Her şey bir eşek şakasıyla başladı... Honduraslı Maradona'nın 'gerçek' hikâyesi...

Güncelleme Tarihi:

Her şey bir eşek şakasıyla başladı... Honduraslı Maradonanın gerçek hikâyesi...
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2022 09:22

İngiltere'de yaşayan iki lise öğrencisi, ünlülere telefon şakaları yapıp Wikipedia sayfalarına uydurma bilgiler yazarken yol açabilecekleri şeylerin ne kadar büyük olduğundan habersizdi. Kendilerine kurban seçtikleri genç bir futbolcunun kariyerinde ani bir sıçrama yapmasıyla dünyaları değişti. Peki yaptıkları şaka gerçekte o futbolcuyu nasıl etkilemişti? Film gibi bir hikâye başlıyor...

Haberin Devamı

Kieran Morris'in ergenlik yıllarındaki hayali ileride ünlü İngiliz komedyen Chris Morris gibi olmaktı. O da Chris Morris gibi ünlülere, gazetecilere, siyasetçilere radyo şakaları yapmak, insanları güldürmek istiyordu.

Ancak henüz 13 yaşındaydı ve kendi deyişiyle Chris Morris'in "dehasına" sahip değildi. Tek yapabildiği şey, en yakın arkadaşıyla birlikte tanınmış kişileri telefonla arayıp kandırmaktan ibaretti.

Ara sıra Morris'in başının belaya girmesine de neden olan (Bir keresinde az daha okuldan atılıyordu) bu çocuksu eğlence yıllarca devam etti. 2010'lu yıllarda teknolojinin gelişmesiyle şakalar da telefondan çevrimiçi aleme taşındı. En çok zaman geçirdikleri alanlardan biri Wikipedia'ydı. Az tanınmış müzik gruplarının sayfalarını değiştiriyor, kendi isimlerini grup elemanları arasına dahil ediyorlardı.

Haberin Devamı

İki arkadaş, 2011'de deneyimli Fransız futbolcu William Gallas'ın menajeri numarasıyla lüks bir otelde rezervasyon yaptırıp gazetelere "Birmingham City'le anlaşma imzalayacak" diye yalan bir haber uçurmuştu. Ertesi sabah kulübün teknik direktörü Alex McLeish'in Sky Sports kanalında dedikoduları yalanlamak zorunda kaldığı anları izlerken gülmekten yerlere yatmışlardı.

Kendilerini çok güçlü hissediyorlardı. Kurban seçtikleri kişileri kukla gibi oynatıyorlardı. Ancak en büyük oyunlarını henüz oynamamışlardı. Londra'nın 2012 yılında Yaz Olimpiyatları'na ev sahipliği yapması, Morris ve arkadaşına aradıkları fırsatı sundu.

Dünyanın dört bir yanından takımlar ulusal takımlar, Olimpiyatlar için Londra'daydı. Onlardan biri de Honduras Milli Futbol Takımı'ydı.

WIKIPEDIA'DA YENİ BİR YILDIZ 10 NUMARA DOĞDU

10 milyonluk nüfusuyla futbolda pek parlak bir geçmişi olmayan Orta Amerika ülkesi Honduras, Morris ve arkadaşının yaramazlıklarının hedefi olmak için biçilmiş kaftandı. İkili kendilerine yeni kurban olarak takımın 10 numaralı formasını giyen genç sporcu Alexander Lopez'i seçti.

Lopez, 19 yaşındaydı. Formasını giydiği CD Olimpia takımı, o yıl Honduras liginde şampiyon olmuştu. Takımda oynadığı süre boyunca 28 maçta ilk 11'de yer alan Lopez, 3 gol atmıştı.

Haberin Devamı

Morris ve arkadaşı Lopez'in Wikipedia sayfasını kurcalamakla işe başladı. Ağlarla buluşan 3 gol bir anda 11 gol oldu. İstatistikler tablosuna "asist" sütunu eklendi. Gençlerin Lopez'e uygun gördükleri asist sayısı 20'ydi.

Lopez hakkında ışıltılı bir hikâye uydurmayı da ihmal etmediler: Orta Amerika'da yıldızı parlayan genç oyuncunun, Napoli, Malaga, Tottenham Hotspur gibi takımların radarında olduğunu, geleceğin bir numarası olacağını, hayranlarının kendisine "Honduraslı Maradona" dediğini yazdılar.

Her şey bir eşek şakasıyla başladı... Honduraslı Maradonanın gerçek hikâyesi...

