Komşuda yangın var biz de dumanından etkileneceğiz

Güncelleme Tarihi:

Komşuda yangın var biz de dumanından etkileneceğiz
Oluşturulma Tarihi: Aralık 08, 2011 12:29

Tarihinin en büyük borç krizi ile boğuşan Avrupa Birliğindeki gelişmeler tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yakından takip ediliyor. Bugün akşam yemeğiyle başlayacak AB zirve öncesi TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Mehmet Tekelioğlu, alınacak kararların Türkiye'nin AB işlerini kolaylaştırabileceğine dikkati çekerken, AK Parti'li Haluk Özdalga, Avro bölgesinin ya yüksek enflasyon ya da dağılmayla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu.

Haberin Devamı

AB'deki gelişmeleri değerlendiren Tekelioğlu, birtakım ciddi sorunlar olsa da Avrupa Birliğinin dağılmasının sözkonusu olmadığını söyledi.

“O tür bir ihtimal görmüyorum” diyen Tekelioğlu, Almanya Başbakanı Angele Markel ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin ekonomik konularda karar alma mekanizmasında değişikliğe gitmek istediğini söyledi. Tekelioğlu, bu iki liderin, AB'de kararların ittifak yerine çoğunlukla alınmasını talep ettiklerini kaydetti.
Tekelioğlu, Türkiye-AB ilişkilerine de değinerek, şunları söyledi:

“AB içinde birçok ülke var ama ağırlığı olanlar Almanya ve Fransa. Bu ülkelerin liderleri şu an itibariyle bizim için kötü. Bugün Almanya'nın başında Merkel, Fransa'nın başında Sarkozy var. Bu iki liderle birtakım sorunlar yaşıyor gibiyiz ama bu böyle ebediyen devam etmeyecek. Yarın Almanya ve Fransa'da bir seçim olur, ne olacağı belli olmaz. Orada bir değişiklik bekleyebiliriz. Türkiye, AB ile ilgili iradesinden vazgeçmiş değil. Bu irade devam ediyor. AB ile ilgili sorunlar, kriterleri yerine getirmememizden kaynaklanmıyor. Tamamen siyasi sebeplerle çıkıyor. Daha çok Kıbrıs konusu gündeme geliyor.
AB, vaktinde bir düğmesini yanlış ilikledi. Güney Kıbrıs Rum yönetimini içine aldı. Şimdi onu bir türlü düzeltemiyor. O düğme yanlış iliklenince ne yapsanız ortada sırıtıyor. Orada yaptıklarına bazıları pişman. Türkiye'nin başından söylediği bir şey var; bizim birliğe girmekle ilgili ortada herhangi bir irade zaafımız yok. En azından bugün itibariyle...”

Yarına ilişkin düşüncelerinin sorulması üzerine de Tekelioğlu, “Tabi dış politika ve ekonomi çok dinamik konular. Yeri geldiği zaman gözden geçirilebilirsiniz. Ama bugünkü haliyle bizim AB'ye girme işinde herhangi bir anlayış değişikliğimiz sözkonusu değil. Şartlar değişirse tabii ki durumu oturup gözden geçiririz. Bu bir zarurettir. Bunu her zaman yapmak gerekir. Bugün itibariyle bizim böyle bir düşüncemiz sözkonusu değil” dedi.

“Çok önemli kararların çıkacağını düşünmüyorum”

Tekelioğlu, bugün başlayan zirveye ilişkin soru üzerine de şu ifadeleri kullandı:

“Bugün yapılacak zirveden çok önemli kararların çıkacağını düşünmüyorum. Ekonomik konularla ilgili bazı kararlar ortaya çıkabilir. Orada Yunanistan'dan ziyade İtalya'nın borç durumu çok daha kritik. O konuyla ilgili bir takım şartlar var. Kamu borcunun milli gelire oranıyla ilgili birtakım esaslar var. Bununla ilgili birtakım kararlar çıkabilir.

AB birtakım yanlış politikalarla bugünlere geldi. AB gereğinden fazla borçlandı ve 'borç içinde refah sürüyorlar' söylemi vardı. Bir taraftan borçları çok, diğer taraftan refahtan vazgeçmiyorlar. 'Bu böyle gitmez' söylemi, eleştirileri yapılıyordu. Ama biz bununla çok fazla yüzleşmedik. Ne zaman İtalya ve Yunanistan'da bu iş hükümet değişikliğine kadar gitti, dolayısıyla tartışmaya başladık. Avrupa Birliğinin bazı üyeleri, borç içerisindeyken, bu borcu birazcık azaltmak için fedakarlık yapalım demediler. Yani refah yaşantıya devam ettiler. Aldıkları borcu, refahı devam ettirmek için kullandılar. Oysa biraz disiplinle bu yaşanmazdı.”

