En iyi iki jokey

Güncelleme Tarihi:

En iyi iki jokey
Oluşturulma Tarihi: Haziran 26, 1999 00:00

Haberin Devamı

Bu yıl favori çok

73. Gazi Koşusu yarın İstanbul Veli Efendi Hiporromu'nda saat 16.45'te koşulacak. 2400 metrelik çim pist bir kez daha Türk yarışçılığının en prestijli koşususuna sahne olacak. At sahipleri için bu prestij 125 milyarlık ödülden daha önemli. Gazi koşusuna 3 yaşındaki taylar sadece bir kereye mahsus olmak üzere katılabiliyor. Bu yıl yarışa ilgi çok fazla. Birbirine yakın seviyede çok sayıda at start alacak. En çok şans tanınan favori Mighty Moor. Rakipleri Elegance ve Mavi Gök. Sorgun Beyi, Sümen, Doğu ve Bartrobel de şans tanınan taylar arasında.

Zengin program

Gazi koşusu bu yıl geçen yıllara oranla daha renkli bir programla kutlanacak. Bu akşam Dolmabahçe Sarayı'nda bir resepsiyon verilecek. Resepsiyonda Fahir Atakoğlu bir konser verecek. Ayrıca Türkiye Jokey Kulübü için bestelediği iki parçayı da seslendirecek. Koşu öncesi İstanbul Olgunlaşma Enstitüsü tarafından düzenlenen bir defile yapılacak.

176 Trilyonluk pasta

Atçılık Türkiye'de inanılmaz hızla gelişen bir spor. Üstelik en az futbol kadar büyük paraların döndüğü bir alan. 176 trilyonluk bir pasta söz konusu olan. Veliefendi'de onbinlerce insan, her gün, at yarışlarında umutlarını tartıyor.

En iyi iki jokey

Bu Pazar onların Pazarı olacak! Çünkü 73. Gazi Koşusu yarın koşulacak. Gündemde onlar var. Onlar; biri Süleyman Akdı, geçmiş zamanların şampiyon jokeyi, tecrübeli, adı ‘‘kaybetmeyen’’e çıkmış, 50 yaşında, ama hálá öyle. Diğeri Halis Karataş, 26 yaşında, adı ‘‘Sihirbaz’’a çıkmış, yeni zamanların ‘‘kaybetmeyecek’’ jokeyi. Onlar bu ülkenin en iyi iki jokeyi.

İki usta jokey, biri kıdemli biri genç. Yarın Gazi koşusunda yarışacaklar

Süleyman Akdı

Atların hiç suçu yok

Türkiye'nin en iyi jokeylerinizden biri olduğunuz doğru mu?

- Evet, öyle de denilebilir.

Bugüne kadar kaç yarış kazandınız, kaç yarış kaybettiniz?

- Onbinin üzerinde at bindim, 3500'ün üzerinde birinciliğim var. Her bindiğim üç attan bir tanesi birinci oldu, hálá da oluyor.

Nedir bu?

- Doğal bir yetenek. Bir de tabii atçılık benim genlerimde var. Babam da jokeydi. Üstelik şampiyon bir jokey. Ama çok yoksul büyüdük biz, ilkokuldayken babam ‘‘Jokey olup kardeşlerine bakacaksın’’ dedi. Öyle de oldu.

Peki nerelisiniz?

- İzmir, Salihlili. Babam köle olarak gelmiş, Arap benim babam. Sonra azad ediliyor. Koşucu Bekir Efendi diye birisi var, iyi bir jokey, babamı alıp yetiştiriyor. Ondan sonra ben geliyorum, ben de yetişiyorum, ben de şampiyon jokey oluyorum.

İyi jokey nasıl olur?

- Tarifi zor. Elbette ki dürüst olacak. Yaptığı işe ve kendisine saygısı olacak. Boyu, kilosu önemli. Ama en önemlisi atla bütünleşecek. Atı anlayan adam, atın anladığı adam. At yarışı, iki canlının iletişimi aynı zamanda.

EMEKLİLİĞİ YOK

Atlar gerçekten konuşmaz mı?

