Araştırma Dünyasından

Güncelleme Tarihi:

Araştırma Dünyasından
Oluşturulma Tarihi: Ekim 07, 2006 00:00

"Kiralık babalar"la ilgili sonuçlar açıklandı

Farelerin erbezinde olgunlaşan sıçan spermleriyle, bilim adamları sıçan yavruları üretmeye başardılar. Farklı türden bir kiralık babadan "dünyaya gelen" sıçan yavrusu da üreme yetisine sahip. Kyoto Üniversitesi’nde Takashi Shinoharavon ile birlikte çalışan araştırmacılar, farelere, sıçanlardan aldıkları sperma kök hücreleri aşılamışlar.

Kök hücreler, daha önce genetik değişimden geçirilen ve hücreleri UV ışığının etkisiyle ışıldayan protein oluşturan farelere aitti. Hücreler, spermleri bulunmayan farelerin erbezine aşılanmış. Burada olgunlaşan sperma hücreleri dört ila sekiz ay sonra alınmış. Işıldayan proteinler sayesinde bilim adamları sıçan hücrelerini farenin dokusundan kolayca ayırt edebilmişler. Spermler, sıçanların yumurta hücrelerine ya doğrudan doğruya ya da sıvı azotta dondurulduktan sonra aşılanmış.

Yapay olarak döllendirilen yumurta hücreleri daha sonra dişi sıçanlara aktarılmış Döllenmiş 339 yumurta hücresinden 90’ı kiralık annenin ana rahminde yuvalandıktan sonra 15 sıçan yavrusu gelmiş dünyaya.

Japon bilim adamlarının Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde belirttikleri gibi, tüm yavrular derin dondurulmuş spermlerle üretilmiş. Derin dondurma sırasında daha az sperma hücresinin öldüğünü sanıyoruz diyor araştırmacılar. Ancak dondurulan hücrelerde ne gibi avantajların bulunduğu daha ayrıntılı bir şekilde araştırılacak. Spermlerin yabancı dokuda da gelişebileceği yıllar önce kanıtlanmıştı, fakat Japon bilim adamları şimdi üreme yetisinin kalıcı olduğunu da göstererek önemli bir adım attılar.

Ramses II çöle geri döndü!

Ramses II’ye ait dev bir heykel, 51 yıl Kahire’de sergilendikten sonra yeniden çöle götürüldü. Yaklaşık olarak 3200 yıllık kırmızı granit heykel kaplumbağa hızıyla Kahire’den çıkarılırken, ilginç bir manzara oluştu. On bir metre yükseklikteki firavun heykelinin yolculuğu hasarsız atlatabileceğini görmek için, Mısır Eski Eserler Dairesi bir replika ile test yolculuğu gerçekleştirdi. Ramses II’nın Gize yolculuğu on saat kadar sürdü.

Mısırlı yetkililer altı yıl boyu Kahire’de egzoz ve metronun üzerinde bulunan caddenin sarsılmasından hasar gören heykelin taşınıp taşınmaması üzerinde altı yıl tartıştılar. Heykel şimdi piramidin önünde duruyor.

1882 yılında Memphis’teki Ptah tapınağında bulunan Ramses heykeli 1955’te Kahire’ye götürülerek restore edilmişti. Eski Mısır’ın en önemli firavunlarından biri olan Ramses II’den (İ.Ö 1279-1213), günümüze diğer tüm hükümdarlardan daha fazla heykel ve tapınak kalmıştır.

Protein ağırlıklı beslenme iştah kesiyor

Londra College Üniversitesi’nde Rachel Batterham yönetiminde çalışan bir grup araştırmacı, örneğin yağsız et, tofu, soya ve yumurta ağırlıklı bir diyetle, peptit YY (PYY) tokluk hormonunun daha fazla üretildiğini dolayısıyla da iştahı kestiğini saptadılar. Bilim adamları bu sonuca fareleri proteinli yemlerle besleyerek ulaşmışlar. Daha fazla PYY hormonu salgılayan fareler diğerlerine göre daha az kilo aldılar diyor araştırmacılar.

