Sporda zirveye yakın yaşamaya alıştık

Güncelleme Tarihi:

Sporda zirveye yakın yaşamaya alıştık
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 28, 2003 00:00

Son beÅŸ yılda Türk sporu zirve yıllarını yaÅŸadı. 1998'ten 2003'e kadar gerek takım sporlarında gerekse bireysel dallarda Türk sporcular uluslararası platformda zirveye çıktılar. Futboldaki dünya üçüncülüğüne erkeklerin basketboldaki ve voleyboldaki Avrupa ikinciliÄŸi eklendi. Kulüp takımları da Avrupa'nın zirvelerine alıştılar. BOTAÅž, Eczacıbaşı, Efes Pilsen ve Galatasaray finallerde boy göstererek Avrupa'da nam saldılar. Bunun yanı sıra, Türkiye'yi sevince boÄŸan bir baÅŸka isim ön plana çıktı. Bu isim, Anadolu'nun ufak bir kasabasından çıkıp idealist antrenörünün çabaları ve kendi çalışma azmiyle kariyerinde basamaklar atlayan Süreyya Ayhan'dı. 2002'deki Avrupa ÅŸampiyonluÄŸu Türk kadınını temsil etmesi açısından da önemliydi.DÃœNYA ÜÇÜNCÃœSÃœ MÄ°LLÄ° TAKIM48 yıl boyunca hiçbir Dünya Kupası'na katılamayan Türkiye 2002'de turnayı gözünden vurdu. Ä°lhan Mansız, Hasan ÅžaÅŸ ve Emre BelözoÄŸlu gibi yıldızların isimleri tüm dünyadaki futbol meraklılarının diline pelesenk oldu. Baraj maçlarında Avusturya'yı 1-0 ve 5-0'lık skorlarla saf dışı bırakan Türkiye uzakdoÄŸu yolunu tuttu. Güney Kore'deki ilk maçlarda bocalayan milli takım Çin'i 3-0 yenerek ikinci tura yükseldi. Ä°lk maçlardaki oyun kalitesi yüzünden teknik direktör Åženol GüneÅŸ'in kıyasıya eleÅŸtirilmesine karşın önce Japonya'yı sonra da Senegal'i eleyen milli takım tarihinde ilk kez yarı finale yükseldi. Yarı finalde kaleci Rüştü Reçber, Ronaldo'nun tek golünü engelleyemeyince final vizesini Brezilya aldı. Evsahibi Güney Kore'yle oynanan dillere destan üçüncülük maçında uzun yıllar unutulmayacak sahneler yaÅŸandı. Önce turnuva boyunca kaçırdığı gollerle saç baÅŸ yolduran Hakan Şükür 11. saniyede tüm dünya kupaları tarihinin en çabuk golünü attı. Sonra da maçı 3-2 kazanıp dünya üçüncüsü olan Türk futbolcular rakipleriyle elele ÅŸeref turu attılar. Tribünden çocuklarını alıp madalyalarını öyle boyunlarına taktılar. Bu görüntüler centilmenlik ve dostluk görüntüleri olarak tüm dünya televizyonlarını dolaÅŸtı.KLÄ°P YILDIZI 12 DEV ADAM12 genç basketbolcu Athena grubunun neÅŸeli ÅŸarkısı eÅŸliÄŸinde Türkiye'yi iki hafta boyunca ayaÄŸa kaldırdı. 2001'in eylül ayında, Ankara ve Ä°stanbul'daki Avrupa Åžampiyonası öncesi televizyonlarda defalarca tekrarlanan reklam filmi maçlardan daha çok akılda kaldı. Türkiye'nin her maçı ayrı bir heyecan fırtınası ÅŸeklinde oynandı. Öyle ki çeyrek finalde Hırvatistan ve yarı finalde Almanya maçlarında Türkiye'yi finale son saniyelerde atılan basketler taşıdı. Hidayet TürkoÄŸlu ve Mehmet Okur gibi yetenekleri Avrupa vitrinine taşıyan ÅŸampiyonada son gülen Yugoslavya'ydı. Final maçında seyirci desteÄŸine karşın gümüş madalyada kalan milliler 2002'deki Dünya Åžampiyonası'nda aynı baÅŸarıyı tekrarlayamadı. Genç yaÅŸta büyük baÅŸarılar elde eden oyuncuların bunu hazmedemediÄŸi ve bu yüzden milli takımı eskisi gibi ciddiye almadığı eleÅŸtirileri yapıldı.VOLEYBOLCULARDAN AVRUPA FÄ°NALÄ°Kulüpler düzeyindeki baÅŸarılardan sonra voleybol milli takım düzeyindeki patlamayı 2003'te yaptı. Türkiye'de düzenlenen Avrupa Åžampiyonası'nda baÅŸta Rusya tüm iddialı rakiplerini dize getirerek finale kadar yükseldi. Hayret verici ÅŸekilde bu ÅŸampiyona Türkiye'ye verildiÄŸinde federasyon baÅŸkanı burun kıvırmış ve sorumluluÄŸu üzerine almak