Büyük ihanet

Güncelleme Tarihi:

Büyük ihanet
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 1997 00:00

Turgay ŞEREN
Haberin Devamı

Fatih Terim, G.Saray'ı bu çukurdan nasıl kurtarırım düşüncesiyle gecesini gündüzüne katıyor. Ne bekliyor? Bugüne kadar dostluk gösterdiği, iyilik yaptığı, Türk futboluna kazandırdığı futbolcuların bir gün ona vefa borçları olduğunu hatırlamalarını...

Galatasaray'da işler iyi gitmiyor. Bu doğru. Tabii ki, başarısızlıkta futbolcuların, teknik adamların rolü büyüktür. Aksine başarıda omuzlara alınacak ilk insan teknik direktördür ve sonra da futbolcuları.

Son Sparta Prag maçında Galatasaray takımını dikkatle izlediniz mi? Ben maçı önce çıplak gözle muhteşem statta izledim. Sonra da sabaha karşı saat 05.00'te evimde videodan maçın tümünü dikkatle, pozisyonları ileri, geri alarak izledim, izledim ve izledim...

Galatasaray oyuna çok iyi başladı. Fatih Terim fevkalade bir oyun planıyla sahaya çıktı. Oluşturduğu kadro da mükemmeldi. Ama tek eksiği vardı. Futbolcularına çok fazla güvenmek ve onlardan haklı olarak vefa beklemek. En azından Fatih Terim Galatasaray'da bugün oynayan yabancı ve Türk futbolcularına sarı kırmızılı forma altında gösterdiği yakınlığı, dostluğu unutmazlar diye düşünmüş olmalı. Eğer böyle düşündüyse de haklıdır. Neden haklıdır onu izah edeyim.

YAZIKLAR OLSUN

Kalecimiz Volkan, yalnız Gençlerbirliği maçında değil, Galatasaray'ın yediği her golde hatası var. Fatih ona sahip çıktı, Sparta Prag maçında oynattı. İlk gol içler acısı. İkinci golde ayakta dursa belki top kafasına çarpacak. Aut çizgisinden adam vurdu, gol oldu. Gelelim Vedat'a... Vedat'ı ben hiç tanımazdım. Karabükspor 2.Ligde iken Fatih onu defalarca izlemiş, izletmiş. Ve onu oradan aldı, Türk Milli Takımı'nın stoperi olarak dikti. İngiltere'de herkesin hayretler içinde kaldığı bir futbol ortaya koydu Vedat. Önce herkes Fatih'i alkışladı, sonra da Vedat'ı. Yani Vedat'ı Türk futboluna Fatih hediye etti. Peki Vedat ne yaptı? Galatasaray'a geldiğinden beri Fatih'i sırtından bıçakladı. Ben görmedim, söylendiğine göre çok kötü bir özel hayatı varmış. Bu kötü hayat tabii ki sahaya da yansır. Iska geçti, Galatasaray gol yedi. Faullü rakibine girdi sarı kartlar aldı, kırmızı karta dönüştü. Pragda 2 dakika içerisinde, Galatasaray'ın toparlanıp, 1-0 yenilgiden bile maçı kurtaracağı düşünülürken, kırmızı kartı gördü, çıktı dışarı. Vedat, tabii ki Galatasaray için oynayacak. Ama kafasını yastığa koyduğu an Fatih'in ona yaptıklarını bir düşünsün, bir de kendi vefası aklına gelsin. Yüzü varsa kızaracak tabii. Vedat, Karabükspor'da iken de disiplinsizmiş. Bir gece belediye başkanı kampı basmış. Vedat'ı ve arkadaşını çok çirkin vaziyette yakalamış. Ama Galatasaray'a gidiyor diye sesini çıkartmamış.

SAMAN ALEVİ GİBİ

Gelelim Tugay'a... Geçen gün okumuşsunuzdur, Mustafa Denizli bana, bir Milli Takım oyuncusu için aynen şu sözleri söylemişti. Ben de yazmıştım. ‘‘Turgay ağabey’’ demişti, ‘‘Bir futbolcuyu yedek soydum, bir de yanıma baktım bu futbolcu tribüne karısının yanına çıkmış.’’ İsim söylememişti. Merak ettim, araştırdım. Bu bizim Tugay'mış. Pekii bu nasıl şey Tugay? Sen Türkiye'nin en gözde futbolcularından birisin. En azından öyle görülüyorsun. Bu umursamazlığın neyle izah edilir. Prag maçında bir tek güzel hareketin var. İlk yarıda Hagi'ye nefis bir pas attın, o kadar.