SUNDAY TIMES'I KANDIRMAYI BAŞARDILAR

Lopez'in çevrimiçi profilinin cilalanmasının ardından sırada gazeteler vardı. Morris ve arkadaşının kurduğu senaryoya göre, önceki sezonlarda üç Honduraslı oyuncuyu renklerine bağlayan Premier Lig ekibi Wigan Athletic, Lopez'i 2,5 milyon sterlin karşılığında transfer etmek istiyordu.

Haberin Devamı

Bütün bir gün boyunca, önce yerel ardından bölgesel son olarak da ulusal gazeteleri aradılar. Morris telefonda, bazen takımın fizyoterapisti oluyordu bazen fizyoterapistin arkadaşı... Hatta bir menajer ya da serbest çalışan bir muhabir rolü de yapabiliyordu. Nihayet akşam saatlerinde konuştukları bir gazete editörünü kandırmayı başardılar.

Bu çabaların sonucunda, Times gazetesinin 28 Temmuz 2012 tarihli Olimpiyat özel sayısının arka sayfalarından birinde şu cümle yayımlandı: "Wigan Athletic, Olimpia'da oynayan Honduraslı oyun kurucu Alexander Lopez için 2,5 milyon sterlin ödemeyi kabul etti."

Haber o kadar heyecan vericiydi ki Honduras'ın tabloid gazetelerinden Diario Diez bile Times'ı kaynak göstererek bu gelişmeyi okurlarına duyurmuştu.

Haberin Devamı

Morris ve arkadaşı çok mutluydu; bir kez daha hedeflerine ulaşmışlardı.

LOPEZ'İN ABD'DE BİR TAKIMA TRANSFER OLACAĞI AÇIKLANDI

Sonraki aylarda Lopez'in peşini bırakmadılar. Zaman zaman Wikipedia sayfasındaki istatistiklere eklemeler yapıyorlardı. Temmuz 2013 itibarıyla Lopez, 18 gol atmış ve 34 gol pası vermiş gibi görünüyordu. Bunlar Messi ve Ronaldo'nun o yaşlardaki istatistikleriyle aşağı yukarı aynı seviyedeydi. Yani milyonda bir olacak şeylerdi.

Ağustos ayında yani yaptıkları eşek şakasından tam bir yıl sonra, Morris ve arkadaşı oldukça ilginç bir habere denk geldi.

ABD profesyonel futbol liginin (Major League Soccer ya da kısaca MLS) en büyük takımlarından biri olan Houston Dynamo, "çok parlak geleceği olan genç bir yabancı oyuncu" transfer ettiğini bir basın bülteniyle duyuruyordu. 1 milyon dolara imza atan bu genç, "kariyerindeki 51 maçta 18 gole ve 34 asiste imza atmıştı". Genç futbolcu yılda 212 bin dolar alacak ve takımın en çok kazanan beşinci oyuncusu olacaktı.

Haberin Devamı

Basın bültenine iliştirilmiş bir de fotoğraf vardı. Alexander Lopez sırtında "ALEX - 10" yazılı turuncu bir formayı elinde tutarken ağzı kulaklarına varırcasına kameralara gülümsüyordu.

O sırada 17 yaşında olan Morris ve arkadaşı, gördüklerine inanamıyordu. Forumları, sohbet sitelerini dolaştılar. Houston Dynamo taraftarlarının yorumlarını okudular. Herkes ligi altüst edecek, takımı zaferden zafere koşturacak bu transfer konusunda çok heyecanlıydı. Honduraslı Maradona gümbür gümbür geliyordu.

* * * * *

Morris yetişkin olduktan sonra bu hikâyeyi her fırsatta anlatmaya başladı. Sona geldiğinde hep aynı soruyla karşılaşıyordu: Alexander Lopez'e ne oldu? Morris bu sorunun cevabıyla uzun süre boyunca hiç ilgilenmedi. Lopez, Houston Dynamo'da başarılı oldu mu olmadı mı bilmiyordu. Tek bildiği nihayetinde bir Suudi Arabistan takımına transfer olduğuydu.

Bunu söylüyor ve ardından "Kim bilir nasıl zengin olmuştur..." diye ekliyordu. Bunun üzerine karşısındakiler "Sana da pay vermesi lazım" gibi şakalar yapıyordu.

