Glokom aşısı yolda

Güncelleme Tarihi:

Glokom aşısı yolda
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2002 00:15

Glokom göz hastalığı, sanıldığı gibi sadece göz tansiyonunun artmasıyla ilgili değil. Yeni tedavi yöntemleriyle hastalığın gelişmesi engellenebiliyor. Ayrıca glokom aşısı konusunda epey ilerleme sağlandı.

Mehmet Altın, büyükannesinin, halk arasında karasu olarak bilinen, glokom hastalığından görme yetisini giderek yitirişine gözleriyle tanık oldu. Annesi de, aynı rahatsızlıktan, kırklarındayken görme yetisini büyük ölçüde yitirmiş ve çok sevdiği işini terk etmek zorunda kalmıştı. 51 yaşındaki Mehmet, dört yıl önce, kendisinde de açık açık glokom olduğunu öğrendi. Bu, karasunun görülen en yaygın türüydü ve Mehmet'in akıbeti annesi ve büyükannesine kıyasla daha iyiydi.

Dünyada elli milyondan fazla kişinin glokom hastası ve bu hastalık körlüğe yol açan ikinci göz hastalığı. Göz damlaları, lazer işlemleri ve cerrahi uygulama gibi sağaltım yöntemleri giderek gelişiyor.

New York Göz ve Kulak Kliniği profesörlerinden ve glokoma servisi başkanı Dr. Robert Ritch bir zamanlar glokom hastalarına yalnızca göz damlası verip, kör oluncaya dek kendi hallerine bırakıldıklarını, ancak günümüzde bunun değiştiğini ve uygun bir sağaltımla hastaların görme yetilerinin kurtarılabileceğini belirtiyor.

Optik sınır Glokom hastalığıyla ilgili en yanlış görüş, hastalığın yalnızca göz basıncının artmasından ibaret olduğu. Basıncın artması en önde gelen etmenlerden bir tanesi olmakla birlikte, hastalık yalnızca bundan oluşmuyor.

Göz uzmanları glokom hastalığını yeniden tanımlayarak bunun optik sinirde giderek ilerleyen bir bozukluk olduğunu, hastalığın kendisini yalnızca oftalmoskopla saptanabilen görüş alanında ve optik sinirde meydana gelen ve belirli bir düzen sergileyen zararla belli ettiğini, bunun da gözü etkileyen birtakım hastalıklar sonucunda ortaya çıktığını dile getiriyorlar.

Açık açı glokomunda gözün ön bölümündeki sıvı ya çok ağır akar, ya da hiç akmayarak tıpkı tıkanmış bir lavabo gibi birikir. Bu birikim gözdeki basıncın artmasına neden olur. Optik sinirin üzerindeki bu basınç sinir liflerini yok ederek görme yetisinin yitirilmesine yol açabilir.

Bu durumda öncelikle periferik görüş etkilenir.

Kimler yakalanıyor?

Hastalık genellikle kırklı yaşlarda baş gösterir.

Ailesinde glokom hastaları olanlar,

Yüksek tansiyonlular,

Yaşlılar,

Aşırı miyop ya da hipermetropluların da hastalığa yakalanma olasılığı bir hayli yüksek.

Bunun dışındaki nedenler arasında,

Göze yeterince kan gelmemesi,

Şeker hastalığı,

Kalp ve damar bozuklukları,

Yine yüksek tansiyonla bağlantılı olan uykuda soluk kesilmesi,

Kalp krizleri ve felçler sayılabilir.

Ne yapmalı?

Glokoma yakalanma riski yüksek olanların 40 yaşından sonra her yıl, diğerlerinin ise 40 - 64 yaş arasında her iki dört yılda bir, 64 yaşın üzerindekilerin de iki yılda bir doktor denetiminden geçmeleri öneriliyor.

Glokom hastalığının engellenip engellenmeyeceği konusunda henüz kesin bir bilgi yok. Ne var ki, John Hopkins Wilmer Göz Enstitüsü müdürü Dr. Harry Quigley'e göre, yürüyüş gibi açık havada yapılan kimi beden hareketleri göz basıncını geçici de olsa düşürüyor. Ancak, başaşağı yapılan hareketler tansiyonu yükselttiğinden, glokomlu hastaların bu tür hareketlerden kaçınmaları öneriliyor.

ABD'de glokom hastalarının (3 milyon) % 50'si hastalığın bilincinde değil. Glokomun birçok türü ilk evrelerde herhangi bir belirti göstermiyor. Hastaların çoğu tek gözleri görme yetisini yitirinceye dek bunun ayırdına varmıyor. Glokom ağır süreç izleyerek, yavaş yavaş görme yetisini yok ediyor.

Göz tansiyonu normal olanlar da glokom hastalığına yakalanabiliyorlar. Bu nedenle, özenli göz taramaları can alıcı bir önem taşıyor.

Dr. Quigley, hastaların sürekli gözetim altında tutulmaları durumunda, glokomlu hastalarda görme yetisinin % 90 oranında korunabileceğine dikkat çekiyor.

Lazer tedavi

Lazer sağaltımı
da açık açı glokom sağaltımında en çok uygulanan yöntemlerden biri. Lazer ışını gözün önündeki drenaj sisteminde minik delikler oluşturarak sıvının dışarıya akmasını ve basıncın düşmesini sağlıyor. Ancak, bu yöntemle hastalık kökünden yok edilemiyor. Bir araştırma lazerden alınan sonucun, beş yıl sonra, göz damlalarıyla sağlanan etkiyle hemen hemen aynı olduğunu ortaya koyuyor.

Göz damlalarından olumlu bir sonuç alamayan, ya da damlaları düzenli kullanmakta güçlük çeken hastalar içcin en iyi seçeneğin ‘‘trabekulektomi’’ adıyla bilinen bir ameliyat olduğu belirtiliyor. Ameliyatın başarı oranı yaklaşık % 90.

Bu arada yeni sağaltım yöntemleri de geliştiriliyor. Çok sayıda araştırma optik sinir hücrelerinin korunmasına olanak tanıyacak yöntemlerin bulunmasına çalışıyor. Hastalığın sağaltımında bağışıklık sistemininde önemli bir payı olduğuna inanıldığından, multipl skleroz da kullanılan türde ilaçların da etkili olabileceğine dikkat çekiliyor.

İsrail'deki Weizmann Bilim Enstitüsü'nden Dr. Michael Schwartz, bir iki yıl içinde insanlar üzerinde denenmesi beklenen, bir glokom aşısı geliştiriyor.

Optik sinirin yenilenmesi üzerinde de duruluyor. Bu amaçla, hayvanların sinirlerinden alınan ve yeni sinir liflerine dönüşebilen kök hücreler inceleniyor ve bunların zarar görmüş optik sinirleri onarıp onarılmayacağı araştırılıyor.

Son olarak da, insanlarda bunu sağlamanın bir yolu, görme yetisinden yoksun bir kişinin gözünden hücreler alınarak bunların sinir lifleri oluşturan ve beyindeki hücrelere yeniden ilişerek kişinin yeniden görebilmesine olanak tanıyan hücrelere dönüştürülmesi. Çalışmalar şimdilik son derece ümit verici görünüyor. Dr. Quigley, ‘‘Emekliye ayrılmadan, görme yetisini yitirmiş bir kişinin yeniden ışığa kavuştuğunu görmeyi umuyoruz’’ diyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!