- Bizim dilimizden değil. Onların dili başka, anlayabilmek önemli. Bir de kan önemlidir. Biz bindiğimiz atların dedesine, nenesine, annesine de binmişiz. Tüm sülalenin neden hoşlandığını neden hoşlanmadığını biliriz. Herşey gibi atı da hissetmeli. Bazen bineceğin zaman geri geri gider ya da sen binerken seninle beraber kendini yere atar. İyi iletişim kurarsanız ürkmezler. Bazısı çok hoşlanır sevilmekten; yumuşaktır, ama bazısının sertliktir anladığı. Onunla daha sert konuşmak gerekir. Hoşlanır bundan. İnsanlar gibi çeşit çeşittir atlar.

Kaç yıldır atlar sizin hayatınız?

- 37.

Bu işte emekli olma zamanı yok mu?

- Türkiye'de emekli jokey yok, Ekrem Abimiz vardı, gerçi rahmetli oldu ama 63 yaşında bile at biniyordu, ben 50 yaşındayım daha.

Sizin diğer jokeylerden fazlalıklarınız neler, eksikleriniz neler?

- Ailemin atçı olması benim artım, bu büyük avantaj. Mesela bir idmanda at beni düşürdüğü zaman babam kızardı, ‘‘Niye düştün? At sana söylemedi mi?’’ derdi. ‘‘Bana nasıl söyleyebilir ki?’’ derdim. Cevap verirdi: ‘‘Oğlum kulaklarına bakmadın mı?’’ Hakikaten at kulaklarını oynatmıştır, ben düşmüşümdür. Babamdan çok şey öğrendim. Eksiklik? Kültür eksikliğim var. Japonya'da, Avustralya'da, Almanya'da, Singapur'da at bindim. Ama ben ilkokulu beşten terkim. Lisan yok. Haliyle bir eksiklik hissediyorsunuz.

Atlarla aranızda bir sır var mı?

- Elbette. İyi anlarız birbirimizi. Üzüntülü, gergin, sinirli misiniz? Geçer bu duygular birbirinize. Stresli olduğunuz gün mesela, bu duygunuz yarışa yansır ve kaybedersiniz. Bazı atlar yumuşaktır idare etmek kolaydır. Ama isyan eden, sinirli bir atı idare etmek daha zor.

Neden sinirliler?

- Yurt dışında atların çoğunluğuna kadınlar bakıyor. Atlar çok daha iyi muamele görüyor. Ve hiç vurmaz, doğal olarak da at tepmez, ısırmaz. Biz de ise atlar, hasbelkader bu işi yapan, kültür seviyesi düşük insanlarla muhataplar.

Bütün yarışlar heyecan verici ama at yarışında bir başka şey var.

- Benim heyecanım da hálá ilk günkü gibi. Bir de kumar var orada. İnsanlar para yatırıyorlar. Ben kaybedersem, seyirci de kaybedecek. İnanılmaz bir stres. Feci küfrediyorlar kaybedince. İnsan müthiş bir sorumluluk hissediyor.

Kaybedince kime kızıyorsunuz? Kendinize mi ata mı?

- Kimseye kızmam ki. Seyirciye kızıyorum bana küfrettiği için! Bazen aptalca bir hata yaparım, erken yürümüşümdür ya da geç kalmışımdır, o zaman kendime kızarım, sinirlenirim. Ama biliyor musunuz atın hiç suçu yoktur!

İyi jokeylerin de en az iyi futbolcular kadar para kazandığı söyleniyor.

- Elbette ama benim ritmim yavaşladı artık. Ama Halis var biliyorsunuz, o daha aktif. Allah'a çok şükür bütün ailemi geçendirecek kadar kazandım.

Bu Gazi Koşusu'nun nasıl bir önemi var?

- Bütün dünyadaki yarış camiasında bu bir derby yarışı olarak kabul ediliyor. Yalnız üç yaşındaki atlar koşuyor. Ve bir sefer koşabiliyor. Bir jokey bu yarışı kazanmak için bir sene bekliyor. Çok önemli. Ben 65 yılından beri katılıyorum, iki tane Gazi yarışı kazandım.

Siz müşterek bahis oynuyor musunuz?

- Bu mümkün değil ki! Oynadığınız tespit edildiği anda, sizi bir daha ata bindirmezler, herkes profesyonel, yemezler yani!

Jokeylerin kendi aralarında anlaşarak şike yaptığını söylenir.

- Kesinlikle olmaz. En azından Türkiye'de. Çünkü bu ülkede iki jokey birbiriyle arkadaş bile değildir. Tam tersine düşmandır.

Bu işte bir de at sahiplerinin önemi var değil mi?