Ancak aslında kazancından pay vermesi gereken kişi Morris'ti. Çünkü bütün kariyerini bu eşek şakası üzerine kurmuştu. İlk staj görüşmesinde bundan bahsetmiş, karşılığında para kazandığı ilk dergi makalesinde bu olayı yazmıştı. Yaptığı şaka Morris'in önünde kapı üstüne kapı açıyor, bir basın kuruluşundan öbürüne transfer olurken, yükselişine katkıda bulunuyordu. Lopez'in izini kaybetmişti ama hikâyesini anlatmaktan vazgeçmiyordu.

Morris, yaşı ilerledikçe Lopez konusunda ciddi ciddi kafa yormaya başladı. "Gerçekten transferde rol oynadıysam, gelecek vadeden bir futbolcunun kariyerini bitirmiş olabilir miyim?" diye düşünüyordu. Belki de Houston'daki taraftarlar, antrenörler ve takım arkadaşları Lopez'den çok şey beklemişti. Bu da ağır bir baskıya ve başarısızlığa neden olmuştu. Tabii her şeyin bir tesadüf olması da mümkündü. Eğer bu ihtimal gerçekleştiyse o zaman Morris hayatını kocaman bir yalan üzerine kurmuş, profesyonel yaşamında tanıştığı herkese boşa övünmüş oluyordu.

Bu düşüncelerle kıvranan Morris'in derdine internet kaynakları da çözüm olmuyordu zira şimdi binebileceği dalı yıllar evvel kendi elleriyle kesmişti. Yapabileceği tek bir şey vardı. Houston'a (ve sonrasında kim bilir nerelere) gidip Honduraslı Maradona'nın izini bulmak, ona her şeyi itiraf etmek.

* * * * *

Uçak, George Bush Kıtalararası Havalimanı'na iner inmez Morris şehrin güneyinde bulunan Houston Spor Parkı'na doğru yola çıktı. İlk görüşeceği kişi Nick Kowba'ydı. Kowba, Lopez'in transfer edildiği dönemde takımın futbol operasyonlarından sorumlu direktörüydü; şu an ise kulübün genel menajer yardımcısı görevini de yürütüyor.

Morris, Kowba'nın yanı sıra eski teknik direktör Dominic Kinnear, kulübün eski başkanı Chris Canetti ve yardımcısı Matt Jordan ile Honduras milli takımının ve Dynamo'nun efsane oyuncusu Oscar Boniek Garcia ile de görüştü. Tüm bu kaynakların yardımıyla ortaya tutarlı bir hikâye çıktı.

Kowba'ya Lopez'in potansiyelinden ilk bahseden kişi Garcia olmuştu. 2012 yazıydı ve Lopez o sırada Olimpia'da oynuyordu. (Morris'in istatistikleri kurcalamaya başlamasıyla aynı zamanlardı.)

Kowba, "Boniek'in bize 'Gözünüz bu adamda olsun' dediğini hatırlıyorum. Biz de onun dediğini yaptık ve kendisinin karakteri, profesyonelliği ve aile hayatı konusunda araştırmalar yapmaya başladık" diye konuştu.

Teknik ekip Lopez'i önce Olimpiyatlar sırasında Honduras formasıyla, ardından ligde Olimpia formasıyla izlemişti. Kinnear bu gencin performansından çok etkilenmişti.

"Bütün testlerimizi geçmişti" dedi Morris'e ve ekledi: "Yönetime çocuğun geleceğinin hem MLS'te hem de sonrasında çok parlak olduğunu söyledim."

Her şey bir eşek şakasıyla başladı... Honduraslı Maradonanın gerçek hikâyesi...

HEYECAN YERİNİ ÜÇ HAFTA İÇİNDE HAYAL KIRIKLIĞINA BIRAKTI

Transferin gerçekleşmesinden sonraki ilk günler her şey yolunda gibiydi. İlk 11'de yer aldığı ilk maçında Lopez, New York Red Bulls'a 4-1 mağlup olan Houston'ın tek golünü attıran pası vermişti.

Ancak Honduras ve ABD ligleri arasındaki farklılıklar Lopez'i zorluyordu. Kinnear, gazetecilere yaptığı açıklamada Lopez'in formda olmadığını belirtirken genç sporcu da Aralık 2013'te memleketine gittiğinde yerel basına verdiği demeçte dil sorunundan dem vuruyordu.

Dynamo taraftarının yeni transfere olan inancı da kısa sürede kaybolmuştu.

