İstanbul'un gece hayatı Ibiza kadar renkli

Güncelleme Tarihi:

İstanbulun gece hayatı Ibiza kadar renkli
Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 2003 01:50

Etkinlikleri dünyanın dört bir yanında takip edilen Paris'teki efsanevi Buddha Bar'ın işletmecisi Türkiye'de. Şişli Elit Residence'daki Dada Bar'ı işletmek için İstanbul'a gelen Thierry Bernardini'yle Paris ve İstanbul'un gece hayatını, Türkiye'yi ve gece hayatında başarının sırlarını konuştuk.

Gastronomi işine nasıl girdiniz?

-Amcam Club Med'de yönetici olduğu için on yaşından beri yazlarım Med ailesi içinde geçti. Barmenlik, bar şefliği ve diğer işlerde çalıştım. Salon müdürlüğü gibi görevler yaptım. 1995'te Buddha Bar'ın işletmesini üstlendim. 1996'da yine Fransa'da Barfly'ı işlettim. Paris'te, Lines adlı sandviç zincirinde müdürlük yaptım. Bir otel işi için bir yıllığına Fas'a gittim. Daha sonra Marsilya'daydım ve şimdi Türkiye'deyim.

Bu Türkiye'ye ilk gelişiniz mi?

-Hayır, Dada Bar'ın Ortaköy'deki yeri için gelmiştim. O zaman da İstanbul'u büyüleyici bulmuştum. Bu şehir çok şaşırtıcı.

PARİSLİLER EĞLENMEYİ UNUTTU

İstanbul'da neleri şaşırtıcı buldunuz?

-
Gece hayatının renkliliği Ibiza'yı aratmayacak halde. Laila, Reina gibi yerlerin oradakilerden hiçbir farkı yok. Ama en çok Kapalıçarşı'yı gezdiğimde şaşırmıştım. Hem bu kadar doğulu hem bu kadar batılı bir yer olabileceğini hiç düşünmemiştim.

Dada Bar'da Aksel Goldenberg'in ortağı Club Med'in sahiplerinden Jeremi Triango. Kendisiyle tanışıyor musunuz? Türkiye'ye gelmenizde rolü oldu mu?

-Çocukluk arkadaşıyız. Buraya tabii ki onun bağlantısıyla geldim.

Carlo Bernardini adlı bir İtalyan şu sıralar İstanbul'un en gözde aşçıları arasında. Soyadlarınız aynı, bir ilginiz var mı?

-Adını duydum ama hiçbir ilgimiz yok.

Türk mutfağını tatma fırsatınız oldu mu?

-Evet, şu yoğurtla yapılan hamurlu yemeğe (mantı) bayılıyorum.

Sürekli İstanbul'da mı kalıyorsunuz? Nerede yaşıyorsunuz?

-Hayır sürekli İstanbul'da değilim. Paris'e gidip geliyorum. İstanbul'da olduğum zamanlar İstinye'de kalıyorum.

Paris'le İstanbul'un gece hayatını karşılaştırdığınızda ne gibi benzerlikler ve farklılıklar görüyorsunuz?

-Bir kere Parisliler artık eğlenmiyor. Sadece bir yerde görünmek için orada oluyorlar. Oysa Türkler hálá eğlence duygularını kaybetmemiş. Bunun yanında Parisli'yi memnun etmek daha zor. Özellikle de yemek konusunda, çünkü Fransa'da iyi yemek yenir. Türkiye'de şansınız, yerli lezzetlerle yeni şeyler deneme imkanınızın olması.

BAŞARININ YOLU MUTFAK

Türkiye'de işletmelerin genel tercihi müşteri portföyünü fiyatlarla oluşturmaktır. Fiyatları yüksek tutarsınız, bunu ödeyebilecek parası olanlarda da kaliteli müşteri oluverir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

-Evet bu benim de fark ettiğim bir şey. Gece mekanlarının müşterilerine baktığınızda belli bir sosyal sınıfın ağırlığını görüyorsunuz. Paris'te durum biraz daha farklı. İnsanlar daha ‘‘karışım’’ olarak eğlenebiliyor. Bizim Dada olarak bir hedef kitlemiz yok. Bunun için mönümüzü de mümkün olduğu kadar geniş tuttuk. Elit Residence'taki spor salonu için bile zengin bir salata mönüsü oluşturmaya özen gösterdik.

Buddha Bar'daki etkinliklerin CD'leri bile seriler halinde dünyanın dört bir tarafında takip ediliyor. İstanbul'da bu tür bir dünya markası oluşturmak ne kadar mümkün? Ya da benzer bir hedefiniz var mı?

-
Evet tabii ki mümkün. Ama böyle birden gelip ‘‘merhaba ben Fransızım’’ diyerek işe başlamak zor. Tanımak, uyum sağlamak lazım. Akılda kalacak Bob Sanclar gibi organizasyonlar yapmak istiyorum. Ama bunu yaparken dikkat ettiğimiz tek şey var: Dada'ya gelip sakin kafayla konyak içmek isteyenleri rahatsız etmemek. Çünkü biz burada kulüpten ziyade yemek ağırlıklı bir servis hedefliyoruz.

Bir mekan konsepti oluştururken nereden başlıyorsunuz? Dekor mu önce gelir, müzik mi, mönü mü?

-Dekor elbetteki önemlidir ama şunu unutmamak gerekir. Bir yere dekoru için en fazla bir kez gidilir. İnsanları çekebilmek için başka artılarınız olmalı. Ben bunun mutfaktan geçtiğine inananlardanım.

Kaç kişilik bir ekibiniz var ve ekibinizi nasıl kuruyorsunuz?

-30 kişilik bir ekiple çalışıyorum. Geç geldiğim için ekibin oluşma aşamasında yoktum. Oysa bulaşıktan servise kadar, ekip çok önemli. O yüzden sürekli ekibimle birlikteyim. Onlarla iyi anlaşıyorum ve mutluyum.

PARİS'İN EN TANINMIŞ BARI

Paris'te Concorde Meydanı'ndaki Buddha Bar Fransa'nın en bilinen ve en turistik mekanlarının başında yer alıyor. Restoran ve bar olarak hizmet veren mekan buradaki etkinliklerden derlenmiş CD'leriyle dünyanın dört bir yanında tanınıyor. Paris'i ziyaret eden turistlerin de çok rağbet ettiği Buddha Bar'da yer bulabilmek için çok önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Mekanın açılışından beri hiç değişmeyen kendine özgü dekorasyonunu dev bir Buda heykeli tamamlıyor. Yemek fiyatları kişi başı 60 Euro civarında.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!