Marka maçları

Güncelleme Tarihi:

Marka maçları
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 09, 1998 00:00

Haberin Devamı

Türkiye Birinci Futbol Ligi, futbol dışında başka bir rekabete de sahne olacak: Futbol takımları çok sayıda ve farklı markaların formalarını ilk kez bu yıl giyecek. Beşiktaş ve Trabzonspor formalarını dolayısıyla sponsorlarını değiştirdi. Reebok, Reuch, Uhlsport ve Ellesse gibi firmalar Türkiye'de ilk kez bu yıl futbol takımlarını giydirmeye başladı.

Dünya Kupası'ndan sonra futbol heyecanı Türkiye Birinci Futbol Ligi'yle yeniden başladı. Takımlar iddialı transferlerle, ağır idmanlarla yeni sezona hazırlandılar. En çok konuşulan konu yine transferlerdi.

Bu sezon diğerlerinden farklı olarak başka bir alanda da rekabet var: Futbol takımları çok sayıda ve farklı markaların formalarını ilk kez bu yıl giyecek. Maçlar takımların olduğu kadar formaların ve sponsorların da mücadelesine sahne olacak. Dünya kupası finalinin Fransa-Brezilya karşılaşması olduğu kadar, Adidas-Nike maçı olduğu gibi.

Forma değiştirenler

Türkiye'de de sponsor rekabetinin çetin olacağının sinyalleri sezon öncesinden alındı. Tıpkı futbolcu transferi gibi sponsor anlaşmaları kaygan bir zeminde yapıldı; Adidas'la sözleşmesi sona eren Beşiktaş, önce Puma'yla anlaştı. Sonra daha iyi bir teklif veren Reebok devreye girdi ve 3 yıl için Beşiktaş'ın sponsor firması oldu. Trabzonspor ise Adidas giymekten vazgeçen ikinci büyük takım oldu ve Puma'yla anlaştı. Reuch, Uhlsport ve Ellesse Türkiye'de ilk kez bu yıl futbol takımlarını giydirmeye başladılar. Umbro, daha önceki yıllarda olduğu gibi İstanbulspor ve Adanaspor'u destekledi.

Yıllardır birçok birinci lig takımını giydiren Adidas ise rekabetin başlamasıyla bu sezon daha seçici davrandı. Milli takım, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın sponsorluğunu sürdürmesinin yanısıra Ankaragücü ve Samsunspor'la protokol imzaladı.

Dönen para sır gibi

Özellikle 4 büyükler olarak bilinen Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor spor markalarının gözdesi. Çünkü bu dört kulüp Ankara'daki siyasilerden çok daha dikkatle ve çok daha büyük bir kitle tarafından izleniyor. Her naklen yayında, her spor haberinde, her fotoğrafta spor ürünlerinin reklamı yapılmış oluyor. Büyük takımlarla anlaşan markalar, tüm branşlara sınırsız malzeme desteği sağlıyor. Yani futbol, basketbol, atletizm, kürek vb. gibi branşların antrenmandan karşılaşmalara kadar her türlü malzeme ihtiyacı ücretsiz olarak karşılanıyor. Firmalar ayrıca anlaştıkları takımın isim hakkı için de para ödüyorlar. Ne kulüpler ne de firmalar bu konuda kesin bir rakam açıklamıyor. Sadece Reebok'ın Türkiye temsilcisi REBEKA'nın Beşiktaş Sorumlusu Hakan Turnaoğlu, 3 yıl için anlaştıkları Beşiktaş'a isim hakkı için 1 milyon 600 bin dolar verdiklerini söylüyor. Malzeme desteğinin bu rakamı çok rahat geçeceğinİ de ekliyor.

Kulüplerin isim haklarını alan firma, taraftarlara satılmak üzere takımın formalarını, eşofmanlarını, tişörtlerini hazırlıyor ve bunları satışa sunuyor. Bu satışın karından takıma belli bir yüzde de veriliyor.

Sahte ürün cennetiyiz

Ancak kulüpler bu alandan fazla gelir sağlayamıyor. Çünkü Türkiye sahte ürün cenneti. Her türlü markalı ürün taklit ediliyor. Taraftar sadece formanın renklerine bakıyor. Taklit olup olmaması, kulübüne katkı yapıp yapmadığı onu ilgilendirmiyor. Kulüplerin televizyon gelirleri, Avrupa'daki büyük takımlarla yarışırken, taraftar ürünlerinden elde edilen kaynak, karşılaştırılamayacak kadar düşük.

Anadolu takımları ise büyükler kadar şanslı değil. Güçlerine ve popülerliklerine göre, ya sadece bedava malzeme sağlıyorlar ya da değişen indirim oranlarıyla formalarını satın alıyorlar. Örneğin, Galatasaray Adidas giymek için üste para alırken Sakaryaspor aynı markalı ürünleri parayla satın alıyor, yalnız bir indirimden yararlanabiliyor.

Türkiye Birinci Futbol Ligi'nde yıllardır neredeyse her takımı giydiren Adidas, beklenenin aksine, bu sezon başlayan çeşitlilikten memnun. Adidas'ın Türkiye temsilcisi Esem'in Ürün Grup Müdürü Hakan Kavaklı, ‘‘Diğer markaların da faaliyete başlaması sektörü büyütür. Ayrıca biz Türkiye'de sporun yükünü yeterince çektik’’ diyor.