Houston'da yayımlanan İspanyolca dergi Famosos'ta Ağustos 2013'te transferin ardından "el Maradona Hondureño"ya övgüler yağdırılıyordu. Twitter'daki yorumlarda Lopez'in Houston Dynamo'ya yıllardır ihtiyacı olan yaratıcılığı ve ışıltıyı kazandıracak çok isabetli bir transfer olduğu belirtiliyordu.

Ne var ki sadece üç hafta sonra taraftarlar bu transferin geleceğinden şüphe etmeye başlamıştı. Bir Twitter kullanıcısının "Pabucumun Honduraslı Maradona'sı" ifadesi her şeyi özetliyordu.

SUUDİ ARABİSTAN MACERASI 6 AY SÜRDÜ

Yeniden ilk 11 şansı bulabilmek için 10 ay beklemesi gereken Lopez'in forma giydiği maçta Dynamo, Sporting Kansas City'e karşı 2-0 mağlup oldu. Bu maç Lopez'in Kinnear yönetimindeki son ilk 11'iydi.

Kinnear'ın yerine gelen deneyimli İskoç teknik direktör Owen Coyle döneminde form grafiği biraz yükselen Lopez'e mukavelesinin yenileneceği dönemde daha düşük bir ücret teklif edilmişti.

Bunu kabul etmeyen Lopez, Honduras'a dönmüş ve 6 ay sonra Suudi Arabistan'ın futboldan ziyade hentboldaki uluslararası başarılarıyla tanınan Al Khaleej takımına transfer olmuştu.

Burada da 6 ay dayanabilen Lopez, bir kez daha Honduras'a dönmüş ve kariyerini Olimpia'da yeniden inşa etmek için çalışmalara başlamıştı.

TARAFTAR NE DEDİ?

Morris, Teksas'ta olduğu sürede taraftarların Lopez hakkında ne hatırladığını da öğrenmeye çalıştı.

Bunun için kulübün taraftar grubu The Surge'ün üyeleriyle görüşen Morris'in aldığı cevaplar hep birbirine benziyordu: Taraftarlar Lopez'in kendini yeterince gösteremediğini ya da takımda doğru kullanılmadığını düşünüyordu.

Tabii bir de İngiltere'den gelmiş bir gazetecinin, 7 sene önce birkaç sezonluğuna gelip gitmiş bir oyuncuyu neden sorduğunu merak ediyorlardı.

2006'da kurulan Dynamo'nun en ateşi taraftarlarından olan YouTube yayıncısı Robb Zipp ise Lopez'i ilk etapta hatırlayamayanlardandı.

Hafızasını tazelemek için hâlâ Morris'in izlerini taşıyan Wikipedia sayfasına başvurmak zorunda kalan Zipp, Lopez'in turuncu Dynamo forması içindeki fotoğraflarını görünce şaşkınlığa uğramıştı.

HONDURASLI MARADONA'YI MI TRANSFER ETTİLER ALEX LOPEZ'İ Mİ?

Elbette Morris'in asıl bilmek istediği şey yaptığı eşek şakasının Lopez'in transferinde bir rol oynayıp oynamadığıydı.

Bunu Dynamo'nun yöneticilerine açık açık sordu: Transferde Honduraslı Maradona hikayesi etkili olmuş olabilir miydi? Kinnear kahkahalar içinde "Bunu şu an ilk defa senden duyuyorum" dedi. Garcia ve Kowba'nın da en ufak bir fikri yoktu. Zaten Kowba'nın dediğine göre transfer kararlarında bu tür lakapların hiçbir etkisi olmuyordu.

Eski Başkan Canetti biraz daha farklı konuştu. Transfer döneminde Honduraslı Maradona lakabını bildiklerini ama çok ciddiye almadıklarını söyledi.

Peki ya sahte istatistikler? Onlar transferde etkili olmuş olabilir miydi? O yıllarda Canetti'nin yardımcılığını yapan Jordan, "Görevde olduğum dönemde de sonrasında da bu konuda hiçbir şey duymadım" diyerek Morris'in yüreğine su serpti.

Morris, Lopez'in Houston'daki kariyerini başlamadan bitirme konusundaki suçluluğunu bir nebze olsun üzerinden atabileceğini anladı. Dynamo'nun yönetimi ve teknik ekibi Lopez'i beğenmiş, başarılı olmasını istemişti ve bunda Morris ile arkadaşının uydurdukları hikâyenin bir etkisi olmamıştı.

Her şey bir eşek şakasıyla başladı... Honduraslı Maradonanın gerçek hikâyesi...

LOPEZ ŞİMDİ NEREDE?

