Turgay Şeren: Denizli deli değil

Güncelleme Tarihi:

Turgay Şeren: Denizli deli değil
Oluşturulma Tarihi: Haziran 08, 1999 00:00

Turgay ŞEREN
Haberin Devamı

Fillandiya-Türkiye maçının kadroları önüme geldi. Basın tribününde her arkadaş, dudak büktü. Ben de dahil. Hatta kendi kendime şöyle düşündüm: ‘‘Tanrı, Rüştü'ye kuvvet versin.’’ Mustafa, liberolu bir defans sahaya sürdü. Saffet, arka libero, önünde Fatih ve Alpay çift stoper, onların önünde de mücadeleci Ali Eren, Litmanen ile oynayacak. Düşünüş olarak, bir deplasman maçı için gayet güzel. Ama Saffet, Ankaragücü'nde yedekti. Fatih ile Alpay'ın bir aydır transfer dedikoduları, astronomik, uçuk miktarlar, akıllarını başlarından almış olmalı diye düşündüm. Abdullah, bu yıl Trabzonspor'da hiçbir şey yapmadı. Gelelim Fenerbahçeli Tayfun'a... Fenerbahçe'nin sağ ve sol kulvarında iyi görev yapacak gidip, gelecek yan ortayı auta yahut rakibin ayağına atmayacak oyuncu değil miydi? Tayfun, Fenerbahçe yazarları tarafından eleştiri odağındaki oyuncu değil miydi? Bütün bu şimdi yazdıklarımın gözümün önünden birer film şeridi gibi geçti.

Maç başladı. Bir yan orta, Litmanen'in kesik topu ve defansımız alabora. Rüştü'nün iki metre önünden yediğimiz ilk gol ve saha içindeki futbolculara ve tribündeki bizlere ilk şok. Aradan kısa bir süre geçti, liberolu oyun tarzımıza rağmen bir kademe hatası Saffet'ten. Finlilerin ikinci golü ve bu sefer hepimize soğuk kere soğuk duş. Bir ara aklıma Wembley'de oynadığımız ve 8-0 kaybettiğimiz İngiltere karşılaşması geldi. Zira gidiş o gidişti. Finlandiya takımı azmış, bizimkiler hayal kırıklığına uğramış, o iki golü yiyen futbolcuların da tabii ki molalleri birden bire yoka yakın hale gelmişti.

KADER GOLÜ

Fakaaat, birkaç oyuncumuz maçı bırakmadı. Kenarda da tabii Mustafa Denizli, adeta sahaya girercesine futbolcularımızı uyardı. Sesi tribünden duyuluyordu. Sergen, B.Hakan ve Tayfur, Milli Takımımızı sırtlamaya başladılar. İşin gerçeği şu. Sergen'in attığı ilk gol maçın kader golü oldu. Adeta, boylu poslu Finli futbolcular, ona gel de geç dercesine bir koridor bıraktılar. İnanılır gibi değil. Sergen de nefis çalımlarla gitti, şutunu attı. Kaleci elinden kaçırdı, Tayfur da boş kaleye topu yuvarladı. B.Hakan'ın attığı gol mühişti. Ben esas B.Hakan'ı rakibin tek gol atma silahı olan korner ve taç atışlarında gelip Finlilerin uzun boylu oyuncularıyla yaptığı savaştan dolayı kutluyorum.

DAHA NE İSTİYORUZ

Şimdi gelelim Mustafa Denizli'ye. Bir milli takım yabancı sahada 2-0 mağlubiyetten, moralini kaybetmişken 4-2 galip geliyorsa, bizleri tribünde, Türk ulusunu ülkemizde sevince boğuyorsa artık bunun tenkit edilecek, yahut da şöyle olsaydı, böyle olsaydı denecek tarafı kalır mı? Mustafa deli mi? Hiç sanmam. Adam diyor ki, ‘‘Bu takım size garip gelebilir. Ama ben devrim yaptım. 5 maçtan 4'ünü kazandım. Artı, Holllanda'yı da geçen sene devirdim. Daha ne istiyorsunuz beyler.’’ Evet, ben de şunu soruyorum. Daha ne istiyoruz acaba? Galiba bizler deliyiz. Mustafa herhalde en akıllımız. Sonuç ortada.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!