İlle de klasik forma

Kavaklıoğlu'nu yakalamışken bazı taraftarların ve spor yazarlarının Fenerbahçe ve Galatasaray formalarının dizaynının kötülüğünden yakındığını hatırlatıyoruz. Turnaoğlu, her büyük takımın iki tür forması olduğunu söylüyor: Ev ve deplasman formaları. Takımlar kendi sahalarında yaptıkları maçlarda klasik formaları giyiyorlar. Deplasmanda ise futbolcuların sırtında farklı dizaynda formalar görülüyor. Turnaoğlu, eleştirilen formaların Fenerbahçe ve Galatasaray'ın klasik formaları olduğunu söylüyor. ‘‘Fenerbahçe kurulduğu günden bu yana çubuklu forma giyiyor. Galatasaray'ın sarı kırmızı parçalı, siyah şortlu ve siyah çoraplı forması ise zamanında Ali Sami Yen'in giydiğinin neredeyse aynısı. Klasik forma takımın tarihini, zaferlerini temsil ediyor. Kulüpler de klasik formadan yana tavır koyuyor.’’

Deplasman forması

Deplasman formaları ise farklı yaratılabiliyor. Ancak Avrupa takımları bile bu formalarda değişik renkler kullanmaktan çekinmezken, Türk kulüpleri muhafazakar davranıyor. Deplasman formasında da klasik renklerin kullanılmasını istiyorlar. Örneğin Fenerbahçe armasında sarı, lacivert ve beyazın yanısıra, kırmızı ve yeşil de var. Ancak bu iki rengin kullanılması hiç düşünülmüyor.

Formalarda renk ve dizayndan sonra en çok dikkati çeken unsur reklamlar. Kulüpler bu alandan da iyi gelirler elde ediyor. Anlaşmalar her yıl yenilenmesine karşın kulüpler genelde hep aynı firmanın reklamını alıyor. Örneğin Beşiktaş 1987'den bu yana Beko reklamı taşıyor, bu sene de taşıyacak. Fenerbahçe yıllardan beri Emlak Bankası reklamını taşıyordu. Bu yıl büyük ihtimalle reklam değişecek. Fenerbahçe bu alandan 3 milyon dolar gelir elde etmeyi bekliyor. Galatasaray da bu yıl reklamını değiştirdi. Marshall 2 yıllık anlaşma için Galatasaray'a 4 milyon dolar verdi. Trabzonspor daha önceki yıllarda olduğu gibi Vestel reklamıyla sahaya çıkacak.

Ayakkabılar serbest

Futbolcular ise takımlarının giydiği markanın dışında ayakkabı kullanmakta özgür. Bu da ayrı bir rekabet alanı açıyor. Örneğin Hakan Şükür üzerinde sarı kırmızılı Adidas formayı taşırken, ayakkabıları Nike. Hakan Avrupa Gol Kralı olarak bu ayakkabıları giymek için ayrıca para alıyor. Adidas da bellibaşlı futbolculara hem ayakkabılarını veriyor, hem de maddi destek sağlıyor. Reebok da bu anlayış içinde futbolcularla anlaşma yapıyor. Puma milli takım düzeyinde isteyen futbolcuya ürünlerini ücretsiz veriyor.

Firmalar ayakkabı verecekleri oyuncuları dikkatle seçiyorlar. Başarılı ve örnek sporcu olmalarına dikkat ediyorlar. Yüz kızartıcı suç işlemeleri veya takımlarına zarar vermeleri halinde ceza alıyorlar. Örneğin Dünya Kupası 2. tur maçında yaptığı kasıtlı hareketle takımını 10 kişi bırakan Beckam anlaşmalı olduğu Adidas'tan ceza alacak. Adidas giyip final maçında Brezilya'ya 2 gol birden atan Fransız futbolcu Zidane ise Adidas'ın yeni reklam kampanyasında oynayacak.

Ronaldo'yu Nike mı oynattı?

Dünya Kupası finalini kaybettikten sonra Brezilya'da yayılan söylenti sponsorluğun hangi noktaya geldiğine dair ipuçları veriyor. Nike firması tarihin en büyük sponsorluk anlaşmasını yaparak 400 milyon dolar karşılığında 10 yıllığına Brezilya milli takımının sponsoru olmuştu. Nike'ın bireysel olarak da sponsorluğunu üstlendiği Brezilya'nın yıldızı Ronaldo, söylentiye göre final günü hastalandı. Bunun üzerine Teknik Direktör Zagallo, onun yerine Leonardo'yu ilk 11'e aldı ve takım listesini böyle açıkladı.

Turnuva boyunca pek göze batmayan Ronaldo zaten Nike için bir hayal kırıklığıydı. Milyarlarca kişinin izleyeceği final maçında oynamaması işin tuzu biberi oldu. Nike araya girdi; Brezilya Futbol Federasyonu'nun Zagallo'ya ‘‘Ronaldo'yu oynat’’ emrini vermesini sağladı. Zagallo emre uydu, Ronaldo'yu tekrar ilk 11'e aldı. Maçın başlamasına dakikalar kala yapılan bu değişiklik Leonardo'yu çıldırttı. Soyunma odasında Leonardo'nun isyanı bağrışmalara yol açtı ve huzursuz bir hava yarattı. Bu yüzden Brezilya maçtan sadece beş dakika önce sahaya çıkarak göstermelik bir ısınma yapabildi. Rakibi ise bu işe yarım saat önce başlamıştı.

Fransa böylece motivasyonu ve morali zayıf Breziya'yı çok kolay yendi. Söylenti ne kadar doğru bilinmez ama spor otoriteleri Brezilya'nın o gün turnuvada daha önce hiç olmadığı kadar kötü olduğu görüşünde birleşti. Ancak gözardı edilmemesi gereken bir diğer nokta da Fransa'nın çok başarılı bir taktik uygulamasıydı. Ayrıca Brezilya daha önceki maçların hiç birinde ilk yarıyı 2-0 yenik kapatmamıştı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!