Tekstilcilerin Başbakan ile zirvesi yarın
Güncelleme Tarihi:
A.A.
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2006 14:17
İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, yarın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile tekstil sektörü temsilcileri arasında gerçekleştirilecek toplantıya ilişkin olarak, “Sayın Başbakanımıza öncelikle söyleyeceğimiz şey şu: Yüzde 78 değerli TL ile dünyanın hiçbir üreticisi bu yükün altından kalkarak mal satamaz” dedi.
Orakçıoğlu, yarınki toplantı öncesi gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi. İstanbul'da sektör kurulu başkanlarının katılımıyla bir hazırlık toplantısı yapacaklarını belirten Orakçıoğlu, yarın da Ankara'da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde (TOBB) yapılacak toplantının ardından saat 17.00'de Başbakan Erdoğan ile bir araya geleceklerini söyledi.
Sektör olarak yaptıkları tespitleri Başbakan'a sunacaklarını anlatan Orakçıoğlu, şunları söyledi:
“2004 yılında ihracat yapıp 2005 yılında kapanan firmalar ve yine aynı şekilde 2004 yılında ihracat yapıp 2005 yılında ihracat kapasitesi yüzde 50'nin altına düşen firmalar var.
Bunlar sadece hazır giyim sektöründe değil, tekstil, deri ve halı sektöründe de mevcut. Bununla ilgili tüm Türkiye'yi kapsayan bir rapor sunacağız. Bu firmaların özellikle kapasitelerini küçültmeleri ve kapanmaları nedeniyle istihdama olumsuz yansıyan boyutunu ortaya koyacağız. Yurt dışına gitmek zorunda kalan firmaların yarattığı istihdam kaybını da ifade edeceğiz.”
2001 krizinden sonra mali sektör için yapılan bir rehabilitasyon söz konusu olduğunu, o dönem bu programın iki yıl devam edeceğinin öngörüldüğünü ifade eden Orakçıoğlu, ancak programın 5 yıldır devam ettiğini ve bunun bedelini de reel sektörün ödediğini savundu.
-EN BÜYÜK ENGEL DEĞERLİ TL-
Orakçıoğlu, “Sayın başbakanımıza öncelikle olarak söyleyeceğimiz şey şu: Yüzde 78 değerli TL ile dünyanın hiçbir üreticisi bu yükün altından kalkarak mal satamaz” dedi.
Bu konuda alınacak önlemlerin hep birlikte karşılıklı değerlendirileceğini ifade eden Orakçıoğlu, kendileri için şu an en büyük engelin yüzde 78 değerli TL olduğunu vurguladı.
TL'nin değerlenmesine karşılık girdi maliyetlerin azalmadığına dikkat çeken Orakçıoğlu, “Sonuç olarak matematiğin açıklayamayacağı bir durum var. Biz paramızın değerlenmesine karşı değiliz. Madem paramız değerlendi, o zaman girdi oranında neden maliyetimiz düşmedi ve 3 yılda yüzde 50 oranında arttı?” diye konuştu.
Yıllarca dünya pazarlarında verilmiş mücadeleler sonrası kazanılan pazarların ve müşterilerin, çıkarılan engel nedeniyle kaybedilme ihtimalinin olduğunun altını çizen Orakçıoğlu, şöyle devam etti:
“Özellikle sayın Başbakanımız sosyal adalete inanan bir insan. Aynı zamanda bu işin sosyal boyutunun da olduğunu en az bizim kadar biliyor. Bu nedenle de, piyasalardaki değerlendirmelerle birlikte oluşan rakamların, istihdam boyutuna yansımamış olması, tahmin ediyorum sayın Başbakanımızın da en fazla hassasiyet göstereceği bir konu haline gelecektir.”
-VORKINK'İN AÇIKLAMALARI-
Süleyman Orakçıoğlu, Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink'in, bu dönemde Türkiye için dalgalı kurun, sabit kura göre çok daha etkili ve sürdürülmesi gereken bir sistem olduğuna ilişkin açıklamalarının hatırlatılması üzerine, gerek IMF, gerekse Dünya Bankası'nın bu konudaki baskısının sürekli olduğunu söyledi.
Uluslararası mali sektör oyuncularının 4 yıldır Türkiye üzerinden neler kazandığını herkesin bildiğini dile getiren Orakçıoğlu, şöyle devam etti:
“Ama artık biz de (yeter) diyoruz. 5. yılda tekrar aynı senaryoyu devam ettirmek için, hırsınız aklınızın önüne geçmesin. Özellikle mali sektör oyuncuları için ve onların Türkiye'deki temsilcileri için söylüyoruz. Mevcut faiz oranlarını yeterli görmeyip, kurun üzerinde hala baskı uygulayarak, daha önceki yıllardaki gibi yüzde 25'ler ve yüzde 40'lar arasında reel bir karı hedefliyorlarsa, bunun özellikle bu ülkenin reel sektörüne verdiği zarar sonrası ortaya çıkacak tabloyu hepimizin artık görmesi lazım.”