Peki Lopez yeniden Olimpia'ya döndükten sonra ne yapmıştı? Şu an neredeydi? Morris, bu sorunun cevabını Dynamo'dan ayrıldıktan sonra da Lopez'i izlemeye devam eden Kinnear'dan aldı.

Şu an FC Connecticut'ın yardımcı antrenörü olan Kinnear'ın dediğine göre, Alexander Lopez şu an Costa Rica liginde top koşturuyor ve ligin yıldız oyuncuları arasında sayılıyor. Takımı LD Alajuelense 2020 yılında 30'uncu lig şampiyonluğuna imza attı. Aynı yıl CONCACAF Ligi finalinde ezeli rakibi Deportivo Saprissa'yı alt eden Alajuelense, kupaya ulaştı. Turnuva boyunca takımını yalnız bırakmayan Lopez, Alajuelense'yi kupaya ulaştıran golü kaydetti. Alajuelense şu an yine hem ligde hem de CONCACAF'ta şampiyonluğa oynuyor.

Kinnear, Morris'e, geçen yıl CONCACAF Şampiyonlar Ligi'nde Atlanta United'la karşılaşan Alajuelense'de Lopez'i keyifle izlediğini belirterek, "Tamamen aynı şekilde oynuyor. Yıllar sonra yeniden ilk kez izler gibi oldum. Hiç değişmemiş" dedi.

Bu noktada Morris aklındaki soruları cevaplamaya çok yakın olduğunu fark etti. Son aşamada Kosta Rika'ya gidip Lopez'le konuşması gerekiyordu. Yeniden uçağa bindi ve San Jose'ye doğru hareket etti.

* * * * *

Morris'in elinde sadece Lopez'in menajerinin telefonu vardı. Üstelik zamanı da çok kısıtlıydı. Alajuelense sonraki iki maçını deplasmanda oynayacaktı ve ev sahibi şehirler ülkenin iyi ayrı ucundaydı. Üstelik 2017'de Alajuelense'ye transfer olduktan sonra ligin en üst sıralarına adını yazdıran Lopez'in kendisiyle konuşmaya vakti dahi olmayabilirdi.

Otele yerleşen Morris çevirmenler ve menajerler aracılığıyla Lopez'e ulaşmaya çalıştı. Karşısındakileri ürkütmemek için kendini bir spor muhabiri olarak tanıtıyor ve beklentilerin yükselmesinin "harika çocuklar" üzerindeki kalıcı etkilerine dair bir dosya hazırladığını söylüyordu.

Adım adım ilerleyen Morris nihayet amacına ulaştı: Lopez'le ertesi gün saat 16.00'da bir otelde bir araya gelecekti.

* * * * *

Morris röportaj öncesi çok heyecanlıydı. Buluşacakları otelin yakınlarındaki bir mekânda iki saat öncesinden kamp kurdu, Lopez'le yaşayabileceği tüm diyalogları kafasından geçirmeye başladı. Asıl görüşme sebebini anlattığında suratına bir yumruk yiyeceğini düşünüyor, buna hazırlık yapıyordu.

Nihayet buluşma saati geldi. Morris çevirmeniyle birlikte buluşma yerine gidip, Lopez'e "Biz geldik" diye mesaj attı. Birkaç dakika sonra asansörden Lopez indi. Rahat bir havayla yanlarına yaklaştı, Morris'in elini sıktı ve oturup kariyerini kısaca özetlemeye başladı.

Lopez konuştukça Morris çok önemli bir şeyi anlıyordu: Hakkında Wikipedia'da yazdığı şişirme başarılara Lopez'in hiç ihtiyacı yoktu. Çünkü o gerçek bir futbol dâhisiydi. Daha 15'indeyken Olimpia'nın parlayan genç yıldızı diye övülmeye başlamıştı. Henüz resmi olarak kontrat imzalamadan önce takımın yedek kulübesinde kendisinin iki katı yaşında adamlarla birlikte boy gösteriyordu.

Lopez, "18'ime yeni bastığım günlerde [Norveç'in en fazla şampiyonluğa imza atmış takımı] Rosenborg'un başkanı gelip beni izledi ve transfer teklifinde bulundu. Ama bizim başkan izin vermedi. Önce biraz daha tecrübelenmemi istedi" diye konuştu.

Ancak Morris'i asıl şaşırtan şey şuydu: Onlar Wigan Athletic'in Lopez'i transfer edeceği söylentisini uydurmadan tam bir yıl önce Arsenal bu genç futbolcuyla ilgilenmiş hatta birkaç hafta birlikte antrenman yapmak üzere İngiltere'ye davet etmişti.

