Kara Panter’in takımı Sinyor’unkine karşı

Güncelleme Tarihi:

Kara Panter’in takımı Sinyor’unkine karşı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 21, 2013 00:00

Benfica 1960’lı yıllarda Küçük Portekiz’in Avrupa’nın devlerine kafa tutan koca takımıydı. Eusebio da o takımı, golleriyle Avrupa’da finallere, şampiyonluklara taşıyan, Portekiz’e dünya futbol haritasında yer açan unutulmaz yıldız...

Haberin Devamı

Tarih 19 Nisan 1965, Ankara 19 Mayıs Stadı... Türk Milli Takımı, 1966 Dünya Kupası elemelerinde Portekiz’le karşı karşıya geliyor. Birkaç ay önce Lizbon’da oynanan ve ev sahibinin 5-1’lik galibiyetiyle biten maçın tersine, bu kez dengeli bir mücadele var sahada.
İlk yarı golsüz geçiliyor. 59. dakikada ceza yayının hemen önünde kazanılan frikikte, ilk maçta kalemizi üç kez ziyaret eden Eusebio geçiyor topun başına. Çok düzgün vuruyor ve üst direğin içine çarpan top, o günlerde Austria takımının da file bekçiliğini yapan Özcan Arkoç’un müdahalesine şans tanımadan ağlarla buluşuyor.
On dakika kadar sonra bu kez Türkiye bir serbest vuruş kazanıyor. Yine ceza sahasının hemen önü, benzer bir nokta... Topun başında Can var. Bu maç için İtalya’dan kalkıp gelmiş Sinyor Can Bartu... O sıralar Lazio’da oynuyor ve çok formda. Can’ın vuruşunda nefesler tutuluyor, havada süzülen top gidip üst direkte patlıyor. Şans meleğini yanına alan Portekiz, 1-0’lık skorla seviniyor ve 1966 Dünya Kupası’na katılma hakkını elde ediyor. Ama boşuna değil. Bu Portekiz, çok değil, bir yıl sonra İngiltere’deki Dünya Kupası finallerinin flaş takımı olacak, futbol âlemini sarsacak maçlar çıkaracak.

Haberin Devamı

MOZAMBİK’TE DOĞDU

O günleri yaşamış Fenerbahçeliler için Can Bartu neyse, Benfica taraftarlarının gözünde ve gönlünde Eusebio da odur. 1960’lı ve 1970’li yıllarda Portekiz futbolunun amiral gemisi sayılan Benfica’nın açık ara en büyük yıldızı... 1965’te Avrupa’da Yılın Futbolcusu ve Altın Top Ödülü’nün sahibi... 1968’in Avrupa Gol Kralı... Puskas ile Di Stefano’nun bayrağı Pele ve George Best’e devrettiği dönemin biraz da gölgede kalmış süper yeteneği...
Gerçek adı Eusebio da Silva Ferreira’ydı. Dizinden yukarı doğru hızla genişleyen ve muhtemelen oynadığı dönemin ‘en geniş quadriceps kası’ olarak kayıtlara geçmesi gereken olağanüstü bacakları sayesinde 100 metreyi 11 saniyede koşardı.
Portekiz’e geliş hikâyesi de ilginçti. 1942’de Mozambikli bir anneyle Angolalı bir babanın oğlu olarak Mozambik’in başkenti Maputo’da doğmuştu. Henüz sekiz yaşındayken babasını kaybetti, annesi tarafından çok zor koşullarda büyütüldü.
18 yaşına geldiğinde ünü, o zamanlar bir Portekiz sömürgesi olan Mozambik’in sınırlarını çoktan aşmıştı. Ancak küçük bir sorun vardı: Doğup büyüdüğü Maputo’da oynadığı takım, Portekiz’in ‘üç büyükleri’nden Sporting’in pilot takımıydı. Sporting bu genç yeteneğe “Nasılsa bizim oyuncumuz” gözüyle bakarken, hemşerisi ve ezeli rakibi Benfica, Mozambik’e bir yöneticisini yolladı. Eusebio’nun ağabeyi ve annesiyle görüşerek daha profesyonel koşullar öneren bu işbilir yönetici, takımı yıllarca sırtında taşıyacak büyük yıldıza ilk imzayı attırıverdi. Hatta Lizbon Havalimanı’nda indiklerinde onu uçaktan iner inmez bir otomobile bindirip terminalde bekleyen Sporting yöneticilerini atlatarak kaçıracaklardı...
1961’de finalde Barcelona’yı yenerek Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nı yani bugünkü adıyla Şampiyonlar Ligi’ni kaldıran Benfica’da Eusebio yedekti ama bir sonraki yıl 5-3 biten o unutulmaz finalde Real Madrid filelerine iki gol birden bıraktı, şampiyonluğun baş mimarı oldu. Bu sayede henüz 20 yaşında Avrupa’nın en iyi futbolcusuna verilen Altın Top Ödülü’nde de ikinci sırayı almıştı. Eusebio’lu Benfica, 1963, 1965 ve 1968’de de Şampiyon Kulüpler Kupası’nda final oynadı. 1968’de Wembley’deki finalde Manchester United’la karşı karşıya geldiler. Skorboard 1-1’i gösterirken, normal sürenin sonlarında Eusebio’nun köşeye şutunu, United kalecisi Stepney kurtardı ve maçı uzatmalara taşımayı başardı.
O gece uzatmada coşup, 4-1 galip gelen Manchester, zafer şarkıları eşliğinde kupaya yaklaşırken, Eusebio, kaleci Stepney’in degaja hazırlandığı bir pozisyonda ona doğru birkaç adım attı ve alkışlamaya başladı. Finalin kahramanına verilen en büyük ödül ve Eusebio’yu en iyi anlatan şey buydu: En zorlu rakipten zarif bir jest...