- Herkesin atına binip kazanabilirsiniz ama adam gibi bir adamın atına binip kazanmak ayrı bir keyiftir. Beni yetiştiren Burhan Karamehmet'tir. Antrenörüm de Burhan Şerengen'di. Çocukluğum Karamehmet Ailesi'nin yanında geçti. Çok büyük atçıdır onlar.

SİNİR SİSTEMİNİ BOZAR

Peki seyislerin, antrenörlerin önemi?

- At sahibi, jokey, antrenör, seyis hep içiçe. Ama seyis atla her zaman birlikte. Bakan o, hazırlayan o, yemini veren o, temizleyen o. Seyisin bir kere kötü davranması atın tüm hayatını etkiliyor. İyi antrenör de atın her türlü hastalığından anlayan, onu dertten kurtaran, solunum yollarını mı üşüttü, kemik hastalığı mı var, tüm bunları kapsamlı bilen adam.

Kısacası hayatınız Veliefendi ve benzeri hipodrumlarda geçti?

- Evet öyle oldu. Başka bir dünyadır oraları. O kadar kadın vardır, kimse dönüp bakmaz. Onbinlerce insan vardır, kimse kimsenin cüzdanını çalmaz. Bu tabii işin yarışsever açısı, jokeyler açısından bakarsak: Her sabah 5.5'da kalkarsınız. Üç saat idman yaparsınız. Her idmanda 1.5 kilo kaybedersiniz. Sonra yarışa çıkarsınız. Yarışta da kilo kaybedersiniz. Sinir sisteminiz bozulur. Çok fazla stres, zor yani. Benim iki oğlum var, jokey olmalarını istemem. Asla.

Halis Karataş

Atı teslim almak gerekiyor

Türkiye'nin en iyi jokeylerinden biri olduğunuz doğru mu?

- Yarışseverin, atseverin takdiri bu. Yeni jenerasyon jokeyler arasında en iyisi olduğumu düşünüyorum. Tabii, tecrübeli abimiz Süleyman Akdı var.

Jokeylik kariyeriniz nasıl başladı?

- Orta 2'den ayrıldım ben. Babam, amcam, atlarla ilgiliydi, abim de at biniyordu. 1985'de ufak ufak binmeye başladım, 86'da lisans aldım, 87'de ilk yarışıma katıldım, kazandım. 50 yarış kazanınca jokey oluyorsun zaten. 9 ay gibi bir sürede jokey oldum.

Sizce iyi jokey nasıl oluyor?

- İyi jokey bindiği atı en kısa yoldan koşturandır. Bunu başarabilmek için de jokeyin çalıştığı atı iyi tanıması lazım. Bizler zaten atların performansını biliyoruz, bir önceki yarıştan belli oluyor. Yarış içerisinde diğer atları gözlemleme fırsatın da oluyor, bir at neden kazandı, neden kaybetti.

HERŞEY SEVGİYE DAYANIYOR

Atlarla sizin aranızda bir sır var mı?

- Her bindiğim atı tanımaya çalışırım. Konuşmazlar ama hareteketleriyle bir şeyler anlatırlar. Bazıları darbe yemiş olabilir, birileri onları incitmiştir; önce sizden ürkekler, beklerler, ne olacak, dayak mı gelecek diye. Hep hoşgörülü davranmak gerekir. Yapmak istemedikleri şeyleri yaptırmamak. Hisleri çok kuvvetlidir atların.

Atlarla konuşur musunuz?

- ‘‘Peki oğlum’’, ‘‘Yapma kızım’’. ‘‘Hadi canım’’. Ses tonu önemli. Hareketler önemli. Kulaklarından da belli eder kendini atlar. Geriye doğru yasladığı zaman seni takip ediyordur. İkisini geriye attığı zaman, senden bir şey bekliyor ya da bir kötülük gelecek diye korkuyordur. Baktı ki kendisine bir zarar gelmeyecek o zaman bir kulağı ileride, bir kulağı geride olur, öyle koşar. Artık emindir: Üzerimdeki bana bir kötülük yapmayacak. Atı da teslim almak gerekiyor. Ancak o zaman yarışta size istediğinizi veriyor. Ama sizi sevmemişlerse işiniz zor. Herşey, her zaman olduğu gibi yine sevgiye dayanıyor.

Kaybettiğinizde ata mı kızıyorsunuz, kendinize mi?

- At bana itiraz etmişse, ben ata yanlış hükmetmişsem, yani bir hatam olmuşsa, kendime. Ama ben ona her türlü hoşgörüyü gösterdiğim halde kaybettiriyorsa, o zaman ata da kızıyorum.

