Vakıfbank’ta ’altın kol saati’ pazarlığı çalışan lehine bitti

Güncelleme Tarihi:

Vakıfbank’ta ’altın kol saati’ pazarlığı çalışan lehine bitti
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 18, 2009 00:00

Vakıfbank’ta işveren ’altın kol saati’ vermeye devam edeceğini söyleyince toplu iş sözleşme görüşmeleri de anlaşmayla sonuçlandı. 20 yıllık çalışanlara yönelik bu geleneği ’altın’ yerine sadece ’kol saati’ vererek devam ettirmek isteyen işveren, bu teklifini geri çekmek zorunda kaldı.

TÜRK-İş’e bağlı Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası (BASS) ile Vakıfbank yönetimi arasında yürütülen ve yaklaşık 9 bin çalışanı kapsayan 19’uncu Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı. Görüşmelerde 60 günlük yasal sürenin dolmasıyla, 15 Haziran itibariyle arabulucu aşamasına geçilmiş, ancak işverenin 20 yıllık tecrübeli çalışana verdiği ’altın kol saati’ yerine sadece ’kol saati’ verme ve ’sıfır’ ücret artışı önermesi nedeniyle uzlaşma sağlanamamıştı. Çalışanların diretmesi üzerine, işveren sıfır zam önerisinden vazgeçip, altın kol saati geleneğini de sürdürme kararı alınca görüşmeler anlaşmayla sonuçlandı.

Sıfır zamdan yüzde 30’a

Görüşmeler hakkında bilgi veren BASS Genel Başkanı Turgut Yılmaz, işverenin, toplu sözleşme görüşmelerine "önlerini göremedikleri" gerekçesiyle "sıfır zam" önerisiyle başladığını hatırlattı. Müzakereler sonunda ise ücret seviyelerine göre değişmekle birlikte yüzde 30-40’a varan artışlara ulaşıldığını belirten Yılmaz, şu bilgileri verdi: "İşveren, halen 30 gün olan yıllık izin süresini tüm çalışanlar için İş Kanunu’ndaki düzeye çekmeyi ve azaltmayı önerdi. Toplu sözleşmenin yürürlük tarihinden önce işe girenlerin yıllık izin hakkının mevcut haliyle korundu. İşe yeni gireceklerin yıllık izin süresi için İş Kanunu’ndaki düzenlemelerin esas olacak."

’Altın’ kelimesi korundu

İşverenin, görüşmelerde çalışanlara 20 yıllık tecrübeleri sonucu yıllardır verilen "altın kol saati" yerine, "altın" kelimesini çıkarıp, sadece "kol saati" verme önerisinden de vazgeçtiğini belirten Yılmaz, toplu sözleşmenin bu maddesinin korunduğunu vurguladı. Görüşmeler boyunca amaçlarının "bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek" olduğunu dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu: "Bu toplu sözleşme çok iyi demek mümkün değil. Şartların getirdiği bir noktada uzlaşma sağladık. Malum küresel bir kriz ve bunun Türkiye’ye yansımaları var. Biz üyelerimizin iş güvencesini ön planda tuttuk. Bu anlamda işin sürekliliği konusunda bir sıkıntı olmayacak. Kriz döneminde toplu sözleşmeyi Yüksek Hakem Kurulu’na götürmek iyi değildir. Mükemmel değil ama bu şartlara olabilecek en iyi toplu sözleşmeyi yaptığımızı düşünüyorum."

İlk 6 ay için seyyanen 100 lira verilecek

VARILAN uzlaşmaya göre, toplu sözleşmenin birinci yılı ilk altı ayında ücretlere brüt 100 TL seyyanen zam yapılacak. Bu zammın ardından da lise mezunlarının en düşük ücreti brüt 950 TL’ye, 2 yıllık üniversite mezunlarının en düşük ücreti brüt 1050 TL, 4 yıllık üniversite mezunlarının en düşük ücreti brüt 1225 TL’ye çekilecek. Toplu sözleşmenin birinci yılı ikinci altı ayında ise ücretler brüt 75 TL artırılacak. Ücretler toplu sözleşmenin ikinci yılında da altışar aylık dönemler halinde gerçekleşen enflasyon oranları doğrultusunda iyileştirilecek. Sosyal haklar yüzde 5 artırılırken, çeşitli adlar altında verilen tazminatlarda yeni bir düzenlemeye gidilmeyecek.

Bankalarda şube sayısı arttı, personel azaldı

TÜRKİYE Bankalar Birliği’nin haziran sonu verilerine verilerine göre, bankacılık sisteminde şube sayısındaki artıy yavaşlamakla birlikte devam etti. Ancak bunun personel sayısına yansıması aynı şekilde olmadı. Sektörde toplam şube sayısı Ekim-Aralık 2008 dönemine göre ise 61 adet artarak 8 bin 851’e yükseldi. Personel sayısı ise 2008 yıl sonuna göre sınırlı da olsa azaldı. Toplam çalışan sayısı Ekim-Aralık 2008 dönemine göre 343 kişi azalarak 171 bin 255 oldu. Nisan-Haziran 2009 dönemi itibariyle bankacılık sektöründe çalışanların yüzde 50’si kadınlardan oluştu. Bu oran, kamusal sermayeli mevduat bankalarında yüzde 38, özel sermayeli mevduat bankalarında yüzde 55, Fon bankasında yüzde 38, yabancı bankalarda yüzde 55, kalkınma ve yatırım bankalarında ise yüzde 32 düzeyinde gerçekleşti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!