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eaff79f018fbb8f8a45384

1966’NIN YILDIZIYDI

1960-1975 arasında 301 kez sırtına geçirdiği Benfica formasıyla tam 317 gol atıp (dile kolay; maç başına 1.05 gol!) tarihe geçen Eusebio’nun, uluslararası alanda daha çok tanınmasını sağlayan, 1966 Dünya Kupası’ydı.
Pele daha ilk turda sakatlanıp turnuvaya veda edince, aynı grupta Brezilya’yı geride bırakan Portekiz, Eusebio’nun sıraladığı gollerle yarı finale kadar çıktı. Hele çeyrek finalde takımı Kuzey Kore karşısında 3-0 yenikken ipleri eline alıp dört gol birden atarak maçın gidişatını tamamen değiştirmesi ve 5-3 galibiyetin mimarı olması unutulur gibi değildi.
Yarı finalde rakip İngiltere’ydi. Nedendir bilinmez, organizatörler, o güne kadar görülmemiş bir şey yaparak maçı son anda Liverpool’dan Wembley’e aldı. Portekiz kafilesi tren yolculuğu yaptı ve tahmin edersiniz ki, İngiltere’ye 2-1’lik skorla mağlup oldu. Kara Panter’in turnuvanın gol kralı olması, Portekizli futbolseverler için teselliydi.
Maç için Lizbon’a gidecek taraftarlar, Stadio de Luz’un önünde Eusebio heykelini gördükleri anda, yarım yüzyıl önce Ankara’da onunla frikik düellosuna girişen Can Bartu’yu hatırlasın. O gün şans, Portekizli’den yanaymış. Belki bu kez bizim yanımızda olur, kim bilir?

Haberin Devamı

Diktatör Salazar’ın emriyle hep Benfica’da kaldı

Müthiş golcü Eusebio kariyerinde tek bir Dünya Kupası oynayabildi ne yazık ki... 1966 sonrasında cazip kontrat önerileriyle karşısına gelen Real Madrid, Barcelona, Milan, Inter, Juventus gibi Avrupa’nın dev kulüplerinden birine transfer olacağını tahmin edenler yanıldı. Eusebio, kariyerinin sonbaharı sayılabilecek 1975’e kadar Benfica forması giydi. Sonraki yıllarda da sırf para kazanmak için bazı Amerikan takımlarında oynadı. Rivayet odur ki, Eusebio’nun Benfica’da kalmasını, Portekiz Devlet Başkanı Salazar istemiş. Diktatörün niyeti, kırmızı-beyazlıların onun önderliğinde Avrupa’yı titretmesi, Portekiz halkına sevinç ve gurur yaşatması, o yıllarda nüfusu 9 milyonu bulmayan bu ülkeden uluslararası alanda sıkça söz edilmesiymiş. Bu hesapların bir ölçüde tuttuğu söylenebilir ama kenarda duran şu soru da insanın kafasını kurcalıyor ister istemez: “Transferine izin verilse, Eusebio daha çok kupa ve daha çok ödül kazanmaz mıydı?”

Haberin Devamı

Kara Panter’in takımı Sinyor’unkine karşı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!