Demirören’in çakma mektupları

Güncelleme Tarihi:

Demirören’in çakma mektupları
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2008 12:06

Yeni vezir sadaret mührünü devralırken kendisinden önceki vezir de darağacına gidiyormuş. Darağacına giden vezir yeni gelene üç kapalı zarf vermiş ve “başın her sıkıştığında bir tanesini aç oku” deyip kelleyi cellada teslim etmiş.

Haberin Devamı

Gülşah Erkaya yazıyor

Yeni vezir bir süre görev yaptıktan sonra sıkıştığı bir yerde ilk mektubu açmış: “Senden öncekileri suçla” yazıyormuş. Bu taktikle bir süre idare eden vezir, suçlayacak kimse kalmayınca ikinci mektubu açmış: “Kendi ekibini suçla” yazıyormuş. Taktiği uygulayıp kendi ekibinden epey kelle alan vezir, etrafında alacak kelle kalmayınca son mektubu da açmak zorunda kalmış. “ÜÇ MEKTUP HAZIRLA” yazıyormuş...

Demirören Beşiktaş’ın başına geldiğinde cebinde ne kadar çok mektup varmış meğer. Aç, aç bitmedi. Üstelik mektupların düzeyi de gün geçtikçe düşüyor. Sanırım bunlar çakma mektup. Biri bizi kekliyor ama anlayamadık...

Haberin Devamı

Adamdaki mektuplarda sıra, hiyerarşi, sevgi, saygı ve ‘ille de bu son’ kavramı yok. Kendi yazdığı mektupları açıp, önüne gelene sallıyor. Kime ve neye ne kadar zarar verdiği umurunda değil. Yeterki günü kurtarsın...

Öncekileri suçladı, yanındakileri suçladı, takımı suçladı, teknik yönetimleri suçladı, taraftarı suçladı, özelinden geneline menejerleri suçladı, rakipleri suçladı, hakemleri suçladı, Sarvan’ı suçladı, basını suçladı... Suçladı da suçladı... Bitmedi bir türlü mektuplar...

Hayır işin ilginç tarafı Demirören bu sabah kalkıp “Yahu mektuplar bitmiş, oturup benden sonra geleceklere mektup yazayım” dese en az üç sene bekleriz mektup yazmayı bitirmesi için... Bir adamda bu kadar çok mektup mu olurmuş?

Gerçi adam ne yapsın, bizim piyasada, “Bana sallamadın başkan. Bak benim mektubu açmadan gidersen hatırım kalır vallahi” diyerek kaşınan o kadar çok kişi ve kurum var ki… Ne mektuplar biter, ne Demirören gider.

GAZİANTEPSPOR LINCOLN’Ü, SİVASSPOR C. RONALDO’YU ALIYOR...

Sanırım... Yoksa neden Tabata’yı ve Mehmet Yıldız’ı satmaya kalksınlar ki? Hadi sezon sonu olsa anlarım ama, sezon ortasında, her iki kulübün de hedefleri varken, en faydalı futbolcularını neden satsınlar ki? Bence satmazlar.

Satarlarsa hiç boş yere çıkıp “Bizi şampiyon yapmazlar zaten” nutukları atmasınlar. Hem taraftar ne diyor? “Tabata’yı satanı biz de satarız”... Sivas’taki sesler buradan duyulmuyor ama orada da taraftar aynı şeyi Yıldız için söylüyordur sanırım. Üstelik Tabata’nın bonservis konusu çok karışık. Yarısı Gaziantepspor’un, yarısı ise ismi açıklanmayan bir özel ve yabancı şirketin. Bu konudaki karmaşayı Gaziantep yönetimine defalarca sorduk, sordular... Yöneticilerimiz o kadar güzel bir karmaşıklıkla anlattılar ki, hala anlayamadık işin aslını...

Haberin Devamı

Ancak kesin olan bir şey var ki Anadolu kulüplerini yönetenlerin cebinde Demirören’de olduğu kadar çok mektup yok. Kimsenin Anadolu taraftarının başarı özlemi, açlığı ve isteği ile oynamaya da hakkı yok.

Gaziantep Büyükşehir Belediyespor’un Onursal Başkanı Asım Güzelbey, eskinin mirasını yiyerek yaşayanlar için yine eskilerden güzel bir kıssa vermişti: “On dönüm bostan, yan gel yat Osman”...

Başkanın da dediği gibi yok öyle yan gelip yatmak. Olanı ve parlayanı satmak. Günü kurtarmak. Bostanı ille de satacaksan hasat mevsiminden sonra satacaksın. Ekip, sulayıp, çapalayıp tam meyve alacağın zaman satarsan olmaz, değil mi Erman hocam.

Erman Hocamızı da tatilde rahatsız ettik ama bu alıp satma ve bostan mevzularını O çok güzel anlatıyor. Tabi ki anlayana...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!