istememiÅŸti. Neslihan'ın, kaptan Özlem'in, Natalia'nın hırslı oyunları sadece salonda deÄŸil, ekran başındaki milyonlara voleybol heyecanı yaÅŸattı. Finalde Polonya'nın tecrübesi Türkiye'ye nefes aldırmadı. Bu gümüş madalya sayesinde milli takım Dünya Kupası'nda dünyanın en iyileriyle kozlarını paylaÅŸmaya da hak kazandı. Tek üzücü nokta milli takımı aylardır bu ÅŸampiyonaya hazırlayan baÅŸantrenör Deniz Esinduy'un ilk maça bir kaç gün kala kalp krizi geçirip hayatını kaybetmesiydi.KUPALARI BÄ°RER BÄ°RER TOPLADILARTakım sporlarındaki yükseliÅŸ 1998'den sonra kendini iyice belli etti. Bu yükseliÅŸe öncülük eden üç kulüpten Galatasaray ve Eczacıbaşı Türkiye'nin ismini en üst noktaya taşıdılar. Efes Pilsen, basketbolda çok arzuladığı Avrupa Ligi dörtlü finallerinde boy gösterdi ve iki kez üçüncü sırayı aldı. BOTAÅž basketbol takımı da kadınlar Ronchetti Kupası'nda final oynama baÅŸarısı gösterdi.AVRUPA ÇAPINDA TAKIM GALATASARAY Yıllardır Avrupa'da ses getiren bir takım kurmayı amaçlayan Galatasaray 2000'de emeline ulaÅŸtı. Yıllarca üstüste konan parçalar Fatih Terim'in cilasından geçince ortaya Avrupa çapında bir takım çıktı. Hagi, Hakan Şükür ve Popescu gibi yıldızların öncülüğünde üç yıl boyunca Åžampiyonlar Ligi'nde tecrübe kazandılar. Galatasaray 1999-2000 sezonunda UEFA Kupası'nda Ä°talya, Almanya, Ä°spanya ve Ä°ngiltere'nin önde gelen takımlarını eleyerek finale yükseldi. Final maçında Ä°ngiliz Arsenal'i penaltılarla geçen Galatasaray kupayı iki kaptanın elinde kaldırdı. Bu galibiyetin sadece Türkiye'de deÄŸil Avrupa'da, OrtadoÄŸu ve UzakdoÄŸu'da milyonlarca insanı sokaÄŸa döktü. Aynı Galatasaray birkaç ay sonra bu sefer Real Madrid'i altın golle yenerek Süper Kupa'yı da müzesine taşıdı.ECZACIBAÅžI NÄ°HAYET ÅžAMPÄ°YONTürk kadın voleybolunun lokomotifi görevini yıllardır üstlenen Eczacıbaşı Avrupa kupalarında ikincilikle ya da üçüncülükle yetiniyordu. Türkiye'de fıtına gibi estikleri 1998-99'da Konfederasyon Kupası'nda yenilgi almadan yollarına devam ettiler. Bursa'da düzenlenen dörtlü finalde rakip tanımayan Eczacıbaşı'nın kadınları kupaya uzandı. Final maçında Cermagica Reggio Emilia karışısında 3-1 galip gelerek voleybolda Türkiye'nin ilk kupasını kazandılar. Aynı yıl Åžampiyon Kulüpler Kupası'nda final oynayan Vakıfbank ise Ä°talyan Bergamo takımına yenilerek ikinci sırayı aldı.EFES PÄ°LSEN AVRUPA KÃœRSÃœSÃœNDEEfes Pilsen, Aydın Örs yönetiminde 1996'da Türkiye'ye takım sporlarındaki ilk kupasını kazandırmıştı. Ama, yıllarca peÅŸinden koÅŸtuÄŸu Avrupa Ligi dörtlü finalini görmek Örs'e deÄŸil halefi Ergin Ataman'a kısmet oldu. Ä°brahim Kutluay, Hidayet TürkoÄŸlu, Hüseyin BeÅŸok gibi oyuncuların yer aldığı kadro Fransız ASVEL engelini aÅŸarak hedefine ulaÅŸtı. Ancak, yarı finalde Panatinaykos'a yenildiler. Barselona galibiyeti Efes'i Avrupa üçüncüsü yaptı. Ertesi sezon bu baÅŸarısını Suprolig'de tekrarlayan Ä°stanbul takımı bir kez daha üçüncü sırayı aldı.Türkiye böyle sporcu görmediSüreyya AyhanÇankırı'nın ufak bir köyünde yetiÅŸti ve kendi dalında dünyanın en iyi atleti unvanına kadar uzandı. 2000 yılına kadar birkaç atletizm meraklısı dışında Türkiye'de adını duyan olmamıştı. Ama üç yıldır Süreyya Ayhan ismi, Türk kadınının uluslararası alandaki temsilcisi olarak da yankılanıyor. 2000 yılında binlerce kilometre uzakta Sydney Olimpiyat’larında yarı finale yükseldi. 