Mehmet Tekelioğlu, “AB zirvesinde alınacak kararlar, Türkiye'nin AB işlerini zorlaştırıcı olmayacak. Kolaylaştırıcı olabilir ama zorlaştırıcı olmayacak. O maceramızda ferahlama hissedebiliriz” dedi.

Euro bölgesinin önünde 2 seçenek var”

AK Parti Ankara Milletvekili ve AB Uyum Komisyonu üyesi Haluk Özdalga da AB ile euro bölgesinin birbirinden ayrılması gerektiğini söyledi. “İki tane farklı birlik var. Biri diğerinin içinde” diyen Özdalga, euro bölgesinin yapılan çok büyük yanlışlar nedeniyle bugünlere geldiğini ifade etti.

AB'nin ne karar alırsa alsın iki kötü seçenekle karşı karşıya olduğunu dile getiren Özdalga, şunları kaydetti:

“Gelinen noktada iki seçenek var. euro bölgesi içindeki 17 ülke için konuşuyorum. Birincisi ya yüksek enflasyonla karşı karşıya kalacaklar ya da euro bölgesi çökecek. En az bir ülke, belki birden fazla ülke euro bölgesinden çekilmek zorunda kalacak. Almanya Başbakanı Merkel'in üzerinde çok büyük bir baskı var. Başta Sarkozy ve diğer ülkelerden... 'Avrupa Merkez Bankası, kendi tahvillerini serbest piyasalarda satamayan veya yüksek faizle satan ülkelerin tahvillerini sınırsız miktarda veya çok miktarda alsın' diyorlar. Tartışılan şey bu. Avrupa Merkez Bankasının böyle bir görevi yok aslında. Ama alsın diyorlar. Ne demek bu? Alacak, karşılığında para verecek. Nasıl verecek? Para basacak. Ama bunu kimse açık söylemiyor. Bunun da anlamı yüksek enflasyon. Mali disiplini iyi olan ülkeler, başta Almanya olmak üzere şiddetle buna karşı çıkıyor.”

Almanya'nın kötü tecrübesi

Özdalga, Almanya'nın mali disiplini ve ekonomisinin iyi olmasına ilaveten geçmişten gelen, Hitleri iktidara getiren enflasyonla ilgili korkunç bir acı tecrübesinin bulunduğunu dile getirerek, bu öneriye direndiğini söyledi.

İkinci seçeneğin de euro bölgesinin dağılması olduğunu belirten Özdalga, “Avrupa Merkez Bankası devreye girmezse, bugüne kadar alınan ve bundan sonra alınacak önlemler, şu andaki cari krizi, aktüel krizi çözmez. O zaman euro bölgesi dağılacak” dedi.

Özdalga, “Avrupa Birliği anlaşmasının değiştirileceği” yönündeki açıklamaları da değerlendirerek, “(Çok sıkı kurallar getireceğiz) diyorlar. Bu doğru bir tedbir. Ama bu 10 sene öncesi yapılması gerekiyordu. Para birliğine üye ülkelerin sıkı bir mali disiplin altına alınması gerekiyordu. Uzun vade için
doğrudur, hatta geçikmiştir. Ama ne Yunanistan'ın ne İtalya'nın ne de diğer ülkelerin yanıp tutuşan ihtiyaçlarına, sorunlarına cevap vermeyecektir” diye konuştu.

“Eskisi gibi bahçede mangal yakıp top oynayamayacağız”

Zirveden krize çözüm olabilecek bir kararın çıkmasını beklemediğini ifade eden Özdalga, “Gelen işaretler bu yönde” dedi.

“Bu kriz Türkiye'yi nasıl etkileyecek?” sorusuna ise AK Parti'li Özdalga şu yanıtı verdi:

“Euro bölgesinde ya yüksek enflasyon olacak ya da dağılacak. İkisi de kötü. Euro bölgesi dışında kalan ülkelerin ekonomileri ile komşu ülkelerin ekonomilerini olumsuz etkileyecek. Türkiye'yi, Rusya'yı hatta tüm dünyayı olumsuz etkileyecek. Ama kesinlikle 'AB'nin çözülmesi' diye bir ihtimal yok. AB çok farklı temeller üzerine kuruldu. Entegrasyonun Avrupa'daki adı AB'dir. AB'de sınırların yeniden ihdas edilmesi, AB ülkelerinde, bir ülkeden bir başka ülkeye giderken sınırda pasaport, vize kontrolü olması mümkün değil.