Arabaya kızarsın tekme atarsın ya, ata kızınca ne yapıyor insan?

- Yarış içerisinde, iki tane vuracaksan, yapmamak lazım ama, dört tane vuruyorsun. Mesela bir hafta önce İbocan diye bir ata bindim. İnanılmazdı yarışla hiç alakası yok. Ağzındaki kantarı bir ısırdı, yarış boyunca onu kurtarmaya çalışıyorum. Onu kurtarmam lazım ki, yarışa adapte olsun. Tabii beşinci kaldım, çok sinirlendim. Biliyorum inadından böyle yaptı. Erkek atlar dişi atlardan daha inat oluyor. Kızlar daha asabi, ama titiz.

İyi bir jokeyin iyi bir futbolcu kadar çok para kazandığı söyleniyor.

- Sanmıyorum. Lisanslı jokey sayısı zaten 150. Bizler, yani iyi para kazananlar, toplasanız on kişiyiz. Ama futbolcular kadar kazanmıyoruz.

Sinirlenmiyor musunuz? Futbolun Hakan Şükür'ü gibiymişsiniz!

- Sinirleniyorsunuz ama ne fayda. Futbolcular imza atıyor. O garanti para oluyor. Bizde öyle değil ki! Ben bugün ceza alırım, on, onbeş gün, ata binemem.Para veren olmaz. Selam veren olsun, ona da razıyım.

Gözümüz yok ama yine de bugüne kadar iyi para yapmış olmanız gerekiyor.

- Ben çok yoksulluktan geldim. Sivaslıyım. 80'den bu yana İstanbul'dayım. Gerçi bütün ailem şimdi burada. 30 kişilik bir aile. Hepsine be bakıyorum. Kazandığımız kendimize sanıyorlar ama öyle değil işte. İşler iyi gittiği zaman bir hafta içinde 20 milyarı bulur kazanç. Ama değişiyor.

Gazi Koşusu'nun önemi nedir?

- Çok önemli. Jokeyler için manevi önemi çok büyük. Toplam 12 kere Gazi Koşusu'na katıldım, bir kere kazandım. Çok şans ve kısmet isteyen bir şey. Daha fazla kazanabilirdim ama bağlı olduğun eküriler oluyor. Benim şu anda Özdemir Akman ekürisinde olduğum gibi. Onların atlarına binmek mecburiyetinde kalıyorum.

Dilediğiniz atı seçemiyor musunuz?

- Hayır seçersiniz ama benim Özdemir Abi'ye verilmiş bir sözüm var.

Sizi kim yetiştirdi?

- Umur Tamer ekürisinde yetiştim. Sebati Duman antrenörümdü, kendisi en büyük destekçimdi. Sonra Özdemir Akman'dan teklif geldi, kabul ettim. Özdemir Bey, Gazi Koşusu için şanslı bulduğun at varsa seçebilirsin dedi, ‘‘Hayır abi ben kendi ekürimin atına bineceğim’’ dedim.

KAYBETMEK FELAKET

Cevabınızın hayır olacağını biliyorum ama, müşterek bahis oynuyor musunuz?

- Bir kere dahi oynamadım.

Binlerce insanın sizin bindiğiniz ata para yatırmış olduğunu bilmek nasıl bir duygu?

- Kaybettiğin zaman felaket! Yıkılıyorsun. Herkes sana umut bağlamış. Fazla üzerinde durmamaya çalışıyorum. Çok küfrediyorlar.

Yurtdışı tecrübeniz var mı?

- Yurt dışında da bindim ata. Hong Kong'ta mesela. Suudi Arabistan'da. Gerçi Suudi Arabistan'da há*la biniyorum. Kral'ın atlarına. İyi para orada kazanılıyor. Her yıl aşağı yukarı 6 ay kalıyorum.

Yarışseverlere öneriniz?

- Mantıklı olmaları. Oynayacakları atları iyice araştırmaları. Önceki yarışlarına iyi baksınlar. Bu kadar bakar kör olmasınlar. Bu arada, ben hep kazanacağım atlara binmiyorum. Siz benim arkadaşımsanız mesela ‘‘Bu ata binsene’’ diyorsunuz, ben biniyorum. Ama atın kazanma şansı yok.

Ama kaybedersiniz.

İyi ama dostluk da önemlidir, biliyor musunuz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!