Türkiye ikinci vatanım

Güncelleme Tarihi:

Türkiye ikinci vatanım
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 23, 1999 00:00

Haberin Devamı

Donovan Bailey kariyerinde zirveye ulaşmasını ülkemize borçlu olduğunu söyledi

100 metrenin eski dünya rekortmeni ve olimpiyat şampiyonu Kanadalı sprinter, ‘‘1994'te Kanada federasyonu bana baskı yaptığında ‘Üzerime gelirseniz Türkiye'ye gider ve onlar adına yarışırım' dedim. Bu blöf değil gerçekti’’ dedi.

YIL 1994... Yer Kanada... ‘‘Benim bir vatanım daha var. Asıl sizler düşünün. Eğer daha fazla üzerime gelirseniz Türkiye'ye giderim. Ve bundan sonra pistlere ay-yıldızlı forma ile çıkarım.’’

100 metre olimpiyat şampiyonu ve eski dünya rekortmeni Donovan Bailey, Kanada Atletizm Federasyonu’na işte böyle rest çekiyordu...

7. Dünya Atletizm Şampiyonası'nın yapıldığı Sevilla kenti günlerdir, inanılmaz bir ‘‘Türkiye’’ sevgisi ile çalkalanıyordu. Türk delegasyonu, Türk atletleri ve basın mensupları adeta bir sevgi selinde boğuluyor.

Türkiye'nin yaşadığı 7.4 şiddetindeki deprem belli ki ülkemiz hakkındaki önyargıları da yerlebir etmişti.

BİZDEN BİRİ GİBİ

Ancak bir kişi vardı ki, onun hissettikleri çok farklıydı.

5 yıl önce, evet tam 5 yıl önce tanışmıştı ülkemizle... Belli ki, o gün neler hissetmişse bugün de aynı şeyleri düşünüyordu.

Bailey, Ercüment Olgundeniz ve arkadaşımız Mehmet Arslan’a Türkiye’nin 2. vatanı olduğunhu söyledi.

Kulağımıza fısıldamışlardı:

‘‘Bailey zamanının önemli bir bölümünü Türk takımı ile geçiriyor.’’

Bunu duyar duymaz Milli Takımımızın kaldığı Macarena Otel'e geldik.

Bailey, lobide Türk Kafilesi Başkanı Münir Yaraş ile görüşüyordu.

‘‘Selam şampiyon’’ diye söze başladık.

‘‘2 yıl önce Atina'daki dünya şampiyonasında seninle görüşemedik. Basından hep kaçtın. O zaman senin için bir hediyemiz vardı. Sana uğur getireceğine inanmıştık. Ama seni yakalayamadık.’’

NEREDE BENİM HEDİYEM?

Tepkisi oldukça ilginçti. ‘‘İşte şimdi buradasınız. Nerede benim hediyem? Üstelik uzun zamandır sakatım. Ona ihtiyacım var.’’

Evet hediyesini İspanya'ya getirmiştik. Ancak otelde unutmuştuk.

Yarışma günü için sözleştik. Hediyesini pistte verecektik.

Bailey'e, Türkiye'yi sorduk.

Sözümüzü yarıda kesti...

‘‘İkinci vatanım’’ dedi ve ekledi:

‘‘Bakın bunu ilk kez burada açıklıyorum. 1994 yılında Kanada Atletizm Federasyonu bana baskı yapmaya başladı. Nedenini şimdi açıklamayacağım. Bu baskı giderek arttı. İşte tam bu noktada imdadıma Türkiye yetişti. Federasyonuma dönüp aynen şunları söyledim: ‘‘BENİM BİR VATANIM DAHA VAR. EĞER ÜZERİME GELİRSENİZ TÜRKİYE'YE GİDERİM VE BUNDAN SONRA PİSTLERDE TÜRKİYE ADINA YARIŞIRIM.’’

‘‘Kanada Federasyonu bu blöfünü gördü mü?’’ sorusuna verdiği yanıt ise oldukça ilginçti...

‘‘Hayır, asla blöf değildi. Türkiye ve Fenerbahçe adına yarışmak bana büyük bir keyif verdi. Hem size bir şey daha söyleyeyim. Türkiye ve Fenerbahçe benim (starlığa) olimpiyat şampiyonluğuna ve dünya rekoruna ulaşmamda en büyük etkendir.

Fenerbahçe forması ile Avrupa Şampiyonu oldum. Benim yükselişim o forma ile başladı. Bunu asla unutamam. Ve inanın o formayı evimin en güzel köşesinde saklıyorum.’’

Bailey uzun süren sakatlıktan yeni çıkmıştı. 100 metrede yarışmayacaktı. 4x100 bayrak yarışı için hazırlanıyordu.

İşte şimdi sormanın tam zamanıydı. Donovan, zirveye F.Bahçe forması ile çıktın. Şimdi ise sakatsın. Yeni bir şansa ihtiyacın var. Yeniden F.Bahçe forması ile koşmaya ne dersin?

SEVE SEVE GİYERİM

‘‘Evet, derim. Neden olmasın seve seve...’’

Sohbetimizin tam bu noktasında Milli Takım Antrenörü Anotolly ile atletlerimiz Ercüment Olgundeniz, Oksana Mert, Ebru Kavaklıoğlu ve Metin Durmuşoğlu da sohbetimize katılıyorlar.

Bailey, Anotolly'e sesleniyor. ‘‘Hey sir... O eşofmanı bana ver.’’

Anotolly sırtındaki Fenerbahçe eşofmanını çıkardı. Bailey giydi. Sonra da bize dönerek, ‘‘Bakın işte şimdi formayı giydim’’ dedi.

Bailey, sporcularımıza döndü. Oksana ve Metin'in ilk gün elendiklerini öğrenince çok üzüldüğünü söyledi.

ÇOK İYİ KAZANDIM

O'na 200 metre olimpiyat şampiyonu ve dünya rekortmeni Michael Johnson ile yaptığı ve kazandığı 150 metrelik özel yarışı hatırlattık ve o mesafeyi iyi koştuğunu söyledik.

‘‘Evet’’ dedi, ‘‘O yarışı kazandım. Sadece yarışı değil, çok da iyi para kazandım. Hem söylendiği gibi 1 milyon dolar değil, tam 5 milyon dolar kazandım.’’

Zaman su gibi akıp geçmişti. Sporcuların uyku zamanı çoktan gelmişti. ‘‘ŞAMPİYON''a teşekkürle veda ettik.

Ayrılırken espriyi patlattı: ‘‘Ha söylemeyi unuttum. Ben 201 metre bile koşamayan bir adamım.’’



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!