ABD gibi bir Avrupa Birleşik Devletlerinin olması mümkün değil. Kaldı ki bu birliğe daha 6-7 ülke katılacak. Bir sıkı birlik olması mümkün değil. Gevşek oranda bir birlik olarak yoluna devam edecek. Federal değil, konfederal Avrupa olacak. Bu da Türkiye'nin üyeliği açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü Türkiye'nin federal bir Avrupa içinde yer alması, konfederal Avrupa'ya göre çok daha zordur.

Ekonomik olarak da Türkiye'yi etkileyecek. Bizim komşumuzda yangın var. Biz de etkileneceğiz. Bizim evimiz yanmayacak, onların evi yanıyor. Biz de onların sıçrayan ateşinden, dumanından etkileneceğiz. Eskisi kadar belki rahat bahçeye çıkıp mangal yakıp top oynayamayacağız. Ama bizim evimiz yanmıyor, sağlam.”

“Hovardalıklara son verecek...”

TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanvekili ve CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran da AB ile ilişkisi olan tüm ülkelerin zirveye kilitlendiğini söyledi.
Birliğin iki büyük yönlendiricisi Fransa ve Almanya'nın yaşanan krize çözüm olarak gördükleri önlemlerin, Konsey Başkanı tarafından zirvede masaya yatırılacağını ifade eden Oran, “Alınması istenen önlemleri tam olarak bilmiyoruz. Ancak, ekonomik ve parasal birliği ayakta tutmaya yönelik, borçla yapılan hovardalıklara son verecek ciddi kemer sıkma politikaları olacağı yolunda beklentiler fazla” dedi.

Oran, alınacak önlemlerin, Katılım Anlaşmasında değişikliğe gidilmesine yol açacağının ifade edildiğini anımsatarak, “Zorluk burada. Bunun için oybirliği gerekiyor. Parasal birliğe henüz katılmamış ülkeler ve parlamento durumdan rahatsız. Parlamento Başkanı bunun için zamanın uygun olmadığını ifade ediyor. Bulgar Sosyalist Partisi Başkanı ki 'Avrupalı Sosyalistler Partisi'nin (PES) yeni Başkanı iki veya üç ülkenin 27 ülke adına karar almasına izin veremeyiz' yönündeki açıklamasıyla karşı görüşte olduğunu ifade etti. Bu açıklamalar, müzakerelerin zorlu geçeceğinin işareti” diye konuştu.

Reçete ne kadar acı olursa olsun, bugün dünyada özellikle ekonomik alanda ikinci büyük güç olarak kabul edilen Birliğin devamı için tüm üye devletlerin gerekeni yapacağını dile getiren Oran, şöyle devam etti:
“Çünkü bu hepsinin geleceğini ilgilendiriyor. CHP olarak biz, meseleye sadece Türkiye-AB ilişkisi olarak bakmıyoruz. AB'nin ekonomik, siyasi ve sosyokültürel istikrarı, hem içinde bulunduğumuz coğrafya için hem de dünya için son derece önemli. Dolayısıyla CHP olarak bu sürece nasıl katkı verebiliriz şeklinde yaklaşıyoruz.”

“Ekonomik krizin etkilerini bahane”

BDP Dışişleri Komisyonu Üyesi Nazmi Gür, Fransa ve Almanya'nın “yeni bir AB” çağrısında bulunduklarını anımsatarak, “AB'nin değerler birliği olduğunu unutmamak gerekir” dedi.

Almanya ve Fransa'nın, euro bölgesindeki ve global ekonomik krizin etkilerini bahane göstererek yeni bir AB talep etmelerinin Türkiye açısından tartışmalı olduğunu ifade eden Gür, şunları söyledi:

“Bu tutum daha liberal, neoliberal politikaların egemen olacağı bir AB demek. Bu da haklar ve özgürlükler bağlamında giderek özellikle sosyal Avrupa fikrinden geri adım atmaları demektir. Diğer AB ülkeleri arasında yeni AB fikrinin kabul göreceğini düşünmüyorum. AB'yi oluşturan halkların, haklar, özgürlükler, sosyal Avrupa fikrinden vazgeçeceklerini düşünmüyorum. İkinci olarak, yeni Avrupa fikri Türkiye'yi kesinlikle bu işin dışında tutacak bir tutuma getirir AB'yi.

AB'nin geleceği ekonomik krizden çıkıp çıkmamasına bağlı değil. AB'nin dayandığı temel felsefe; özgürlükler, insan hakları, barış, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve buna bezer evrensel değerlerdir. Avrupa halklarının bundan kolayca vazgeçeceğini düşünmüyorum.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!