Sonuç, protein ağırlıklı diyetin daha çabuk doyurduğunu ve kilo vermek için daha uygun olduğuna dayanan teoriyi doğrulamakta. Bu teori 2002 yılında Nature dergisindeki bir araştırmada ele alınmıştı. Fakat kimi bilim adamları o zamanlar bu sonuçları kanıtlayamamışlardı.

Son araştırma Atkins diyetinin ektisini de açıklamakta diyor bilim adamları. Bu diyeti uygulayan birçok kişi kilo vermekte.Ancak bunun nedeni tam olarak bilinmiyordu. Bilim adamları şimdi uzun vadeli araştırmalarla protein ağırlıklı diyetin ne gibi sonuçlar doğurabileceğini araştıracaklar.

Beynimizde din bölgesi arayışı boş çıktı

Rahibelerle yapılan deneylerde, dini deneyimler sırasında çeşitli beyin bölgelerinin aynı zamanda etkinleştiği görüldü. Rahibeler dini deneyimler sırasında tek bir beyin bölgesiyle düşünmüyorlar. Beyinlerinde, örneğin duygulardan sorumlu beyin bölgesi de etkinleşmekte. Sonuç, 15 rahibeyi inceleyen Kanadalı bilim adamlarına ait. Rahibeler, Tanrıyla birleştiklerini hissettikleri zaman bilim adamları, beyin etkinliklerini fonksiyonel manyetik rezonans tomografisiyle incelemişler.

Bilim adamları rahibeleri, ibadet sırasında deneye ikna edemeyince, onlardan daha önceki deneyimlerini düşünmelerini istemişler. Bu durum güncel bir mistik deneyimle karşılaştırılabilir diyor araştırmacılar.

Kimi bilim adamları daha önceleri, dini tecrübelerden sorumlu olan bir beyin bölgesinin bulunabileceğini düşünmüşlerdi. Oysa fonksiyonel manyetik rezonans tomografisiyle yapılan son deneylerle, dini tecrübeler sırasında aynı zamanda çok sayıda beyin bölgesinin etkinleştiği anlaşılmış. Bu beyin bölgelerinin gündelik yaşam içindeki birçok davranış sırasında etkinleşenler olduğunu gören bilim adamları, beynimizde dini inanç bölgesi diye bir şey yok diyorlar.

Hawking, akıllı ve sosyal bir asistan arıyor

Ünlü fizikçi Stephan Hawking, ağır hastalığına rağmen mesleğini devam ettirebilmek için özel bir asistan arıyor. Cambridge Üniversitesi’nin bir dergisinde verilen ilana göre asistanın zeki ve sosyal olması ve sürücü ehliyetine sahip olması gerekiyor. Ayrıca tekerlekli sandalye üzerinde yaşayan fizikçi, sadece bilgisayarla iletişim kurabildiği için asistandan bilgisayar sistemi ve yedek parçalardan da anlaması bekleniyor. Asistan, fizikçinin bilimsel yazılarında yardımcı olabileceği gibi gezilerinde de ona arkadaşlık edecek. Asistana verilecek maaş yaklaşık olarak 34.574 Euro.

Manyetik alanlar Alzheimer hastalığına mı sebep oluyor?

İsviçreli bilim adamları, ülkelerindeki demir yollarında çalışan ve yoğun olarak manyetik alanların etkisinde kalan makinistlerin ve makasçıların Alzheimer hastalığına daha çok yakalandığını saptadılar. Bilim adamları İsviçre Demir Yollarında (SBB) çalışmış olan ve artık hayatlarını yitirmiş olan 5000 kişinin ölüm nedenini araştırınca, en çok makinistlerin Alzheimer hastalığına yakalandığını görmüşler. Bununla birlikte manyetik alanların Alzheimer riskini yükseltip yükseltmediği henüz kesin olarak bilinmemekte.

Bilim adamları diğer faktörlerin de önemli olabileceğini düşünüyorlar. Elektromanyetik alanların SBB’nin diğer çalışanlar ve yolcular üzerindeki herhangi bir etki yapmadığı söylenmekte. Kanser, demans ve Parkinson sendromu gibi hastalıklar ve manyetik alanlar arasında bir ilişki söz konusu değil. Araştırma çerçevesinde çalışma alanındaki elektromanyetik alanların varlığı dikkate alınarak toplam 5.413 kişinin verileri incelenmiş.

