devrimlerini yakalayamyan ülkelerle, zengin ülkeler arasındaki fark gidierek daha açılacak.

Günümüzde üretkenliğin, zenginliğin sihirli adı, bilim ve özellikle teknoloji üretmektir.

Bilgi imparatorlukları, teknoloji ve bilim üretimi, bilgi, bilim ve teknoloji satışı, zenginlik üretiyor. Başka bir şey değil...

* * *

Gelecek cumartesiye kadar sevgi ve dostlukla...

Editör
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!