Kardemir dünya şirketi oluyor

Güncelleme Tarihi:

Kardemir dünya şirketi oluyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 1998 00:00

Haberin Devamı

Karabük Demir-Çelik İşletmesi'nin temeli 3 Nisan 1937'te İsmet İnönü tarafından atıldığında fabrikanın yanı sıra yeni bir kent de doğdu. O gün 13 haneli bir köy olan Karabük günümüzde 150 bin nüfuslu cıvıl cıvıl bir sanayi kenti. Her yıl 3 Nisan'da kuruluş yıldönümünü kutlayan Karabüklüler için 3 Nisan 1996 tarihinin ayrı bir anlamı var. Bu tarihte kente hayat veren demir-çelik işletmesi Kardemir'in bir dünya şirketi olma yolundaki en önemli adımlarından biri atıldı. Üç yıl önce kamuoyunun gündemine milyonlarca dolarlık zararı ve kapatma kararıyla gelen Kardemir'in üretim kapasitesini yılda 700 bin tondan 1 milyon tona, üretim rotasını da inşaat demirinden kaliteli sanayi çeliğine çevirecek 100 milyon dolarlık yatırımın temeli o gün atıldı. Ardından da Sabancı Grubu’nun yüzde 51 Kardemir’in yüzde 49 ortaklığı ile kurulan Karçimsan çimento fabrikasının temeli.

Geçtiğimiz Nisan ayında Karçimsan çimento fabrikası Kardemir'in hemen yanı başında hizmete girerken Sakıp Sabancı, üç yıl önce bir gecede işsiz kalma kabusunu yaşayan ancak bugün Kardemir'in ortağı olan 5 bin işçiye, ‘‘Benim Japonya'dan Amerika'ya bir sürü zengin ortağım var ama en kıymetli ortaklarım sizlersiniz’’ diye seslendi.

Karabük manzaraları

5 Nisan kararlarıyla ülke ekonomisinin kanını emen bir canavar gibi görülen ve başı kesilmeye karar verilen Kardemir, üç yıl gibi kısa bir sürede Sabancı Grubu ile ortaklık aşamasına nasıl gelmiş, göçmen işçi olma kaderine mahkum edilen Kardemir işçisi nasıl Sakıp Sabancı'nın 'en değerli ortakları' mertebesine ulaşmıştı?

Bu sorunun yanıtını aramak, Karabük'te neler olup bittiğini anlamak için Karabük'e gittiğimizde, kentin sokaklarında büyük bir zenginlik, işçilerin refah seviyesinde de parmak ısırtacak bir artışla karşılaşmadık açıkçası. Ancak çok çarpıcı bir izlenimle ayrıldık Karabük'ten. Dünün geleceği kararmış çileli işçileri bugünün geleceğe güvenle bakan özgüveni yerine gelmiş Kardemir ortakları olmuşlardı. Büyük çoğunluğu yeni kimliklerini mala mülke yansıtmamış, şirketteki ortaklık hisselerini bozdurup 'imaj çalışması' yapmamış ancak gözle görülür şekilde köklü bir zihniyet dönüşümü gerçekleştirmişlerdi.

Genel müdürüyle eşit ortak statüsünde diyalog kurmuş, 'Müdürüm bakın bu sarfiyat fuzuli. Biz şirketimizin sermayesini yeni yatırımlara kaydıralım' diyor; mühendis lokalinde kadın-erkek hep birlikte eğleniyor; bazı hanımlar bir kaç yıl öncesine kadar taktıkları türbandan sıyrılmış, başlarında oyalı yemenilerle kadınlı-erkekli toplantılarda Marlboro tüttürüp borsadan, altından, dövizden heyecanla bahsediyor; en önemlisi geleceklerini açıkça görebilmenin verdiği özgüvenle yarın planları yapıyordu.

150 bin nüfusunun 15 bini Kardemir emeklisi, 5 bini de halen Kardemir çalışanı olan bu kentte, nüfusun yarısından fazlası yaşamını Kardemir'e borçlu. Kardemir işçilerinin kıdemli olanlarının hemen hepsi İstanbul varoşlarının kat kat üstünde bir refah seviyesini yansıtan kendi evlerinde yaşıyor, hanımlar evlerde otomatik çamaşır ve bulaşık makinesinin keyfini sürüyorlar ancak ayda 45-60 milyon lira maaşla 4-5 nüfus geçindirmenin yükü altında hala eziliyorlar. Edindikleri yılların birikiminin meyvesi.

Kardemir'in dünya şirketi olma yolunda attığı ilk adım çalışanları Ankara'ya kafa tutup, şirketi devraldıklarında atılıyor. Devlet bir liraya çalışanlara devrettiği Kardemir'e 20 milyon dolar bakım ve tamir masrafları için 20 milyon dolar da işletme sermayesi veriyor. Fabrikayı üç sene çalıştırma zorunluluğu getiriliyor. Diğer zorunluluk da hiç bir ortağın yüzde 1'den fazla hisseye sahip olmaması. Özçelik-İş Sendikası'nın ve sendikanın efsanevi başkanı Metin Türker'in büyük çabalarıyla 5 bin çalışanı en az 45 milyon lira yatırıp, hisse alıyor ve şirkete ortak oluyor. Esnaf pek ilgi göstermiyor, sanayici hatır için bu işe giriyor. İki trilyon sermaye toplanması hedeflenirken 408 milyarda kalınıyor. Yine de kollar sıvanıyor. Kardemir bir iş günü bile kaybetmeden, hiçbir işçisi işten atılmadan özelleşen tek işletme olarak özel sektör deneyiminde ilk önemli desteğini yine isçisinden alıyor. İşçi ilk toplu sözleşmede sendikanın ikna etmesiyle sıfır zamma imza atıyor.