HONDURASLI MARADONA'YI KENDİ DE CİDDİYE ALMAMIŞ

Morris, Lopez'e Houston'daki günlerini sorduğunda Dynamo'nun yöneticilerinin anlattığına benzer cevaplar aldı. Form sorunları yaşamış, oyunun hızına ayak uyduramamış, İngilizce iletişim güçlüğü yaşamıştı. Ama Houston'ı da ABD'yi de çok sevmişti. Kızlarından biri orada doğmuştu. İyi arkadaşlar edindiğini, futbolunu geliştirdiğini söylüyordu.

Morris'in "Honduraslı Maradona" lakabını sorması üzerine Lopez, "Duydum ama güldüm geçtim" diye cevap verdi. Taraftarların saçma lakaplar uydurması görülmemiş şey değildi.

Suudi Arabistan'daki ayları daha zor geçmişti. Çok sıcak olduğundan antrenmanlar 23.00'te başlıyordu. Eve sabaha karşı dönebilen Lopez, zar zor eşini ve çocuğunu görüyor, bütün gün uyuyup akşam olunca yeniden antrenmana gidiyordu. Aldığı paranın bu zorluklara değmeyeceğine karar vermiş ve 2 yılık sözleşmesi olmasına rağmen takımdan ayrılmıştı. Bu kumar da onu şu an bulunduğu yere taşımıştı.

Alajuelense'de de ilk zamanlarının zor geçtiğini anlattı Lopez. 2019'da turnuva finalinde çok kritik bir penaltıyı kaçırıp eve gidene kadar yol boyunca ağladığını söyledi ve ekledi: "Taraftarlar çok kızgındı, benim takım için çabalamayan bir yabancı olduğumu söylüyorlardı. Kariyerimin en zor anıydı."

"NEDEN EN BAŞTAN SÖYLEMEDİN?"

Röportajın sonlarına gelindiğinde Morris daha fazla dayanabilecek gibi değildi. Ayağa kalkıp gitmeye hazırlanan Lopez'e "Son bir eklemem olacak" dedi ve çevirmeni aracılığıyla hikâyesini başından sonuna anlattı.

Lopez, gözleri büyümüş bir halde dinledi, dinledi, dinledi. En sonunda kahkaha atmaya başladı. Morris, Lopez'e "Ben senin hayatını değiştirmiş olabilirim" diyor karşılığında söylediklerine şaka muamelesi yapılıyordu. Lopez kahkahaların arasında, yapmacık bir küskünlükle, "Neden en baştan söylemedin bana?" diye sordu. "Sana bir Dynamo forması getirirdim!" Nihayet hiç tanımadığı bir İngiliz gazeteciden gelen bu röportaj teklifini anlamlandırmayı başarmıştı.

Otelden birlikte çıkıp sohbete devam ettiler. Lopez futbol sayesinde kıtadan kıtaya gitme şansı bulduğunu Güney Kore'den bile teklif aldığını ancak söz konusu takımın ücret teklifi çok düşük olduğundan gitmediğini anlattı.

"Keşke çok büyük bir transfer yapmak için son bir şansım daha olsa" ifadelerini kullanan Lopez, Morris'e "Belki bu kez yazdıklarınla önümü açarsın" dedi. İlerleyen yıllarda yeni takımlarda yapılacak yeni röportajlar için sözleşip ayrıldılar.

"EL INGENIERO"

Lopez, Kosta Rika'da kalsa bile Kuzey ve Orta Amerika futbolunda önemli izler bırakmış olduğu ortada.

O kadar ki taraftarlar kendisine "Mühendis" anlamına gelen "El Ingeniero" diye sesleniyor. Çünkü Lopez oyunu kuruyor, atakları organize ediyor, takımın koordinasyonunu sağlıyor.

Erkek kardeşi de sahada değil gerçek hayatta mühendis olan Lopez bu lakabın annesinin çok hoşuna gittiğini söyledi Morris'e.

Her şeyden önemlisi de "Honduraslı Maradona"nın aksine Mühendis, Lopez'in hak ettiği, Alajuelense taraftarlarının ona uygun gördüğü bir lakap. O yüzden çok kıymetli.

The Guardian'da yayımlanan "The amazing true(ish) story of the ‘Honduran Maradona’" başlıklı haberden derlenmiştir.

BAKMADAN GEÇME!