Bir Beyoğlu düşü...

Güncelleme Tarihi:

Bir Beyoğlu düşü...
Oluşturulma Tarihi: Nisan 16, 1999 00:00

Haberin Devamı

Yetmiş yıllık bir Beyoğlulu. Küçük çırak Vitali, o sokaklarda dev Vakko'yu yarattı. Beyoğlu ona cömertti, o Beyoğlu'na müteşekkir. Yıkıma, çürümeye, yozlaşmaya savaş açtı. Herkesi taktı peşine.

İşte bir idealin öyküsü. Káh hüzünlü, káh umutlu...

Herkes için anlamı farklı. Sevgilimizle el ele tutuştuğumuz ilk yer. Dostlarımızla haftanın bir günü demlendiğimiz meyhane. Büyükannemiz kumaşını, şapkasını oradan alırdı. Sinemalarda buluşurduk farklı geçmişlerin insanları. Çıkışta da kapağı muhallebiciye atardık. Hafta sonu ailece dansa gidilirdi. Çocuklar ne severdi tramvaya binmeyi. Bir yaşamdı Beyoğlu. 1850'lerden bugünlere taşınan. Yandı, yozlaştı, kirlendi ama yıkılmadı. Beyoğlu sevdalıları çok. Ama bir tanesi var ki tam bir misyoner. Vitali Hakko. 70 yıllık bir Beyoğlulu.

Onunki garip bir tutku. Anlamak çok kolay değil. Belki ilk girişimcilik denemesi 'sinema' olduğundan. Oysa o tarihte henüz 7 yaşlarında. Belki canlı cansız herşeyi süsleme merakından. Belki de ona bugünkü varlığını veren Vakko'dan.

Kolay değil ki güzelliklerin yok oluşuna kayıtsız kalabilmek. Hem de ona bu kadar borçlu iken...

Hakko Ailesi'nin Beyoğlu macerası başladığında yıl 1929. Aile Yedikule'den Kuledibi'ne taşınıyor. Cumhuriyet'in ilk yılları azınlıklar için de kolay değil. Baba Hakko almış başını Ayancık'a gitmiş. Bir daha dönmemek üzere. Vitali Hakko 16’sında. Üç yıl öncesinde Mahmutpaşa'da çırak. Oradan Sultanhamam'a transfer. Ardından Kapalıçarşı günleri. Kupidis mağazasının vitrini dillerde. Vitrini yapan tabiki Vitali.

Artık kendi işini kurmanın zamanı. Canhıraş bir gayretle açılan Şen Şapka. Bugünkü Vakko'nun anası. 30'lardan 40'ların başına kadar iyi günler. Kötüleri getirense İkinci Dünya Savaşı. Türkiye dışında kalsa da...

Savaş kıtlık yaratıyor, kıtlık karaborsa. Taşrada üretim yapan büyük arazi sahipleri palazlanıyor. Paralarını harcayacakları tek yer İstanbul. Eğlence ve alışveriş merkezi ise Beyoğlu.

40'ların kara lekesi Varlık Vergisi. Gayrimüslimlere vuran piyango, servetlerinin yarısı. Hakko'nun imdadına yetişense bir müslüman; Hacıbaba. 1948'de ilk görüşte aşık olduğu Ketty'le evlilik. İki yıl sonra Sima, beş yıl sonra Cem.

Şapka son dönemlerinde, yeni gözde eşarp. Vakko kuruluyor. İlk Vakko Mısırçarşısı'nda, ilk emprime atölyesi Kurtuluş'ta. Hakko sürekli işte. Ailece tek lüksleri pazarları Beyoğlu'nda sinema.

Ve büyük karar. Beyoğlu'nda bir mağaza. Hayal gibi bir şey. İmkansız bir aşkta mutlu son gibi. Hakko 49 yaşında. İş yaşamında 33'üncü yılı. Peki neden bu bekleyiş? Hakko'nun yanıtı basit: ‘Beyoğlu'na gelmek kolay değildir. Yavaş yavaş, sağlam adımlarla gelinir.’

1962'de açılış. Vakko hem sükseli, hem bereketli. Merter'deki fabrikayı, Ankara ve İstanbul mağazalarını ona borçlular. Hatta 12 Vakko, 12 Vakkorama mağazasını da öyle.

Yıl 1980, 12 Eylül askeri darbesi. Hakko 67'sinde. Beyoğlu kötü günlerinde. Yolda yürümek bile cesaret işi. Batakhaneler dizboyu, alışveriş kültürü sürünmede. Büyük mağazalar teker teker Beyoğlu'nu terkediyor. Vakko dışında!... Sıkıyönetim komutanı ve belediye başkanıyla görüşüyor. İlk çalışmalar başlıyor. Beş yıl sonra Beyoğlu Güzelleştirme ve Koruma Derneği kuruluyor. İş adamları, öğretim üyeleri, bürokratlar, sanatçılar, hatta ev kadınları güçbirliğinde. Hakko'ya göre 'Beyoğlu metamorfoza uğruyor'.

İstiklal Caddesi boyunca altı yeni sanatevi açılıyor. Bakımsızlıktan harabe olmuş boş evlerden üçü Hazine'ye devrediliyor. Sinema Günleri'nin adresi Beyoğlu. Modern barların, kafelerin, kitapçıların açılmasında emekleri büyük.

Beyoğlu, Hakko'nun ideali. Geride bırakılacak tek şeyin aile olmadığı görüşünde. ‘Biz hayatımızın en güzel günlerini Beyoğlu'nda görmeye başladık’ diyor. O mağazaya gelen müşteriye minnet borçlu. Onlar da Beyoğlu gibi; vefalı.

Heyecanla İstanbul'un yeni belediye başkanını bekliyor. Çünkü dernek olarak ilk haftasında kapısını çalacaklar. Ona hayır demek mümkün mü? Pek değil. Çünkü haksız şeyler değil istedikleri. Hakko'nun 'alnı açık'.

Konuşmamız öncesinde notlar almış. Vefası yalnızca Beyoğlu'na değil ya. Sinemayı tekrar canlı haline getiren sanatçılara teşekkür etmek istiyor. Bilhassa Eşkîya, Hamam filmini yapanlara. Ve bazı insanlara. Atilla Dorsay, Şakir Eczacıbaşı, Onat Kutlar, Hülya Uçaner, Giovanni Scognamillo, Pekin Teksoy, Sungu Çapan, Hülya Koçyiğit... Liste uzuyor.

Hakko bugün 86 yaşında, hálá işinin başında. Merter fabrikasında yaptığımız görüşme öncesinde pazarlık yapmıştık. Koca yaşam için '40 dakika'. Ne kadar mı sürdü? Taksim-Tünel arasında 150 yıllık bir Beyoğlu düşü kadar...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!