Virüsler, koyunların üremesinde etkili

Amerikalı bilim adamlarının son bir araştırmasıyla, kalıtımdaki "kaçak yolcuların", memelilerin üremesinde önemli bir rol oynadıkları anlaşıldı. Genetik kaçaklar olarak tanımlanan ve memelilerin kalıtımlarına milyonlarca yıl önce yerleşen endojen retrovirüsler, günümüzdeki memelilerde kuşaktan kuşağa geçiyor. Bilim adamlarının sonuçlarına göre bu kaçak yolculardan biri evrim sürecinde üreme için kaçınılmaz hale gelmiş. Devre dışı kaldığında embriyo koyunun ana rahminde "tutunamayarak" düşüyor.

Texas Üniversitesi’nden Thomas Spencer, daha önceki laboratuar çalışmalarında da endojen retrovirüslerin, koyun embriyolarının gelişiminde etkili olduğunu fark etmişti. Bunu daha yakından incelemek isteyen bilim adamı, gebe koyunların ana rahmine enJSRVs grubundaki retrovirüslerin etkinliğini durduran bir madde aşılamış. Bu şekilde plasentanın gelişimi durmuş ve embriyolar ana rahminde yuvalanamamışlar.

Endojen retrovirüsler ilk başta, enfeksiyonlarla hayvanların bedenlerine giren ve kalıtımlarını kurbanlarınkine işleyen normal virüslerdi diye açıklıyor bilim adamları. Ve virüsler hayvanların yumurta hücrelerini yakaladıkları taktirde kalıtım bilgileri ve retroviral kalıtım malzemesi yeni kuşaklara geçiyordu. Bu şekilde virüsler hayvanların kalıtımlarında korunagelmişler.

Günümüzdeki memelilerin kalıtımı % 8 ila 10 oranında endojen retrovirüsten oluşmakta. Bu virüslerden çoğunun halihazırdaki bilgilere göre bedende hiçbir fonksiyonu kalmamış. Diğerleri ise organizmayı bugün hala varolan hastalık etkenlerinden korumakta. Son olarak incelenen enJSRVs virüslerinin de dahil olduğu grup, zamanla bedende çok önemli görevler üstlenmiş diye açıklıyor bilim adamları.

Anlaşıldığı üzere koyunun kalıtımına yerleşen virüs, bedende bulunan proteinle aynı fonksiyona sahip bir protein üretiyordu. Daha etkili olan bu proteini taşıyan hayvanlar daha iyi üreyebildikleri için virüs DNA’sı iyice yayılmıştı. Günümüz koyunlarının kalıtımının her köşesinde enJSRV bulunmakta. Bundan sonraki çalışmalarda benzer bir retrovirüsün insanda da bulunup bulunmadığı araştırılacak. Böyle bir virüsün varlığı kısırlık tedavisinde yararlı olabilir diyor bilim adamları.

Boşluğa bakarak konsantre olmak

Bilim adamları konsantre olurken, başka insanların yüzüne bakılmamasını öneriyorlar. Boşluğa bakmak daha iyi düşünmemizi sağlıyor. İngiliz bilim adamları, problem çözerken diğer insanların yüzüne bakanların iyi konsantre olamadıklarını saptadılar. Özellikle de yüzlerdeki duygusal ifadeler dikkati dağıtıyor.

Araştırma çerçevesinde deneklerden yedişer adımlarla 100’den geriye doğru saymaları istenmiş. Bir grup karşısında oturan bir kişinin yüzüne bakarak, diğeri boşluğa bakarak saymış. Boşluğa bakarak sayanlar daha başarılı oldu diyor bilim adamları. Düşünen insanların karşılarında oturanlar stres yaratıyorlar. Özellikle de erkek denekler karşılarında kadın olduğu zaman çok zorlandılar diyor araştırmayı yöneten Gwyneth Doherty-Sneddon.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!