Mersin, sevgilim

Güncelleme Tarihi:

Mersin, sevgilim
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 08, 2001 02:03

Bir arkadaşım anlattı. Almanya'ya ilk gidenlerden bir Türk işadamıyla tanışmış Berlin'de. Almanya'da başarıya ulaşan eski göçmen işçi işlerini düzene sokup doğduğu kente yerleşmeye karar vermiş.

Kararını gerçekleştirmek için ilk adımı da atmış. Ama, Almanya'da edindiği gündelik alışkanlıkları doğduğu kentte sürdürmesinin olanaksız olduğunu görmüş. Karısıyla bir lokantadayemek yiyemiyor, sokakta dolaşamıyor, kitapçı yok, sinema yok, opera ve bale yok.Tavsiye üzerine Mersin'e gitmiş. Birkaç saat içinde bir 'Avrupa kenti' olduğuna karar verdiği Mersin'e yerleşmiş.

Bilirim, yaşadığımız mekánla batışmaya, birbirimize batmaya başladığımız zaman hayatımız cehennemleşir.

*

Gördüm ki herkesin imrenerek geldiği Mersin benim özel Hiroşimam olmuş. Tarsus'un Berdan ırmağı üzerine su arıtma düzeni kurulduğu için, Mersin'e temiz su sağlayan 'Su Bendi'ne gereksinim kalmamış. Ama Türkiye'nin ilklerinden olan Su Bendi'Müze' olarak saklanabilirdi. Yok edilmiş. Bu 'Bend' genç Mersin'in çok önemli bir tarihsel tanığıydı.

1950'lerde kentin dışında olan Asrî Mezarlık artık kentin göbeğinde. Bir çiçek bahçesine benzeyen bu 'Mezerlik', Torosların berisinde bir başka zihinsel ve kültürel dünyanın temsilcisi olan Mersin'in gurur kaynağıdır. Cumhuriyet'in vatandaşları köken, din ve dil ayrımı olmaksızın aynı duvarların arasında, bu mezarlıkta yatarlar. Mersin Asrî Mezarlığı Cumhuriyet'in dünya görüşünün bir simgesidir. Müslümanlar ile öteki dinlerden olanlar, iki kıyısında görkemli serviler bulunan bir yolla ayrılan parsellerde yatıyorlar. Yayla komşumuz Uğur Ersoy 'Bir Zamanlar Mersin'de adlı kitabında Asrî Mezarlık'ı anlatıyor:

'Mezarlıkta, babam, Mösyö Bertrami ve Madam Şelfon yan yana yatarak kentin bugünkü ahalisine sanki eski Mersin'i anlatmaya çalışıyorlar. Mersin mezarlığında, mezarlık hüznü ve korkusu yoktur, orada ferah bir hava vardır. Uygarlık ve hoşgörüyü yansıtan, cennet bahçesini andıran bu mezarlığı kuran tek parti dönemi belediye başkanlarından rahmetli Mithat Toroğlu'nu her gidişimde şükranla anarım.'

Kirye Mavromati'nin küçük bir anıta benzeyen mezarını olduğu gibi bulmak; 1950'lerde, hastalarına bisikletle giden 'İğneci Jorjet'in hayatta olduğunu öğrenmek alabildiğine mutlu etti beni.

1970'lerden itibaren Mersin'e gelen, özellikle de 80'lerden sonra kitle halinde buraya göçen insanların Asrî Mezarlık'tan alacakları büyük dersler var. Nasıl bir 'uygarlık' içinde yaşadıklarını anlamaları için çevrelerine bir göz atmaları yeter. Türkiye'nin 21.yüzyıla en hazır hoşgörü kentinde atılan 'Kahrolsun TC!' naralarının körlüğünü ve nankörlüğünü o zaman kolayca hissedebilirler.İlkin, 150 yıl öncesinin birkaç 'huğ'dan oluşan köyünü milyonluk Avrupa kendine dönüştüren 'Mersinli zihniyeti ve ruhunu' kazanmak gerekir. O öyle bir zihniyet ve ruhtur ki, elli yıl önce hemşerilerini bir potada eritmişti. Atatürk caddesindeki villaların kortlarında tenis oynayanlara kıskanmadan, öğretici bir örnek olarak bakılırdı.

*

Yaylalara doğru Torosları tırmanırken, birkaç kez, Kazanlı'dan Erdemli'ye doğru uzanan Mersin'e ve kıyı şeridine baktım. Fransa'nın CÔte d'Azur'ünden geri kalır yanı yok. Sanki Arrière Pays'den Antibes, Bandol, Cannes, Nice, Menton, Saint-Rapha‰l ve Saint Tropez dizisine bakıyormuşum duygusuna kapıldım.Abartma değil ! Benimkisi gerçekleşebilecek bir hayal...

*

Tarsus-Mersin otoyolunun iki yanına dikilmiş, Toroslara doğru uzanan, vadilere yayılan bağlar Mersin'i Türkiye'nin Bordeaux'suna dönüştürebilir. 21. Yüzyılın yükselen içkisi şarap ve şarapçılık Mersin'e çok yakışır.

Gelecekten söz ederken, kıyı şeridini öldürenleri, kanalizasyonu Akdeniz'e akıtanları eleştirmeyi şimdilik erteliyorum.

Mersin'in bir kültür ve kongre kenti olması için her türlü entellektüel ve sanatsal alt yapı hazır. Devlet Operası ve İtalya turnesine davet edilen balesi; kadroya gereksinimi olan senfoni orkestrası... Sanat Sokağı, özel resim galerileri, edebiyat ve sanat dergileri... Ve beş yıldır Lamas'ta yaşayan Nevit Kodallı...

Mersin'in en az iki tiyatro sahnesine ve bir kongre merkezine gereksinimi var. Kalabalık ve pis kitle turizmi Mersin'e göre değil, yakışmaz.

Mersin'in 21.yüzyılı fethetmesi için birkaç zeki fırça darbesi ve 'estetik' duyarlık yeter. Bunun için alt yapı ve kadro var.

Büyükşehir Belediye Başkanı'na bir öneri: 'Gerçek' Mersin'in simgelerinden Akkahve'yi özgürlüğüne kavuşturup bir Tevfik Sırrı Gür gibi tarihe geçmek istemez misiniz?

*

Marguerite Duras Hiroşima'ya 'Sevgilim' diyordu. Ben de 45 yıl sonra, karışık duygular içinde, 'Mersin, Sevgilim!' diyerek önünde diz çöküyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!