2001'deki Dünya Åžampiyonası'nda daha iddialıydı. Edmonton'daki seçme serisinde alışılmadık bir taktikle koÅŸtu. Yarışın hemen başında öne çıkıyor ve tüm 1500 metreyi önde koÅŸmayı seçiyordu. Finale çıkan Ayhan, tecrübeli rakiplerine yeterince direnemedi, sekizinci oldu. 2002'nin ilk yarısını bir dedikodu silsilesi içinde geçirdi. Altı ay boyunca hiç yarışmadı ve eleÅŸtirilere kulaklarını tıkadı. AÄŸustosta Münih'teki Avrupa Åžampiyonası'na kadar tam bir kapalı kutuydu. Finale çıkmasını herkes bekliyordu ama madalyaya gelince çok az kiÅŸinin umudu vardı. O alışılmadık stilini Münih'te de sürdürdü. Finalde yine ilk metrelerde liderliÄŸi aldı ve o yaÄŸmurlu günde rakipleriyle arasını öyle bir açtı ki olimpiyat ve dünya ÅŸampiyonu Rumen Szabo dışında hiçbir rakibi son düzlükte yanına yaklaÅŸamadı. Son metrelerde Szabo'nun farkı santim sanim kapatıp yaklaÅŸması Ayhan'ı geçmesine yetmedi. 3 dk. 58 sn. 79'luk derecesiyle altını kazandı. Bu baÅŸarı Süreyya Ayhan'ı tüm ülkenin tanıdığı bir sporcu yaptı. Aylarca süren eleÅŸtiriler bıçak gibi kesilirken, yanına bile sokulmayan sponsorlar ÅŸimdi bu ulusal gurur kaynağından en iyi ÅŸekilde yararlanmak istiyorlardı. Maddi sıkıntısı kalmayan, ABD'de kamp yapmaya giden, grand prix yarışlarının aranılan atletiydi artık. 2003'te katıldığı tüm yarışlarda en yakın rakibine 30-40 metre fark atması onu Dünya Åžampiyonası'nın 1500 metrenin favorisi yaptı. Ancak, tüm beklentilere karşın Paris'teki finalde Rus rakibi TomaÅŸova'ya geçildi ve gümüş madalyayla yetindi. Önde gelen atletizm otoriteleri bu sonuca aldanmamak gerektiÄŸini Ayhan'ın henüz genç olduÄŸunu ve gelecek vaat ettiÄŸini söylüyor. Onu daha uzun yıllar rakipleriyle arayı açmış, finiÅŸe doÄŸru koÅŸarken göreceÄŸiz.23 yaşındaki tecrübeli yıldızEmre BelözoÄŸluHenüz 12 yaşında, topla haşır neÅŸir bu çocuk iki büyük kulübün ilgisi karşısında ÅŸaÅŸkın. Büyük yıldızların peÅŸinde koÅŸan, onları transfer etmek uÄŸruna her yöntemi deneyen Fenerbahçe ve Galatasaray 12 yaşında bir veletin peÅŸinde neden koÅŸsun ki? Ama Zeytinburnu altyapısında oynayan bu yetenekli çocuk Emre BelözoÄŸlu'dur. 1993'te bu mücadeleden Galatasaray galip çıkar. Emre, kısa sürede geliÅŸir ve 1996'da Fatih Terim onu A takım kadrosuna alır. Hagi gibi büyük bir ustanın yanında antrenmana çıkıp ondan feyz alacaktır. Giderek daha fazla forma ÅŸansı bulur, kritik maçlarda goller atar.1999'da üç ÅŸampiyonluk yaÅŸamış, Avrupa'da baÅŸarı hedefleyen Galatasaray'ın kilit oyuncularından birisidir. World Soccer dergisi gelecek 10 yılın yıldızı arasında gösterir onu. Sarı-kırmızılı takım UEFA finaline giderken Mallorca’ya attığı aşırtma golle damgasını vurur. Ama bundan önemlisi iki aÄŸabeyi Suat Kaya ve Okan Buruk'la kurdukları orta saha üçlüsünün gücüdür. Boy ortalaması 1.68'lik üç oyuncu amansız presleriyle rakip oyuncuları bezdirirler.Yarı finaldeki Leeds maçında gördüğü kırmızı kart sonrası Fatih Terim'den yediÄŸi tokat da akıllara yer eder. Emre, 2001'de Ä°talya'nın Inter takımının yolunu tutar. Ä°lk sezon 20 yaşında çok sayıda kupa kazanmış Emre yatırım olarak görülüp forma ÅŸansı bulamaz. Ancak, geçen sezon becerisi ve enerjisiyle Inter'in kozlarından birisi olur. Bu arada Chelsea'nin yeni sahibi Rus iÅŸadamı Roman Abramoviç transfer hamlesini baÅŸlatırken ilk aklına gelen isimlerden biri de Emre'dir. Ama Inter, yüksek teklife raÄŸmen genç yıldızını bırakmaz. Öyle ya tecrübeli ama aynı zamanda önünde parlak bir 10 yıl yatan 23 yaşındaki bir futbolcuyu kim elden çıkarmak ister ki?Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!