Orakçıoğlu, Türkiye'de cari açığı kapatabilmek için gelen fonların gerekli olduğunu belirterek,”Ama bizim reel sektörümüzün yaşadığı sorunlar ve reel sektörümüzün rekabetçiliği bunlardan daha önemli” dedi.
(HÜL-RA-TLN)
13:23 27/02/06
"
Sektör olarak yaptıkları tespitleri Başbakan'a sunacaklarını anlatan Orakçıoğlu, şunları söyledi:
“2004 yılında ihracat yapıp 2005 yılında kapanan firmalar ve yine aynı şekilde 2004 yılında ihracat yapıp 2005 yılında ihracat kapasitesi yüzde 50'nin altına düşen firmalar var.
Bunlar sadece hazır giyim sektöründe değil, tekstil, deri ve halı sektöründe de mevcut. Bununla ilgili tüm Türkiye'yi kapsayan bir rapor sunacağız. Bu firmaların özellikle kapasitelerini küçültmeleri ve kapanmaları nedeniyle istihdama olumsuz yansıyan boyutunu ortaya koyacağız. Yurt dışına gitmek zorunda kalan firmaların yarattığı istihdam kaybını da ifade edeceğiz.”
2001 krizinden sonra mali sektör için yapılan bir rehabilitasyon söz konusu olduğunu, o dönem bu programın iki yıl devam edeceğinin öngörüldüğünü ifade eden Orakçıoğlu, ancak programın 5 yıldır devam ettiğini ve bunun bedelini de reel sektörün ödediğini savundu.
-EN BÜYÜK ENGEL DEĞERLİ TL-
Orakçıoğlu, “Sayın başbakanımıza öncelikle olarak söyleyeceğimiz şey şu: Yüzde 78 değerli TL ile dünyanın hiçbir üreticisi bu yükün altından kalkarak mal satamaz” dedi.
Bu konuda alınacak önlemlerin hep birlikte karşılıklı değerlendirileceğini ifade eden Orakçıoğlu, kendileri için şu an en büyük engelin yüzde 78 değerli TL olduğunu vurguladı.
TL'nin değerlenmesine karşılık girdi maliyetlerin azalmadığına dikkat çeken Orakçıoğlu, “Sonuç olarak matematiğin açıklayamayacağı bir durum var. Biz paramızın değerlenmesine karşı değiliz. Madem paramız değerlendi, o zaman girdi oranında neden maliyetimiz düşmedi ve 3 yılda yüzde 50 oranında arttı?” diye konuştu.
Yıllarca dünya pazarlarında verilmiş mücadeleler sonrası kazanılan pazarların ve müşterilerin, çıkarılan engel nedeniyle kaybedilme ihtimalinin olduğunun altını çizen Orakçıoğlu, şöyle devam etti:
“Özellikle sayın Başbakanımız sosyal adalete inanan bir insan. Aynı zamanda bu işin sosyal boyutunun da olduğunu en az bizim kadar biliyor. Bu nedenle de, piyasalardaki değerlendirmelerle birlikte oluşan rakamların, istihdam boyutuna yansımamış olması, tahmin ediyorum sayın Başbakanımızın da en fazla hassasiyet göstereceği bir konu haline gelecektir.”
-VORKINK'İN AÇIKLAMALARI-
Süleyman Orakçıoğlu, Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink'in, bu dönemde Türkiye için dalgalı kurun, sabit kura göre çok daha etkili ve sürdürülmesi gereken bir sistem olduğuna ilişkin açıklamalarının hatırlatılması üzerine, gerek IMF, gerekse Dünya Bankası'nın bu konudaki baskısının sürekli olduğunu söyledi.
Uluslararası mali sektör oyuncularının 4 yıldır Türkiye üzerinden neler kazandığını herkesin bildiğini dile getiren Orakçıoğlu, şöyle devam etti:
“Ama artık biz de (yeter) diyoruz. 5. yılda tekrar aynı senaryoyu devam ettirmek için, hırsınız aklınızın önüne geçmesin. Özellikle mali sektör oyuncuları için ve onların Türkiye'deki temsilcileri için söylüyoruz. Mevcut faiz oranlarını yeterli görmeyip, kurun üzerinde hala baskı uygulayarak, daha önceki yıllardaki gibi yüzde 25'ler ve yüzde 40'lar arasında reel bir karı hedefliyorlarsa, bunun özellikle bu ülkenin reel sektörüne verdiği zarar sonrası ortaya çıkacak tabloyu hepimizin artık görmesi lazım.”
Orakçıoğlu, Türkiye'de cari açığı kapatabilmek için gelen fonların gerekli olduğunu belirterek,”Ama bizim reel sektörümüzün yaşadığı sorunlar ve reel sektörümüzün rekabetçiliği bunlardan daha önemli” dedi.
(HÜL-RA-TLN)
13:23 27/02/06
"