Gelelim Hagi'ye... Hagi bu pasa koşamadı bile. Hagi'li Galatasaray ne yazık ki bütün Avrupa Kupası maçları ve Türkiye'deki büyük maçları oynarken 10 kişi ile sahaya çıkıyor. Prag maçında Fatih onu 15. dakikada oyundan çıkarmalıydı. Onun herhalde futbol geçmişine saygısı Fatih'i frenlemiş olmalı. Fatih, Hagi'ye bu sevgiyi, saygıyı gösteriyor da, Hagi, Fatih ve Galatasaray için ne yapıyor? Size söyleyeyim, hiçbir şey. Karşısında gözüne kestirdiği bir rakip ve takım varsa, şöyle bir parlıyor, saman alevi gibi, sonra ara ki bulasın.

K.Hakan da Fatih'in yok olmak üzereyken, Türk futboluna hediye ettiği bir sol kanat oyuncusu. Ama ne yazık ki, onun da ne Fatih'e, ne Galatasaray'a vefa borcu yokmuş. Çarşamba gecesi göz göre göre gitti, rakibine tekmeyi bastı. Daha önce hakeme saldırdı. Rakibine gitti, eliyle koluyla bir şeyler yaptı. Adeta sahadan atılmak istedi ve atıldı da.

İlie için Galatasaray Asbaşkanı Özhan Canaydın bana aynen şu sözleri söylemişti: ‘‘Turgay ağabey, İlie'yi biz 15 milyon dolara satarız, Galatasaray'ın borcunu öderiz.’’ Şimdi Özhan kardeşimize sormak lazım, yine aynı fikirde mi? Peki ne oldu bu İlie? Popescu için hep yazdım. Galatasaray'ın ihtiyacı olan oyuncu değil. Filipescu'nun yerinde de Galatasaray'ın elinde az da olsa Fatih'i ve Galatasaray'ı unutmayan oyuncular var, Ümit gibi. Çıkar, aslanlar gibi oynar.

KİM HATIRLAYACAK?

Gelelim B.Hakan'a... B.Hakan'ı yok olurken geçtiğimiz yıl göğsünü siper edip, tekrar Türk futboluna kazandıran kim? Fatih değil mi? Prag karşısında ilk kez onu yedeğe aldı. Hem de haklı olarak. Hakan'da bir karış surat. Rakip stoper Galatasaray kalesinde korner oluyor, gidiyor, Fatih kenardan bağırıyor, Hakan sırtını çeviriyor. Fatih'i duymamak için.

Şimdi siz Fatih'in yerinde olun, bu futbolculara yaptıklarınızın karşısında size yapılanların bir muhasebesini yapın, herhalde tımarhaneye gidersiniz. Fatih, 10 gündür kampta gece gündüz Galatasaray'ı nasıl bu çukurdan çıkarırım düşüncesiyle yatıyor beyler. Evinden, çocuklarından uzak. Ne bekliyor? Bugüne kadar dostluk gösterdiği, iyilik yaptığı, Türk futboluna kazandırdığı futbolcuların bir gün ona vefa borçları olduğunu hatırlamalarını. Ama nerede, kim hatırlayacak. Kim isterse varım. Sparta Prag-Galatasaray maçını videodan onlarla izlerim. 35 dakika Galatasaray üç net gol pozisyonu yakaladı. Galatasaray, Sparta Prag'ı kendi yarı sahasına hapsetti. Tam maçı kazanacakken, bir enayi gol yedi. Arkadan Vedat'ın, K.Hakan'ın ihanetleri eklendi. Daha sonra da zaten Hagi ile Popescu ile başlayan Galatasaray eksikti. Sahada 6-7 kişiyle 11 Sparta Praglı ile mücadele etmek zorunda kaldı. Ve de yenildi. Şimdi sorarım size. Hanginiz Terim'in yerinde olmak istersiniz?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!