İşçinin sıfır zamma imza atmasıyla şirket ilk yılı 5 milyon dolar gibi mutevazı bir karla, en önemlisi de zararsız kapatıyor. Devlet elindeyken 1993'te ve 1994'den 200 milyon dolardan fazla zarar etmiş bir şirket bu performansla moral buluyor. Yeni yatırım planları yapılıyor.

Genel Müdür Esat Özalp bu mucizeyi çalışanların gayretiyle üretimde kaydedilen ciddi artışa, üretimin piyasanın şartlarına uygun olarak yapılmasına, devlet gibi rutin üretim yerine karlılığı yüksek olan kalemlerde üretime kaymaya, üretim politikasını siyasi kararların cenderesinden kurtarmaya ve maliyetlerin yüzde 40'a varan oranlarda düşürülmesiyle açıklıyor.

Kardemir'in karlılığı

‘‘Kardemir olduktan sonra esas hedefimiz şirketi uzun vadeli ayakta tutabilecek bir politika uygulamak’’ diyen Genel Müdür Özalp, kar marjı düşük olan ve iç piyasada çok üretilen inşaat demiri üretiminden Türkiye'nin ithal ettiği yüksek kaliteli sanayi çeliğine kaymak için yatırımları tamamlamak üzere. Yüzde 70'i şirketin özkaynaklarıyla yapılan yatırımlar bu yıl içinde kademeli olarak devreye girecek.

En modern teknolojiye göre yenilenen fabrikanın yeni çelikhanesi devreye girdiğinde ton başına maliyet 60 dolar düşecek. Böylece 100 milyon liralık yatırım 1.5-2 yıl içinde kendisini geri ödeyecek. Sanayi çeliği, makina ve ray üretimine kayacak olan Kardemir, Karabük'e 100 km. uzaklıktaki Filyos Limanı inşaatına da göz dikti.

Üç yıl içinde tamamlanması planlanan Filyos Limanı’nın devreye girmesiyle Kardemir dünya ile bütünleşen global bir şirket olacak.

Bütün bunlar tamamlandığında, yüksek fırın işçisinin 1600 derece sıcaklıkta ter dökerken, ‘‘Allah bütün emekçilere Kardemir'inki gibi bir özelleştirme nasip etsin’’ diye özetlediği bu öykü, örnek bir özelleştirme modeli olarak dünya üniversitelerinde ders olarak okutulacak.

Ankara'nın hesabı Karabük'e uymadı

Atatürk'ün ulusal sanayii özleminin ilk yeşerdiği yerlerden biri olan Karabük Demir-Çelik İşletmesi siyasi kararların gölgesinde akılcı işletme politikasından yoksun kalınca 80'li yıllarda teklemeye başladı. Eskiyen teknolojisiyle rekabet edemez hale gelen fabrika 90'lı yıllara ardarda büyük zarar ederek girdi. 1994'te de 231 milyon dolar zarar edince 5 Nisan 1994 kararlarından kaçamadı. Ankara'da hesap kitap yapıldı, Karabük gözden çıkartıldı. İşçilere 'evinizde oturun maaşlarınızı ödeyelim' bile dendi. Ancak Ankara'nın hesabı Karabük'e uymadı. Kentlerini 'emeğin başkenti' olarak gören Karabüklüler'in yarım asırlık üretme bilinci hesaba katılmamıştı. Üretmeden gelecek kurmanın mümkün olmadığını bilen Karabüklüler, Ankara'yla bir yıl mücadele edip, kazandılar. Hem de ne kazanmak. 1995'te devraldıkları Kardemir, üç yıl içinde kara geçmekle kalmadı, hurda olmaktan kurtulup

global şirket olma ufkuna yelken açtı.

Nurten Hanım hisseleri elinde geliyor

Serbest piyasa ekonomisi kurallarını akılcı oynayan Kardemir çalışanı Sabahattin Boşluk'u şirket özelleşirken aldığı ortaklık hisselerini üç yıl içinde 100 misli değer kazandırarak ödüllendirdi. Hisselerini eşi Nurten Boşluk'un adına satın alan Sabahattin Boşluk artık işsiz kalma tehlikesiyle yaşayan bir işçi değil, borsa milyarderi olmayı garantilemiş 13 bin Kardemir ortağından biri.

Kardemir'e şükran borcum var

Kardemir Genel Müdürü Esat Özalp, 1958-62 yıllarında o zamanki adı Karabük Demir Çelik olan işletmenin bursuyla Almanya'da metalurji mühendisliği öğrenimi görmüş. 1962-73 arasında Karabük Demir-Çelik'te çalışan Özalp, yanlış politikalar yüzünden çareyi özel sektöre kaçmakla bulmuş. Şimdi kendini yetiştiren işletmeyi milyonlarca dolar kara geçirerek borcunu ödüyor.

YENİ YATIRIMLAR GÖZ KAMAŞTIRIYOR

22 Şubat'ta borsaya açılma adımını Körfez Krizi nedeniyle erteleyen ancak yakın gelecekte hisseleri bir trilyon lira sermaye artırımıyla borsada el değiştirmeye başlayacak olan Kardemir yeni yatırımlarla şirket imajını daha da güçlendiriyor. Kardemir çalışanlarının eşleri evlerinde biraraya geldiklerinde, altın, mark, dolar üzerinden konuşuyorlar (solda). İnşaatı bu yıl içinde tamamlanacak yeni çelikhane yatırımıyla dünya teknolojini yakalayacak olan dev bir şirkete ortaklığın tadını çıkarıyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!