Güncelleme Tarihi:
Ki maçı seyrettiğimiz arkadaşların yarısına yakını Fenerli. Onlar bile o kadar kırgın ve kızgın ki Emre’ye, attığı gole sevinesi gelmiyor kimsenin. Zaten Emre’de sonradan yapmaya çalışıp da sarıyı görünce tırstığı hareketten sonra beklentileri karşılıksız bırakmıyor.
Ardından Emre’nin hocası sazı eline alıyor. Anlamsızca, gereksizce kendini attırıyor. Hem de ipimiz boynumuzda çıktığımız bir maçta...
Dakikalar ilerledikçe dilimize Ahmet Kaya’nın bir şarkısı takılıyor... “Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakca.”
Son iki maçtaki takımın ruh haline ve genel gidişine baktığımızda “Yürü be koçum” taktiğinin de çok fazla işlemediğini görüyoruz. Sağ kanattaki en büyük umudumuz, biz soldan saldırırken şaşırtmaca verip sağı parçalamasını beklediğimiz Gönlümüzün Gökhan’ına bir haller olmuş. Bağlasan durmaz, ele avuca sığmaz adam gitmiş, yerine eli kelepçeli, ayağı prangalı bir mahkum gelmiş. Belli ki biri Gökhan’a “sakın açılma, ileri gitme, öldürücü deparlarını, netice veren asistlerini deneme bile” demiş. Ya da birilerine fena halde küsmüş Gökhan. Öylesine gönülsüz, isteksiz ve yararsız.
Arda desen bir tuhaf. Kayseri’deki yorgunluğunun üstüne bir de maçtan önce kanal kanal dolaşıp gece yarılarına kadar hayatını anlatınca iyice bitap düşmüş...
Gülşah Erkaya yazıyor |